2020 Yılını Uğurlarken...
"Ne yıldı ama..."
Veya
"Başımıza gelmedik daha ne kaldı..."
Ya da
"Şimdi sırada ne var"
Dediğinizi duyar gibiyim...
Hiç endişelenmeyin size kapkara bir tablo çizecek değilim ama hiç heveslenmeyin size pespembe bir tablo da çizecek değilim. İkisi de zaten hayatın dinamiğine aykırı. Herşeyin zıddıyla içiçe devindiği bir dünyada olumlu şeyler kadar olumsuz şeyler de payımıza düşecektir. Birini kabul edip diğerini reddetmek insanı sığlaştırır. İkisinden de gerekli dersi çıkarabildiğimiz ölçüde kişiliğimiz gelişir (1)
Evet, 2020 yılı her açıdan zor bir yıldı. Gerek toplumsal gerekse evrensel ölçekte ciddi krizlerle sarsıldık ve ağır deneyimlerle sınandık. Bu nedenle bir an önce bitsin, çeksin gitsin bu yıl feryatları arşa yükseldi. Sanki yıl bitse dert tasa bitecekmiş gibi! Toplu ölümlere sebep olduğundan 2020 yılı tarihe sabıka kaydı ile geçti. Oysa insanlık tarihi ne trajik yıllarla dolu (salgınlar, savaşlar, afetler, vahşet, zulüm...) ama insan yaşadığı çağın tanığıdır ya... En iyi çektiğini bilir ya... Gene en çabuk da çektiğini unutur. Ders aldım der ama almaz. Alsa tarih tekerrür edip durur mu hiç!
Astrolojik mercekten bakarsak 2020 yılına 3 önemli kavuşum, 6 tutulma, tüm iç ve dış gezegenlerin geri gitme hareketinin sığdığını görürüz. Daha ne olsun! Gökyüzü sanki bir Borş Çorbası hazırlayıp yeryüzüne ikram etti. İçinde yok yok! Yazın soğuk iç serinle kışın sıcak iç ısın misali... Her derde deva... Bu tada alışkın olanın da olmayanında kaşıklamak zorunda kalacağı tuhaf ama besleyici çorba...
İlk olarak 2020 yılına Satürn-Pluto kavuşumu ile merhaba dedik. Yaklaşık 32-33 yıllık bu döngü diğer döngülere kıyasla en ağır olanıydı ve etkileri tüm yılı kapladı. Ekonomik iflasları doğal afetler izledi. Yeryüzünün en eski sakinleri olan virüs ailesinden covid 19 adı verilen bir grup ayrıştırılıp adeta ölüm timine dönüştürüldü (2) Korona-virüs salgını gezegenimizi kuşatıp toplu ölümlere yol açınca yeryüzüne korku egemen oldu. Salgın nedeniyle insanların psikolojileri bozuldu. Yaşam biçimleri değişti. İnsan ilişkileri durma noktasına geldi. Çok kişinin enerji sistemi çöktü, kendi içine kısılıp kaldı. Ailesinden ve dostlarından uzaklaşıp koptu. Korona virüs kadar korona virüs korkusu da büyük bir tahribata yol açtı. İnsanlar korkudan canlı cenazelere döndü. Majör depresyon pıtrak gibi çoğalınca Prozac dünyanın etrafını Ariel'den bile hızlı dolandı. Yılın ilk günlerinde olduğu kadar tesirli olmasa da yılın son günlerinde hala etkili olan bu açıda hiç vakit kaybetmeden korkularınızla yüzleşin. Bir mıknatıs nasıl demir parçalarını karşı konulmaz şekilde kendine çekiyorsa korku da tıpkı bir mıknatıs gibi korktuğunuz şeyi kuvvetle üstünüze çeker. Tedbiri elden bırakmadan ama korkunun kara deliğine de çekilmeden yaşamaya gayret edin. En önemlisi de korkunun sevgi bağlarınızı yok etmesine izin vermeyin zira sevgisizlik kadar insanın bağışıklık sistemini çökerten başka bir şey yoktur. Korku belasına ne ailenize ne de sevdiklerinize sırtınızı dönmeyin. Asırlar boyunca insanlık ne felaketlere uğradı. Ayakta kalanlar hep sevgi bağlarını koparmayanlar, birlik ve beraberlik ruhunu koruyanlardı... İnsanlık son bir yılda aldığı ağır (Satürn) yıkım (Pluto) yaralarını sara sara bir hal oldu hala da bitiremedi... (3)
