Antiscia ve Contra-Antiscia
Antiscia, Yengeç-Oğlak Gündönümü noktaları ile Koç-Terazi Ekinoks noktalarının yansımalarını temel alan eski bir astroloji tekniğidir. Klasik astrolojide kullanılan bu teknik modern astrolojide de rağbet görmeye başlamıştır.
EskiYunan’da “Scia” sözcüğü “gölge” anlamına gelir. Anti sözcüğü günümüzde “karşıt” anlamı yüklense de eski zamanlarda “benzer” ya da “gibi” bir anlam ifade eder (1) Dolayısıyla bu sözcük “gölge benzeri- gölgeler” gibi bir anlam yüklenir.
Antiscia bir “izdüşümü” bir “aynalama” tekniği olduğundan psikolojik bağlamda kişinin bilinçsiz, karanlıkta kalan yanı ile ilişkilendirilir. Kişinin bilinçsiz yönlerini keşfederek kendini bütünlemesine hizmet eder.
Antiscia tekniğinde belirleyici olan Güneştir. Dünya ekseninin 23,5 derecelik eğimi nedeniyle Güneşin ufkun üzerinde kalma süreleri mevsimlere göre değişir. Antiscia noktaları Güneş ışığını eşit ölçüde yansıtır.
Kuzey yarımkürede 21 Haziran günü Güneş 0 derece Yengeç gündönümü noktasına geldiğinde yaz mevsimi başlar. İki hafta sonra da Dünya, Güneş’e en uzak olduğu ve yörüngesinde en yavaş hareket ettiği noktaya ulaşır. Bu Güneş yörüngesindeki en uzak mesafeye Günöte (Aphelion) denir (2)
Kuzey yarımkürede 21 Aralık günü Güneş 0 derece Oğlak gündönümü noktasına geldiğinde kış mevsimi başlar. İki hafta sonra da Dünya, Güneş’e en yakın olduğu ve en hızlı hareket ettiği noktaya ulaşır. Bu Güneş yörüngesindeki en yakın mesafeye Günberi (Perihelion) adı verilir (3)
Dünyanın hafif eliptik yörüngesi nedeniyle günöte ve günberi noktalarının tarihi sabit değildir. Genellikle bu tarihler günöte noktası için 2 Temmuz ile 6 Temmuz arasında değişirken, günberi noktasında ise 2 Ocak ile 4 Ocak arasında değişir.
Güneş günöte ve günberi noktalarına geldiğinde 3 gün boyunca gökyüzünde adeta asılı kalır.
Astrolojik bağlamda Güneşin bu durağan pozisyonu iyi incelenmelidir zira Güneş diğer gezegenler gibi geri gitmese de yılın bu iki gündönümünde kısa bir süreliğine duraklar gibi olur…
Şekil 1; Günöte (aphelion) ve Günberi (Perihelion) noktaları.
Anticia’nın karşıt noktası contra-anticia’dır. Ekinoks ekseni boyunca bir derecenin yansıması, tropikal eksen boyunca yansıyan derecenin tersi yöndedir. Antiscia noktası birleşme açısı ile, contra-antiscia noktası da karşıt açı ile benzeşir.
Transit bir gezegen bu yansıma noktalarından birine temas ettiğinde aynalama işlevi etkili olur.
Şekil 2; Burçların antiscia ve contra-antiscia noktalarını gösteren tablo.
Antiscia tekniğini 4. yüzyılda Romalı astrolog Firmicus Maternus kullanmıştır. Firmicus bu tekniğin Yunan’a ait olduğunu ve MÖ 2.yüzyılda Hipparcus tarafından uygulandığını belirtir.
Pisagor felsefesinden etkilendiği söylenen Antiscia tekniği ayrıca Manilus, Ptolemy, Paulus Alexandrinus ve diğer astrologların metinlerinde de yer alır.
Astrolog Deborah Houlding’e göre;
“Bilinmeyen bir tarihte “karşıt-gölgeler” ya da “yansıtıcı dereceler” felsefesi, Zodyak’ın her derecesinin, haritanın karşı tarafındaki gündönümü eksenine olan uzaklığını yansıtan kendi karşıt derecesine sahip olduğu inancıyla astrolojiye dahil edilmiştir. Gündönümü ekseni 0 derece Yengeçten 0 derece Oğlak’a kadar uzanır; Soltist aksının başlangıç noktası 0 derece yengeç olup bitiş noktası 0 derece Oğlaktır. Dolayısıyla 20 derece Yay’daki bir gezegenin karşıtı 10 derece Oğlak’a yerleşecektir, her iki gezegen de Güneşin 0 derece Oğlaktaki gündönümü noktasından eşit uzaklıktadır”
Manilus ile Firmicus arasında referans noktası farkı vardır. Aslında her ikisi de tekniklerini “eşit gün doğumu ve gün batımı” periyotları ile ilişkilendirir. Manilus kullandığı teknikte buna yüzleşen burçlar (confronting signs) adını verir. Ptolemy ise bu tekniği “birbirini seyreden burçlar” olarak tanımlayarak, dönencelerden eşit uzaklıkta ayrıldıkları için eşit güçlere sahip olduklarını söyler.
