AŞK OLSUN SANA HOMEROS!
-Aşk olsun sana Homeros! Aşk olsun işte! Seni koca bunak!
-Hala mı Homeros?
-Hala Homeros!
-Bütün gece Homeros sayıkladınız yetmedi mi! Şimdi de istirahat etmeniz gerekirken kitaplar arasına gömülmüş gene Homeros diyorsunuz, asıl size aşk olsun...
-Ayyy... ayyy! Delta frekansına girince ne dediğimi biliyor muyum ben! Kesin sarhoş muhabbetine sarıyorum di mi Kahincim? Dün kim bilir neler saçmaladım...
-Bana herkesin içinde Kahincim demeye başladınız mı biliyorum ki delta frekansının eşiğindesiniz, onu bir manevrayla hallediyorum da gelelim asıl meseleye ben size iyice bir dinlenin, kendinize gelin demedim mi!
-Dedin Kahincim ama bu meselenin kafamı ne kadar meşgul ettiğini sen de biliyorsun. İçeridekiler ikinci bir taarruza geçmeden şu Themis sorununu bir çözmem lazım.
-Sizden yedikleri fırçadan sonra hepsi süt dökmüş kedi gibi bir köşeye kıvrıldı, ayrıca size bir şey olacak diye çok korktular. Adalet Tanrıçasından özür dilemek de onlara çok ağır geldi. Kısa sürede yeni bir hamle yapacaklarını sanmam. Bu arada söylemeliyim hani sizin şu nadiren kullandığınız çok özel bir kokunuz vardı ya! adı neydi? Siz söyleyin.
-Gardenia
-İşte o koku, sadece odanızı değil tüm beldeyi sarmış, her yer mis gibi kokuyor.
-Evet ama ben sürmedim. Bunca sorun yetmezmiş gibi şimdi bir de tuhaf şeyler olmaya başladı Kahincim. Bu koku özel bir koleksiyon olduğundan sınırlı sayıda üretildiğinden artık imalatı yok, ne kadar aradıysam bir daha bulamadım hatta Muzip Surat yurtdışında aradı o da bulamadı. Bu yüzden son kalan şişeyi nadiren kullanıyordum ama biri bol bulmuş olacak ki baştan aşağı sıvanmış.
-Ne diyorsunuz? Peki kim yapabilir böyle bir şeyi, şüphelendiğiniz biri var mı?
-Evet, bunu yapsa yapsa iyi sıhhatte olsunlar yapmıştır!
-Benim gibi bir ihtiyarcıkla dalga geçmeyiniz efendim.
-Hayır çok ciddiyim başka bir açıklaması yok. Bizimkilerin hepsinin kendine özel kokusu var, ayrıca benim başucumda duran şişeyi almaya kim cüret edebilir! Ama yapanı bir elime geçiriyim canına okuycam! Gülme lütfen.. bak çok sinirliyim, hem bir tek bu olsa neyse! Biri de masamda duran akasya balına dadandı, bir kaşık alıyorum bir bakıyorum çanak boş, biri silip süpürmüş... Yoksa benim bilincim gidip geliyor da ben mi farkına varmıyorum! Bak bir açıklaması da bu olabilir mesela..
-Hayır efendim olamaz! Bilincinizin bir yere gidip geldiği yok, cin gibisiniz.
-O zaman bu tuhaflıkları nasıl açıklarsın? Bu belde de hiç bir şey saklanmaz ayrıca yedikleri önünde yemedikleri arkasında! Kim niye böyle bir şey yapsın ki!
-Siz dert etmeyin bu iş bende, yakında anlarız nasılsa... Önce şu seçimi bir atlatalım. Şimdi efendim gelelim şu sizin toz kondurmadığınız Homeros'a, ne yaptı da sizi kızdırdı böyle!
-Sadece kızdırsa iyi beni hayal kırıklığına uğrattı. Bizim sevgili Adalet Tanrıçamız, İlyada ve Odysseia destanında ne kadar yer tutuyor dersin! Önce İlyada ile ilgili VX bölüm ve 87-99 pasajları okuyorum, dinle bak..
"Görünce onu tekmil tanrılar kalktı ayağa,
Taslarını uzatıp selamladılar tanrıçayı.
Hera boş verdi ötekilere
Güzel yanaklı Themis'in elinden aldı tası,
İlkin Themis koşup karşılamıştı onu.
Seslenip kanatlı sözler söylemişti:
"Ne diye geldin Hera, sarsılmış gibisin,
Kocan Kronosoğlu çok mu korkuttu seni?"
Ak kollu tanrıça Hera karşılık verdi dedi ki;
"Sorma Themis sorma. Sen kendin de bilirsin,
Ne taşkın, ne katıdır onun yüreği.
Aç bakalım sen tanrıların eşit pay aldığı şöleni."
-Bu dizelerden anladığım kadarıyla Themis güzel ve zarif bir tanrıça. Tanrıların toplantısını açacak kadar da önemli ve saygın bir mevkii var.
-Devam ediniz, başka ne hünerleri varmış görelim!
