Bir Müstesna Kahve Tiryakisi
“Masanın üstünde tespihi, kül tablası, sigarası, kahve fincanı…” (1)
Ömrü cepheden cepheye koşturmakla geçen ATA’ mız esaslı bir Türk kahvesi tiryakisidir.
Her zaman her koşulda yana yakıla aradığı ve günde sayısız fincan içtiği Türk kahvesi tutkusu Selanik şivesiyle yaverine seslenişinde dile gelir;
“Çucuk bak beri, bize kahve süyleyesin… ağzımız kurudu…” (2)
Ve kahve yanına derin derin içine çekerek tüttürdüğü sigarası…
Vatanı düşman işgalinden kurtarması, yeni bir devlet kurması, devrimleri, dur durak bilmeden araştırması, sabahlara kadar çalışması, halkını eğitmesi, yüzyıllar ötesini ön görmesi ve tüm bunları 58 yıl gibi kısacık bir ömre sığdırması insanın havsalası almıyor…
“Ah O tüttürmesin de kim tüttürsün!”
Dedirtiyor insana…
Esasında tüm derin düşünen, okuyan, araştıran insanların kahve ya da tütün tiryakisi olması ve de çoğunlukla iki keyif vericinin bir arada bulunması pek de tesadüfi olmasa gerek! Göz kapaklarının ağırlaşmaması, zihnin açık kalması ve uzun saatler süren bir çalışmaya bedenin dayanabilmesi için o sihirli molekül kafeine ihtiyaç büyüktür.
Tarihe dehasıyla, üstün yeteneğiyle yön vermiş pek çok sıra dışı şahsiyetin tiryakilik özelliği güçlüdür.
Bunların içinden asil ve bilge Atamızı anmadan geçmek olmazdı…
O müstesna bir kahve tiryakisi…
Duruşu, bakışı…
Kahve fincanını tutuşu
Başlı başına bir nezaket manzumesi…
Bu asalet doğuştan ve emsalsiz…