Birbirini seyreden burçlar tanımlaması ufkun aynı kısmından doğup batmaları kadar, Güneş bu burçlarda seyrettiğinde gece ve gündüz uzunluklarının her iki tarafta aynı olmasından kaynaklanır.
Firmicus birbiriyle açı bağı bulunmayan gezegenler için Antiscia bağı olup olmadığına bakılmasını tavsiye eder. Genel olarak Antiscia tekniğinin olumlu etkisi vurgulansa da kötücül etkili bir gezegenle bağlantı kurduğunda zararlı etkinin açığa çıkabileceği hususunda uyarıda bulunur.
Benzer bir diğer yöntemse gezegenlerin ekinoksa eşit uzaklıklarını referans alan tekniktir. Ptolemy Koç’tan Başak’a uzanan burçlara “Hâkim Burçlar” adını verir. Bu ilk 6 burçta Güneş ışığı artar ve günler uzar. Terazi’den Balık’a uzanan burçlara da “İtaatkâr Burçlar” adını verir. İkinci gruptaki bu 6 altı burçta ise Güneş ışığı azalır ve günler kısalır.
Bu görüşe göre hâkim (komut veren) burçlarda yer alan bir gezegen itaatkâr (komut alan) burçlarda yer alan bir gezegene açı yaptığında ona hükmedeceği vurgulanır. Manilus ekinoksa eşit uzaklıkta bulunan burçları “Birbirini Duyan Burçlar” (Audentia) olarak niteler.
Burçların Antiscia dereceleri
Antiscialar iki gün dönüm noktasına da eşit uzaklıktaki mükemmel simetrik aralıklardır. Bu burçlar gün dönüm noktalarına eşit uzaklıkta hizalanırlar.
Yengeç-İkizler
Aslan-Boğa
Başak-Koç
Terazi-Balık
Akrep-Kova
Yay-Oğlak
Şekil 3; Antiscia noktalarına göre yatay hizalanan eşit aralıktaki burçlar
Burçların Contra-Antiscia dereceleri
Bu burçlar ekinoks noktalarından eşit derecelerde dikey olarak yükselirler.
Koç-Balık
Boğa-Kova
İkizler-Oğlak
Yengeç-Yay
Aslan- Akre
Başak-Terazi
Şekil 4; Contra-Antiscia noktalarına göre dikey hizalanan eşit aralıklardaki burçlar
Şekilde görüldüğü üzere Sabit burçların antisciası yine sabit burçlarken, öncü burçların antisciası değişken burçlardır. Bu ışık ve gölge noktaları ile bağlantı kuran gezegene “antiscium” adı verilir. Gece ve gündüzün birbirini tamamlaması gibi bu özel noktalar da kişinin gölge yanlarını kişiliğe bütünleme görevi üstlenir.
Klasik Astrolojiye göre bir burcun 30 ve 150 derecelerinde yer alan gezegenler birbirini göremediğinden açı olarak kabul edilmez. Modern astrolojide ise bu derecelerde konumlanan gezegenler birbirini doğrudan olmasa da yansımalar yoluyla gördüklerinden dolaylı bir etkileşim söz konusudur (4)
Bir doğum haritasında doğrudan göremediğiniz unsurları antiscia tekniğiyle ele aldığınızda görünenin ötesini görmeye başlarsınız. Çünkü antiscia noktaları birbirini göremeyen burçları yansıma yoluyla birbirine bağlayarak görünür kılar.
Fizik kurallarına göre yansımanın psikolojideki karşılığı aynalamadır. Aynalama işlevi sadece birinin karşısındaki kişinin hareketlerini bilinçsizce tekrarlaması veya taklit etmesi anlamına gelmez. Yaşam deneyimlerini paylaşama ve bağlantı kurma isteğini de ifade eder.
Burada bir uyumlanma etkisi söz konusudur. Antiscia etkisinde makul ölçülerde bir uyumlanma görülürken, contra-antiscia etkisinde aşırı uyumlanma görülebilir.
Antiscia noktalarının aynalama, contra-antiscia noktalarının ise ters aynalama işlevi gördüğünü söyleyebiliriz.
Genel kanıya göre antiscia bağlantısının destekleyici ve motive edici yanları ağır basarken, conra-antiscia bağlantısında zıtlaşma, ayrışma ve kutuplaşma etkisi ağır basar ancak beraberinde bir bilinç sıçraması ve yüksek farkındalık katacağı da unutulmamalıdır.
