Sevgili Eylül Esintisi okurları,

Bu yıl Eylül ayı bol kutlamalarla geçti.

Eylül Esintisi yıllığı ile birlikte,

Gazete Gerçek’teki köşe yazılarımın toplandığı yıllığı,

Elimizde tutabilmenin mutluluğunu yaşadık.

Eylül Esintisi’nin 6 yılını kadim dostum,

Hukukçu Agah Namdar Bilginer’e ithaf ettim.

Bu küçük sürpriz onu çok duygulandırdı.

Sanal alemde yazı okumayı sevmediğinden,

Eylül Esintisi yazılarını kitaplaştırmamızı,

En yakından takip eden kişi o…

Değer verdiğiniz bir şeyin,

Değer verdiğiniz kişi tarafından,

Bu denli değer görmesi paha biçilmez bir mutluluk...

Değerli dostum sadece engin bilgisiyle değil,

Görgüsü, nezaketi, yaşam kültürü ve sevgi dolu kalbiyle,

Her zaman beni teşvik eden ve yoluma ışık tutan biri…

 

Velhasıl o gün sürprizlerle dolu bir gündü

Doğum günümün ertesi günü buluştuğumuzdan,

Sevgili Pınar ve Namdar büyük bir incelik göstererek,

Bana doğum günü partisi sürprizi hazırladılar.

Dostluğumuzun ve Eylül Esintisi yayınının sürmesini dileyerek

Mumları üfleyip, kadehleri tokuşturduk…

Bana unutulmaz bir gün yaşattıkları için,

İkisine de müteşekkirim…

Eylül Esintisini her bölümü ile takip eden okurlarımız onu,

“Ah Şu Benim Hallerim” köşesindeki,

Adalet Beldesi müdavimi Mişel olarak hatırlayacaklardır.

Türk-Fransız çekişmesinin baş aktörü baktı ki,

Ben anne ve babamdan çok doğduğum aya benziyorum

Adın “Eylül Sultan” olsun dedi.

Naz Sultan payesinden sonra,

Bir de Eylül Sultan payesini alınca,

Başım göğe erdi…

Aramızda süregelen bir güzel alışkanlık da,

Her buluşmamızda birbirimize kitaplar armağan etmemiz.

Benim toz kondurmadığım Türk kimliğimle,

Her ne kadar sıkça kafa bulsa da,

Kadim Türk Uygarlığı ile ilgili kitapları bulup

Bana getirmesi takdire şayandır…

Biraz Türk biraz Fransız misali,

Gül gibi geçinip gidiyoruz işte…

 

Bir gün öncesinde ise güne,

Canım oğlumun sürprizi ile başladım.

Her yıl alışkanlığı olduğu üzere,

Elinde tek bir kırmızı gülle çıka geldi.

Bana dünyaları verdi…

                                            

Aybars’ım da babaannesine,

Kendi elleriyle bir doğum günü pastası yaptı

Mumları ise kimseye üfletmeyip, kendisi üfledi…

Mum üflemeye ve “İyi ki doğdun Aybars” tezahüratına bayılıyor.

Bu nedenle herkesin doğum gününe sahip çıkarak,

Bizi bitiriyor…

 

Rahatsız olduğu için kitap ritüelimize katılamayan,

Güzel kelebeğimiz,

Sevgili Tuğba’mız ise;

“Bensiz olmaz…” deyip,

İyileşir iyileşmez koştu geldi.

Bir fasıl da onunla geçtik…

Bu yıl böyle oldu,

Eylül Esintisi ile Eylül Sultan’ın doğum günleri kesişti…

Güzün ilk göz ağrısı,

Sarı bahar Eylül’ü,

Bu yıl böyle taçlandırarak uğurladık.