ADALET TANRIÇASI İLE HASBİHAL (2)
- Ne bu halin Adalet Tanrıçası? Bakıyorum senin de şirazen kaymış!
-Nasıl kaymasın efendim içeride kızılca kıyamet koptu! Gene Ev kızı ile Sokak kızı kapıştı,aralarına girince de beni darma-duman ettiler.
- Peki bu seferki incir çekirdeğini doldurmayan mevzu neymiş?
- Ev kızının yoluk saçlarının intikamı diyebiliriz. Sokak kızı uykudayken sessizce yanına sokulup yüzünü fena halde tırmalayarak onu uyandırdı. Malum onun da en hassas noktası yüzü ... Üstelik sabah uykusuna olan düşkünlüğünü de bilirsiniz.
- Ah bilmez miyim! Birinin saçı, diğerin yüzü... birbirin canını yakmadan duramıyor bunlar!
Sonra Irma ben bu yaralı bereli yüzle nasıl insan içine çıkarım, beni de kendine benzettin seni sefil fare diye bağırdı. Sırma da; alt tarafı iki küçük çizik, şu kopardığın yaygaraya bak, o bir servet ödediğin kremlerini bolca sür bir şeyciğin kalmaz seni uykucu miskin kedi diye alay edince iş çığırından çıktı.
- Sen işin içinden çıkabildin mi bari?
- İkisini birden ikna etmek hiç kolay olmadı efendim. Sonunda Sırma' ya reddedemeyeceği çok etkili bir saç bakım formülü uzatınca Irma'nın kanatlı sandaletlerini vermeye razı oldu. Şimdi banyoda şarkı söyleyip saç bakımı yapıyor. Irma elimde kanatlı sandaletlerini görünce önce bir sevinç çığlığı attı sonra aynaya bakıp, ya yüzümde iz kalırsa diye endişelendi. Ona da yüzü için etkili bir merhem verdim ve kalk hadi, valizini topla, bir kaç gün evden uzaklaş, git temiz bir hava al sana iyi gelecektir dedim. İlkin nazlandı ben de ona; şu geniş kenarlı şapkanı ve büyük çerçeveli gözlüğünü tak, şu mercan kırmızısı elbiseni de giy, o zaman yüzün dikkati çekmez, hem tebdili mekanda fayda vardır, açık havada yüzün daha çabuk iyileşir deyince fazla direnemedi.
- Sulh sağlandı desene...
- Geçici sulh diyelim efendim, zira bunların hepsi ateşte unutulan çaydanlık gibi fokurduyor...
(Devam edecek...)
Yorum Yazın