APHRODİTE (VENÜS) BİR SAVAŞ TANRIÇASI MI?
Homeros'un, İlyada destanına konu olan Troya savaşında Olympos'lu tekmil tanrı ve tanrıçalar savaşa müdahildir. Tanrıların ve insanların babası Zeus, İda dağına çalımla kurulup en üst zaviyeden savaşı yönetir. Hera ve Athene, Zeus'u bile tongaya düşürecek kadar maharetli bir stratejik savaşçıdır. İkisi de savaş meydanını hiç boş bırakmaz. Savaş ölümlüler arasında yapılsa da ölümsüzler, ölümlülerden daha fazla savaşın içindedir. Bir kısım Troyalıların, bir kısım Akhaların safında yer alır, hem birbirleriyle hem de düşmanla kıyasıya savaşırlar. Aphrodite'nin bu savaşta oynadığı role gelince, Homeros' a kulak vermek gerekir;
"Paris'i ne yapıp yapıp öldürecekti ki,
Geldi Aphrodite kaptı kaçırdı onu,
Bir Tanrıça için bu ne kolay bir işti!
Koyu bir dumanla onu çabucak sarıverdi,
Götürdü bıraktı yatak odasına."
Menelaos ile savaşan Paris'i yatak odasında görünce Helene çok sinirlenir ve tanrıçaya çıkışır;
"Gene mi sensin Tanrıça,
neden hep baştan çıkarmak istersin beni?
Söylesene, niyetin ne?"
Tanrıça Aphrodite, Helene'ye çok öfkelenir ve onu tehdit etmekten çekinmez;
"Saygı bilmez kadın, basma damarıma,
Bir kızarsam çekerim senden elimi,
Seni sevdiğim kadar çok olur öfkem.
Düşmanlıklar sokarım Troyalılar ile Danaolar arasına,
Geberip gidersin sen de pisipisine.
Böyle dedi o, Zeus'un kızı Helene'nin ödü koptu."
Daha sonra Aphrodite, oğlu Aineias tam öldürülmek üzereyken kendini savaş meydanına atar. Azgın savaşın ortasında kalan Aphrodite'yi şöyle anlatır büyük ozan;
" ... Ama Diomedes de can alan kargısıyla,
Kovalıyordu Kıbrıslı Tanrıça Aphrodite'yi,
Biliyordu, güçsüz bir tanrıçaydı o,
İnsan savaşlarını yönetenlerden değildi,
Ne Athene idi, ne de iller yıkan Enyo."
Aphrodite oğlunu ölümden kurtarmaya çalışırken sivri bir kargı elinin ayasını deler, o esnada Apollon imdadına yetişip oğlu Aineias'ı kurtarır. Savaşta yaralanan Aphrodite'ye, düşman şöyle gürler;
"Çekil Zeus'un kızı, çekil savaştan,
Kadıncıkları baştan çıkarmak yetmez mi sana?
Bir daha karışırsan savaşa bundan böyle,
Korkarım uzaktan ödün kopacak."
Aphrodite'nin yarasını annesi Dione iyileştirir, onu teselli eder ve kızına sorar;
"Hangi tanrı kıydı sana yavrucuğum,
Göz göre göre bir kötülük mü işledin ki?"
Karşılık verdi cilveli Aphrodite dedi ki;
Tydeusoğlu taşkın canlı Diomedes vurdu beni,
Sevgili oğlumu, Aineis'ı çekiyordum savaştan,
Tekmil insanlar arasında onu severim en çok..."
Hera ve Athene, Aphrodite hakkında fitne ve fesatta bulunarak Zeus'u etkilemeye çalışır. Savaşta kargı yiyen Aphrodite'nin bileğiyle "Bir altın iğneye takıp sıyırmış olacak incecik elini" diye alay eder. Zeus ikisine de aldırmaz, Aphrodite ile ilgili bir hükme varır;
"Gülümsedi insanların, tanrıların babası,
Çağırdı yanına altın Aphrodite'yi, dedi ki;
Cenk işleri sana vergi değil, yavrum,
Sen evliliğin gönül açan işlerine ver kendini,
Çevik Ares ile Athene uğraşacak savaşla"
Zeus'un son hükmüne rağmen Aphrodite sevdiklerinin hayatı tehlikeye düştüğünde kendini savaş meydanına atmaktan kaçınmaz. Hera ve Athene de sürekli onu suçlamaktan vazgeçmez. Homeros'un dizeleriyle;
"Şu yüzsüz, delibozuk Aphrodite'ye bakın,
Benim gücüme karşı yardımcı çıkıyor Ares'e.
O olmasaydı çoktan bitirmiştik biz bu savaşı,
Yıkmıştık düzenli İlyon şehrini çoktan"
Yunan ve Roma mitolojisinde Venüs ya da nam-ı değer Aphrodite'nin orijini, "savaş tanrıçası" payesini hak edecek bir savaş stratejisine sahip değildir, savaş çığırtkanlığı da yapmaz. O sadece sevdiklerinin hayatı tehlikede olduğunda, onları korumak ve kurtarmak için savaş meydanına iner. Çok sevdiği oğlu Aineis'ın ölümden kıl payı kurtulması onu derinden sarsar ve "sevdiklerini kaybetme korkusu" yüreğine işler. Homeros, Hesıodos ve Ovıdıus'un eserlerinde Aphrodite'nin savaşçı yanı, bir savaş tanrıçası olamayacak kadar silik ve belirsizdir. Üç referans isim de onu işveli, cilveli, güzeller güzeli, aşıkları büyü ile birbirine bağlayan, arabulucu, baştan çıkarıcı olarak tanımlar. Kimi zaman öfkeye tutulsa, öç alma duygusuna kapılsa ve entrika çevirse de açıkçası Roma ve Yunan kültüründe Aphrodite, savaşmaktan ziyade sevişmekten yana olan bir tanrıça olarak karşımıza çıkar.
Venüs/Aphrodite sembolünün diğer arkaik kültürlerde taşıdığı anlam ve önemi etraflıca araştırmadan bu konuda kesin bir kanıya varmak zordur. Kesin olan bir şey varsa; çok eski çağlardan bu yana Venüs'ün astronomik olarak yeryüzünü, mitolojik olarak da insan yaşamını çok derinden etkilediğidir. Bu konudaki yaygın görüş; akşam yıldızı iken sevgi nin, sabah yıldızı iken savaş ın temsilcisi olduğu doğrultusundadır. Bir sonraki Terazi burcu/ Venüs sürecinde bu bahse tekrardan dönmek üzere şimdilik nokta koymak zorundayım zira zaman Terazi den, Akrep'e kaymak üzere, vakit dar...
Faydalandığım Kaynaklar;
Homeros; İlyada Destanı
Ovidius; Dönüşümler
Hesiodos; Tanrıların Doğuşu
Hesiodos; İşler ve Günler
Azra Erhat; Mitoloji Sözlüğü
1 adet yorum
Venüs ile alakalı üç yazınızı okudum, yazı dilinize hayran kaldım. Çok teşekkürler, ellerinize sağlık. Başarılarınızın devamını diler ve çok daha iyi yerlere gelmenizi temenni ederim. :)
Yorum Yazın