2020 yılının ikinci döngüsü Jüpiter-Pluto kavuşumuydu. 12 yıllık bu döngü ilkbahar- yaz-sonbahar olmak üzere tam 3 kez tekrarlayarak etkileri tüm yıla yayıldı. Büyük (Jüpiter) dönüşüm (Pluto) çarkının azı dişleri arasında kalan insanlığın neyi varsa öğütülmeye un ufak olmaya başladı. Yaşamı destekleyen (Jüpiter/Zeus) ile ölümü destekleyen (Pluto/Hades) kafa kafaya verince insanlar yaşam ile ölüm arasında zikzak çizip ölüp ölüp dirildi... Bu kavuşum dünyanın yarısından fazlasına bir kaç beden büyük gelirken, çeyrek kesim üstüne göre kesip biçip ferahfeza dolaşmayı becerdi (4)
2020 yılının son döngüsü ise Jüpiter-Satürn kavuşumu. Bu 20 yıllık döngü 12 Aralıkta vizyona girip 14 Aralıkta tam Güneş tutulması, 21 Aralıkta da Kış Gündönümü ile birlikte 2020 yılının kapanışını belirleyecek. Çifte tutulma etkisiyle karşıladığımız 2020 yılını gene çifte tutulma etkisiyle uğurlayacağız (5) Tüm insanlık nefesini tutmuş bekliyor! Çoğunluk bir ayağı gaz pedalında (Jüpiter) bir ayağı frende (Satürn) dur-kalk vaziyette ölmez de sağ kalırsa 2021 yılını havai fişekler atarak kutlayacak...
Velhasıl 2020 yılı ardışık etkilerin en kuvvetli olduğu yıl oldu. Domino etkisi önüne çıkan ne varsa devirip yıktı. Fasılasız olaylar birbirine eklemlenince bir tüneller silsilesine girdik. Çoğunluk "korku tüneli" etkisiyle şoke olurken, bilinçli azınlık korkularıyla yüzleşmeyi ve etrafını kuşatan karanlığa bir kibrit çakmayı başardı.
Nihayet 2021 yılının eşiğinde karanlık tünelin sonuna yaklaştık. Cılız da olsa bir ışık sızmaya, kesif karanlık dağılmaya ve görüş mesafemiz açılmaya başladı. Artık 2020 vagonundan, 2021 vagonuna geçmeye sayılı günler kaldı. Temennimiz bunca zamandır karanlıklar içinde seyreden trenin raydan çıkmadan bir sonraki istasyona selametle varması... Tabii bir son dakika sürprizi bizi beklemiyorsa! Karanlık ile aydınlığın kesiştiği alaca karanlık şafağında makinist değişecek ve tren makas atacak! Yeni göreve hazırlanan Uranüs bizi kendine özgü bir şekilde selamlayacak! Şiarı belli beklenmeyeni bekle!
Kök söktüren 2020 yılı ile kıyasladığımızda 2021 yılı yıkıcı ardışık etkilerin zayıflayacağı ve yepyeni koşulların filizleneceği "Köklü Değişimlerin" miladı olacak gibi duruyor. Yanlış anlaşılmasın! Bu kesinlikle yaşanan onca felaketin izi bir anda silinecek, başka hiç bir felakete uğramayacağız anlamına gelmiyor. Buna korona-virüs salgınının akıbeti de dahil. Salgın bir anda bıçakla kesilmiş gibi durmayacak. 2021 yılın ilk yarısında dünya genelinde salgının etkisi zayıflamaya başlayacak ve ilkbahar ekinoksundan itibaren büyük ölçüde sönümlenecek. Elinden geleni ardına koymayan kalabalık şer güçlere rağmen insanlıktan hala umudunu kesmemiş bir avuç iyinin gece-gündüz hummalı çalışmaları sürüyor. Ülkemizde en ağır bedeli hekimler ve hastabakıcılar ödüyor. Hastaları iyileştirmek uğruna hergün ölüyorlar. Maalesef iktidar başından beri salgın sürecini yönetmekte yetersiz kaldığından salgından korunmanın yükü vatandaşın omuzuna biniyor. Bu nedenle vatandaşın da ülkeyi yönetenleri seçerken ayması, uyanması gerekiyor atık...
