EYLÜL AYI
Eylül ayının ilk üç haftası Başak/Merkür, son haftası da Terazi/Venüs enerjisi ile titreşir. Eylül bir geçiş ayıdır. Başak burcunun hakim olduğu Eylül'ün ilk üç haftası yaz mevsimi sonu, Terazi burcunun hakim olduğu son haftası da güz mevsimi başlangıcıdır. Bakmayın siz öyle Eylül girer girmez insanların hazan-hüzün tekerlemelerine. Eylül'ün kendine has hafif bir hüznü vardır ve içinde tatlı bir haz duygusu saklıdır. Eylül hüznü, yoğun kasvet duygusu ve çökkünlükle yüklü Melankoli durumu ile karıştırılmamalıdır. Melankoli kış (Oğlak burcu) mevsiminin bir karakteristiğidir ve hüzünden çok daha fazlasını bünyesinde barındırır. Eylül'e melankoli gömleğini giydirenler de zaten bu Satürn'yen melankoliklerdir!
Eylül havası ılıktır, terletmez ve bunaltmaz. Eylül güneşi ısıtır ama yakıp kavurmaz, Rüzgarı hafifçe eser, yağmuru çiseler... Eskiler bu güzel sarı sıcak Eylül'e "pastırma yazı" der. Eylül hasat ayıdır. Emek ve imece ayıdır. Beti bereketi boldur. Verimliliğin zirvesidir. Bağ bozumu yaşanır, cevizler silkelenir, biberler kurutulur, turşu kurulur, salça ve reçel kaynatılır, erişte, bulgur, tarhana hazırlanır. Eylül aynı zamanda kışa hazırlık ve okul telaşının yaşandığı bir parça kaygı, endişe ve koşuşturmaca ayıdır..
Eylül nazlıdır, vakurdur. Öyle bir anda soyunup dökünmez, ortalıkta çıplak kalmaz. Ağaçlar yapraklarını ağır ağır döker. Doğa usulca bir renk patlamasına hazırlanır. Yeşilin beti benzi solmaya, sarı, turuncu, pembe ve kızıla çalmaya başlar. Eylül'ün insanı sarhoş eden kendine has bir kokusu vardır. Eylül doğada olduğu gibi insan ömründe de bir demlenme ve kıvamlanma zamanıdır. Eylül'ün büyüsü bambaşkadır. Eylül biraz romantizm, biraz da nostaljidir. Sanatçıların tuvalindeki renk armonisidir. Şair ve yazarlara ilham kaynağıdır. Eylül şiirdir, şarkıdır, romandır...
Astrolojik bağlamda Eylül bir Başak-Terazi birlikteliğidir. Bir Merkür-Venüs kavuşumudur. Hem güzel hem de hamarattır. Esin perisidir. Eylül müstesnadır. Eylül AŞK dır...
Eylül tüm güzelliği ve büyüsüne rağmen hiç de tekin bir ay değildir. On iki ay içinde ne yapacağı hiç belli olmayan iki mimli ay vardır; biri Mart diğeri de Eylül'dür. İkisi de gün ile gecenin eşitlendiği ılım (ekinoks) noktalarının yer aldığı bir parça netameli aylardır. Eylül doğası gereği kararsızdır. Eylül fiziksel ve psikolojik dengesizliklerin tırmandığı, uykuya dalmış rahatsızlıkların hortladığı bir aydır. Eylül' de iklim değiştiğinden bedenimizin iç denge (Homeostasis) ayarları da değişir. Şeker ve tansiyon oynamaları baş gösterir. Metabolizma ve bağışıklık sistemi uyumu bozulur. Bir kırıklık, halsizlik ve keyifsizlik hissi ağır basar. Bağırsak düzeni alt üst olur, el ayak üşür, karın ağarır. Bu süreçte ruhen ve bedenen kendinizi takviye etmenizde büyük yarar vardır çünkü tüm mevsimsel geçişler zorlayıcıdır. Üstelik Eylül'ün adı çıkmıştır dokuza, inmez sekize! Bunda Roma hükümdarların kapışması etkili olduğu kadar, gecenin(karanlık) gündüzü (aydınlık) yakalayarak eşitliği sağlamasının da bir payı vardır. Bu mevzu burda bitmez! 23 Eylül sonbahar ekinoksu yazısında tekrar bu mevzuya dönmek üzere şimdilik Eylül'ün muhteşem güzelliği ve zenginliğini doyasıya yaşayın, bu pastırma yazının tadını iyice çıkarın derim...
Yorum Yazın