Antiscia tekniği yansıma, aynalama özelliğinden ötürü en çok İlişkiler (Sinastri) astrolojisinde kullanılır. Aynı zamanda bu yansıma tekniği Saatler (Horary) astrolojisi ve günümüzde en çok Uranyen astrolojide kullanılır.
Antiscia noktalarının hesaplanmasına gelince bir gezegenin bulunduğu burç derecesi ve dakikası 30 dereceden çıkarıldığında antiscium gezegenin derece ve dakikası elde edilir. Yani iki gezegenin antisciaları 30 derece içinde kalmalıdır.
Örneğin;
Venüs 22 derece Başak 32 dakika ise antisciası 7 derece Koç 27 dakikadır, contra-anticiası ise 7 derece Terazi 27 dakikadır.
İlişkiler astrolojisinde çiftlerden birinin Venüs’ü Başak burcunda diğerinin Mars’ı Koç burcunda ise aralarındaki 150 derecelik bağlantısız açıya bakıp;
“Bu çift hayatta anlaşamaz”
Kesin yargısından uzak durulmalıdır. Çünkü her ilişkinin dışarıdan bakıldığında görülemeyen saklı kuytu köşeleri vardır. İşte antiscia tekniği doğum haritalarında doğrudan görülmeyen karanlık dip köşelere ışık tutarak dolaylı bağlantıları görmenizi sağlar.
Aslında antiscia noktaları anima ve animus hakkında derin bilgilere ulaşmamızı sağlayacak hassas temas noktalarıdır. Carl Jung’un uzun yıllar üzerinde çalıştığı insan ruhuna ait gölgelerin bir nevi ıssız diyarıdır.
Antiscia tekniği kişinin kendinde açığa çıkarmakta zorlandığı gölge yanlarını temsil eden bir partneri hayatına çekerek farkındalık kazanmasına ve saklı köşelerine sızan ışık sayesinde gölgelerini sahiplenmesine yardımcı olur.
İkili ilişkilerde çiftler bir süre sonra birbirine benzemeye başlar. Önce yakınlaşır ve kaynaşırlar ardından gerilmeye başlarlar. Başlangıçta onları büyüleyen davranışlar bir süre sonra rahatsız edici hale gelir.
Yakın ilişkilerde eş ve dostlarımız bize “boy aynası” işlevi gördüğünden bir nevi kendimizi onlarda seyrederiz. Ne var ki aynalar tek tip olmadığından yansımaları da tek düze değildir (5)
Bir anlamda dış gerçeklik iç durumumuzun bir yansımasıdır. Dolayısıyla antiscia noktalarının aynalama özelliği kendimizi tanımada ve kendimize dışarıdan bakabilmemize yardımcı olur.
Contra-antiscia noktalarında ters aynalama nedeniyle kendimizde sevmediğimiz özellikleri diğerlerine yansıtırız. Bu durumda aynalama tekniği bir nevi savunma stratejisine dönüşür. Kişi birini eleştirirken aslında kendi kişiliğine ayna tutar…
Carl Gustav Jung’un tespitiyle;
“Diğerlerinin sevmediğiniz özellikleri, kendimizi bulmamıza yardım edebilir”
Dipnot:
(1) Anti sözcüğü antik çağda “benzer, gibi” anlamında kullanıldığından, günümüzde yüklendiği “karşıt” anlamı nedeniyle kafa karışıklığına neden olabilmektedir. Eskiler gökyüzüne kırmızı ışıklar saçan Antares sabit yıldızı ile Mars gezegenini birbirinden ayırabilmek için, Antares yıldızına Mars benzeri, Mars gibi anlamına gelen (Anti Ares) adını uygun görmüşlerdir.
(2) Aphelion (Günöte); Dünya’nın yörüngesinin Güneş’e en uzak olan noktasıdır. Her zaman temmuz ayının ilk haftası içinde gerçekleşir. Ayrıca Aphelion tanımı Güneş’in yörüngesinde dönen diğer gezegenler ve gök cisimleri için de kullanılır.
(3) Perihelion (Günberi); Dünya’nın yörüngesinin Güneş’e en yakın noktasıdır. Her zaman ocak ayının ilk haftası içinde gerçekleşir. Ayrıca Perihelion tanımı Güneş’in yörüngesinde dönen diğer gezegenler ve gök cisimleri için de kullanılır.
(4) Web sitemizde açılar konusunda oldukça fazla yazımız mevcut olup, ayrıntılı bilgiye ihtiyaç duyanlar bu yazılarımıza bakabilir.
(5) Aynalama tekniği Heinz Kohut kuramının temel kavramlarından biridir.
Kaynakça:
(1) Deborah Houlding- The Classical Basis of Antiscia and Contra-antiscia
(2) NGCR sınav notları
Yorum Yazın