2021 yılının şafağında bize düşen görev eski bakış açımızı, eski alışkanlık ve eski davranış tarzımızı çağın akışına uygun bir şekilde yenileyip değiştirmektir. Artık "eski tas eski hamam" durumuna geri dönmek gibi bir lüksümüz yok!
Çünkü vakit değişim vakti!
Vakit içine düştüğümüz o derin çukurdan sıçrayarak çıkma vakti!
Yok, öyle paralel evrenlerden birine geçmek için,
"Kuantum Sıçraması" yapmanızı önermiyoruz.
Ona biraz daha vakit var!
Başlangıç için bir Kurbağa sıçrayışı kafidir!
En iyisi bunu size bir "Kurbağa" meseli ile anlatmak...
[Kurbağa bir gün sıçraya sıçraya giderken derin bir çukura düşer.
Tüm dışarı çıkma çabaları sonuçsuz kalır.
Çok geçmeden çukurun başına bir tavşan gelir ve ona yardım etmek ister.
O da başaramaz.
Ormandan gelen çeşitli hayvanlar da zavallı kurbağanın kurtulması için,
Yardımcı olmaya çalışsalar da sonunda başaramayıp vazgeçerler.
"Geri dönüp sana bir miktar yiyecek getireceğiz" derler.
"Anlaşılan bir süre daha burada kalacaksın..."
Ne var ki, yiyecek almak için oradan ayrıldıktan sonra,
Çok geçmeden kurbağanın sıçrayarak arkalarından geldiğini görürler.
Gözlerine inanamazlar!
"Dışarı çıkamayacağını sanmıştık!" derler.
"Evet, çıkamazdım" diye yanıtlar kurbağa
"Ama tam üzerime doğru büyük bir kamyon geliyordu ve çıkmak zorundaydım..." ] (6)
Dipnot;
(1) "Üç Önemli Gezegen Birleşimi" başlıklı yazımızda "tohum" etkisine değinerek 2020 yılının bir ekim yılı olduğunu dile getirmiştik. Dolayısıyla bundan sonrasında ne ektiysek onu biçeceğiz...
(2) " ...zaman ve mekan kavramını yitirme, uzun ve karanlık bir tünele girme, eşikten atlama, bilinenin ötesine geçme veya nereden geldiği belli olmayan kaynağı müphem saldırılar, zar atıldı (alea iacta est...) yani dönüşü olmayan bir yola girildi, artık olan oldu... "
Bu satırları hatırladınız mı? Evet, tam bir yıl önce yazdığımız Satürn-Pluto kavuşumu başlıklı yazımızdan... Gerçekten de öyle olmadı mı?
(3) Detaylı bilgi için "Satürn-Pluto Kavuşumu" başlıklı yazımıza bakabilirsiniz. Salgın başlamadan kaleme aldığımız yazımızda bulaşıcı hastalık ve toplu ölümlere vurgu yapmanın yanı sıra pek çok kritik gelişmeye dikkat çekmiştik. Bunlardan biri;
"Satürn (Faust) - Pluto (Mefistofeles); insanın şeytanla pazarlığa tutuşması, kedi-fare oyunu, kibrin bedelini pahalıya ödemek, ölümüne pakt imzalamak, zaaflarına yenik düşmek, aşırı kendini beğenmişliğin hazin sonu... zira şeytan herkesi en zayıf noktasından yakalayıp ayartır... "
Ve bu şeytan Netflix'in "Lucifer" dizisindeki şeytan kadar sevimli olmayabilir. Karşı konulmaz cazibesi ile gözünüzün içine bakıp "en derindeki arzun nedir?" diye sorma inceliği göstermeden insanı yere çalabilir...
(4) Detaylı bilgi için "Jüpiter-Pluto Kavuşumu" başlıklı yazımıza bakabilirsiniz.
(5) "Jüpiter-Satürn Kavuşumu" başlıklı yazımız yakın bir zamanda sitemizde yayınlandı. Detaylı bilgiye ihtiyaç duyanlar bakabilir.
(6) John Maxwell - Kazanan Tutum
Yorum Yazın