-Şimdi gene İlyada'nın XX bölüm - 99 pasajını okuyorum;
"Tanrılar toplana dursun Zeus'un çevresinde,
Yeri sarsan tanrı bile duydu Themis'in sesini,
Geldi denizin dibinden karıştı tanrılara."
-İlyada destanında Themis bahsi işte bu kadar! Peki destan kaç mısra biliyor musun?
-Aslı 1.500 mısra olmalı ama o çağdan bu çağa gelene kadar ilaveler yapılıp genişletilmiş. Herhalde 15.000 bin mısra civarında falandır.
-Evet bugün elimize ulaşan metin 16.000 bin mısra ve Themis sadece iki üç satır! Şimdi Odysseia destanına gelelim, II bölüm / 68 pasaj;
"Yalvarırım Olympos'lu Zeus adına, Themis adına,
İnsan derneklerini toplayıp dağıtan Themis adına,
Yeter artık, dostlarım baş başa bırakın acımla beni."
-İşte hepi-topu bu! Bu kadar önemli bir tanrıça, yaklaşık 12.000 bin mısralık Odysseia destanında iki üç satır! Şimdi anladın mı Kahincim neden Aşkolsun Homeros dediğimi...
-Themis ile ilgili başvurduğunuz tek kaynak Homeros destanları mı?
-Homeros destanları benim için birinci derecede önemli. Az önce Kitap kurduna görev verdim. Kütüphanemizde ne kadar mitolojik eser varsa hepsini kucakla getir dedim. Birazdan gelir ama düşünsene Homeros bilmezse başka kim bilebilir ki!
-Anlaşılan siz de Prokles gibi düşünüyorsunuz. O der ki;
"Dünya da kim Homeros kadar çok şey görmüştür"
-Yalan mı ama!
-Bilmem! Ben sizin kadar Homeros hayranı değilim. Ona olan bu hayranlığınızı kıskanmıyor da değilim...
-Ben farklı kaynaklara baş vursam da hep son sözü sana bırakırım. Hadi anlat lütfen.
-Bugün sadece bir ön bilgi verebilirim sonrasına bakarız....
-Teşekkür ederim, senin bir iki cümlen de yeter bana.
-Adalet Tanrıçası nam-ı diğer Themis, Uronos ile Gaia'nın kızıdır. İkinci tanrılar kuşağından ve dişi titanlardandır. Olympos'ta yaşar, evet tanrıların toplantılarına başkanlık eder. Hatta Tanrılar Kralı Zeus ikinci evliliğini Themis ile yapmıştır. Hesiodos bu birleşmeyi bize şöyle aktarır;
"Sonra ışık saçan Themis'le evlendi Zeus,
Bu Tanrıçadan doğdu Hora'lar
Eunomia, Dike ve bereketli Eirene,
Ki korurlar insanların ekip biçtiklerini,
Ve Moira'lar, akıllı Zeus'un çok saydığı
Klotho, Lakhesis ve Atropos,
Ki onlar verir yalnız insanlara
Mutlu ya da mutsuz yaşama paylarını."
-Işık saçan Themis... bak işte buna bayıldım. Ondan bir soy üremiş, bunu da araştırmak lazım ama şimdi konuyu dağıtmak istemiyorum, söyle bana sevgili Müneccim başı, Adalet Tanrıçası aslında kimdir ve neleri simgeler?
-Efendim, tartışmasız O;Kanundur, Kuraldır, Yasadır... Yalnız Themis'in temsil ettiği yasa insansal (Nomos) olandan farklıdır çünkü tanrısal yasadır. Diğer bir deyişle; hem insanlar hem de tanrılar dünyasında değişmeyen, evrensel ve ölümsüz olan yasadır. Şu sizin kıymetli Homeros'unuz İlyada ve Odysseia destanlarında Themis'ten çok az söz etse de, aslında o her yerde ve her zaman vardır. Hazır ve nazırdır..
-Yani adı geçmese de var! Varlığı hep hissediliyor! Öyleyse niye yok hükmünde?
-Var olmasına var ama nasıl desem; kendisine ait bir hikayesi yok!
- Hah şimdi oldu işte! Anladım ben onun niye bu kadar zil zelil edildiğini.
- Canım efendim söyleyiniz ben de biliyim
- Yapma Kahincim sen zaten biliyorsundur, işin gücün benimle eğlenmek.
- Ne münasebet efendim, nasıl bir bağlantı kurduğunuzu çok merak ediyorum.
- Manyak Müneccimle hemhal olan biri nasıl bağlantı kurar! manyakça tabi ki..
- Manyakça bağlantı kurmak herkesin harcı değildir, lütfen söyleyiniz.
-Themis bir tanrı değil, O bir tanrı-ça yani dişi bir sembol, üstelik bir hikayesi de yok! Daha ne olsun ki! Bütün başına gelenler bundan! Düşmüş erkek egemen bir düzene gelen vurmuş, giden vurmuş... Tam bir "Vurun Kahpeye" paranoyası işte!
- Ben bu deli bakışları bilirim, daha öldürücü son cümleyi söylemediniz, hadi!
- Bir hikayen yoksa, bin hikaye yazarlar sana.
- Hııımmm...
(Devam edecek)
Yorum Yazın