CAM GÖZ...
Curzıo Malaparte (9.6.1898/Prato-19.7.1957/Roma)
Gerçek adı Kurt Erich Suckert olan İtalyan gazeteci ve yazar Malaparte, ikinci dünya savaşında cepheleri gezerken kaleme aldığı anılarını "Kaputt" adlı eserinde toplar ve savaşın önemli bir tanığı olarak eserine şöyle başlar;
"Kaputt'u 1941 yılının yaz aylarında, Almanya Rusya'ya savaş ilan ettikten az sonra, Ukrayna'nın Pestchianka köyünde, Roman Souchena adındaki bir köylünün evinde yazmaya başladım. Her sabah, çalışmak için bahçeye çıkıp, bir akasya ağacının altına yerleşirdim...."
Ve devam eder;
"Küçük evin damı saman, duvarları kerpiç, yerleri de tezek-saman karışımıydı ama tertemizdi. Bütün lüksü de bir radyo, bir gramofon, bir de Gogol ve Puşkin'in külliyatı ile dolu bir kitaplıktan ibaretti. Eski bir mujik eviydi burası"
Roman köylüsünün gelini Malaparte'nin yazılarını üniformasının astarı içine diker ve ele geçmekten kurtarır. Molaparte Polonya'dan Finlandiya'ya giderken de yazılarını koyun postu paltosunun astarı içinde gizler. Tuttuğu notları ayrı ayrı insanlara teslim eder ve maceralı bir yolculuktan sonra İtalya'ya vardığında dağıttığı yazıları birer birer eline ulaşır.
Malaparte;
"Kaputt'un son bölümünü de 1943 Eylül'ün de Capri'de tamamladım" der. Kitabının adının niye Kaputt olduğuna gelince şöyle açıklar;
"Almancada bitmiş, tükenmiş, mahvolmuş, parça parça olmuş anlamına gelen Kaputt kelimesi kadar Avrupa'nın ne halde olduğunu, bizim ne hale geldiğimizi ifade edecek daha uygun bir kelime düşünemiyorum; bir enkaz yığını halindeyiz artık..." (*)
Eserin en çarpıcı sahnelerinden biri tek gözü takma olan bir Nazi subayı ile küçük Yahudi çocuğu arasında geçen diyalogdur (sayfa 241);
"Bir ara subay çocuğun önünde durup, uzun uzun ve sessizce yüzüne baktı ve sıkıntı dolu bir sesle:
- Dinle! dedi.Sana kötülük etmek istemiyorum. Benim işim bacak kadar çocuklarla savaşmak değil. Lieber Gott! Savaşı ben icat etmedim ki!
Bir süre sustu, sonra insana garip gelen bir yumuşaklıkla sordu
-Dinle, benim bir gözüm camdır. Asıl gözümün hangisi olduğu kolay anlaşılmaz. Hemen, hiç düşünmeden, hangi gözümün cam olduğunu söyleyebilirsen, serbest bırakırım seni.
Çocuk hiç tereddüt etmedi:
-Sol göz, dedi.
-Nasıl bildin?
-Çünkü ikisinden, soldaki daha insani bakıyor."
Çocuğa ne olduğunu merak ediyorsunuz değil mi? Çocuğa ne olduğu malum ama keskin bir zeka ve ince bir mizah anlayışına sahip Malaparte bu soruya doğrudan cevap vermez. Sadece;
"Bütün Almanların bir gözü camdır" diye noktalar.
Ülkemizde düzmece tarih yazmaya hevesli arızalı zihniyetin sefil bir uzantısı da kalkıp Malaparte'nin bu trajik savaş anısını aşırır ve tahrif eder. Ömrü savaş cephelerinde geçen, tek gözünü yitirme tehlikesi atlatan gerçek bir kahramanı alıp, cam göz Nazi subayına dönüştürür. Düşmanlık duygularının hezeyanına kapılıp, parmak kadar bir çocuğu göz kırpmadan öldürdüğünü yazıp onu canavarlaştırır. Bu akıl ve ahlak fukarasının itibarsızlaştırmaya çalıştığı yüce şahsiyet vatanı düşman işgalinden kurtaran, cumhuriyeti kuran, milletini ileri medeniyetler seviyesine eriştirmek için dur durak bilmeden çalışan Mustafa Kemal ATATÜRK' den başkası değildir. Kim bu meczup derseniz bilmiyorum. Sadece bu bilgiyi yıllar önce tv de "Tarihin Arka Odası" nı sunan Murat Bardakçı'dan öğrendiğimi söyleyebilirim. Bardakçı ısrarla bunun bir yalan olduğunu, Malaparte'nın cam göz hikayesinin çalınıp Atatürk diye uydurulduğunu dile getirdi. Bunu yapanı bildiğini fakat açıklamayacağını da söyledi.
Dünyayı yarı sömürge haline getiren emperyalist güçleri titrettiği gibi ezilen uluslara da umut olan Mustafa Kemal ATATÜRK tartışmasız bir dünya lideridir. O büyük bir dehadır. Bir dehayı doğru kavrayabilmek ise vasatın üstünde bir zeka düzeyini gerektirir. Meczup kendini bilmezken bir dehayı nasıl bilsin! Oysa dünyayı yönetenler bu büyük dehanın farkındadır. İngiltere başbakanı David L. George 1922 yılında bu gerçeği itiraf eder;
"Yüz yıllar nadir olarak dahi yetiştirir, şu şansızlığımıza bakın ki, O büyük dahi çağımızda Türk milletine nasip oldu..."
Hiç şüphesiz asıl cam göz gerçekleri çarpıtanlardır. Asıl Kaputt düzmece tarih peşinde koşanlardır. Yalan, talan iftira, bu ülkenin ne tarihi ne de kaderi olamaz. Atatürk ilke ve eserlerine sadık her vatandaşın bu oyunu bozmak boynunun borcudur.
(*) Almanca Kaputt sözcüğü günlük konuşma dilinde kırık, bozuk, arızalı anlamına da gelir.
Kaynakça;
1) Curzıo Malaparte - Kaputt
2) Murat Bardakçı - Tarihin Arka Odası tv programı.
Yorum Yazın