Geçmiş Olsun Türkiyem
6 Şubat 2023 tarihinde saat 4.17 sularında Türkiye 7.7. şiddetinde büyük bir depremle sarsıldı. Güzel ülkemin büyük bir kısmı enkaz yığınına döndü. Karda kışta binlerce insan göçük altında kaldı.
Acımız çok derin, acımız çok büyük. Yastayız…
Depremin en kuvvetli hissedildiği, can ve mal kaybına yol açtığı başlıca illerimiz;
Maraş, Elbistan, Hatay, İskenderun, Gaziantep, Malatya, Adana, Adıyaman, Osmaniye ve Diyarbakır.
Bayrağımız yarıya indi ve tüm yurtta “Milli Yas” ilan edildi.
Ayrıca depremden en çok hasar gören10 kentte 3 ay boyunca OHAL ilan edildi. Depremi çok öncesinden uyaran ancak yetkililere seslerini duyuramayan Deprem Bilimcilerin ortak görüşü bu son depremin çok büyük çapta olduğu…
Deprem Bilimci Jeofizik Yüksek Mühendisi Prf.Dr. Övgün Ahmet Ercan, Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki depremin yaklaşık 130 atom bombası gücünde olduğunu belirtti.
Ayrıca depremin olduğu yerin dört ana kırığın kavşağı;Ölü Deniz Kırığı, Doğu Anadolu Kırığı, Arap Kalkanı ve Kıbrıs Yayını kapsadığını söyledi. 7 ve üzeri şiddetindeki depremler sağlam yapıları bile zorlarken, bizim gibi depreme dayanıksız binalar inşa edilen, denetim ve önlem mekanizmalarının işlemediği bir ülkede ağır hasarlara yol açması başa gelen bir kader değil, kaçınılmaz bir akıbettir.
Deprem kuşağında yer aldığı bilinen ülkemizde bir önceki 17 Ağustos 1999 depreminden gerekli dersler çıkarılmadığından ve ciddi önlemler alınmadığından haliyle doğal afet bir faciaya dönüştü.
Öncesinde depreme bir hazırlığımız olmadığı gibi sonrasında organize biçimde harekete geçemedik. Hiç olmazsa ilk günden milli seferberlik ilan edilse ve sahra hastaneleri kurulsa, devlet kurumları ile sivil yardım kuruluşları eşgüdümlü çalışsa çok daha etkili bir arama-kurtarma hareketi yürütebilirdik.
Japonya gibi büyük depremler yaşayan bir ülke beşik gibi sallansa da binalar yerli yerinde kalırken ve can kaybı görülmezken, bizde binalar domino taşı gibi birbirinin üstüne devrilerek yere serildi ve binlerce insan moloz yığınları altında kaldı...
Akıl ve bilimi rehber edinen ülkeler doğanın kanunlarına uyumlu yaşamayı başarırken bizim gibi akıl ve bilime sırtını dönen ülkeler hala deprem, yangın, sel gibi doğal afetler karşısında ilkellikten yakasını bir türlü sıyıramaması son derece üzücü ve bir o kadar da düşündürücü...
Eylül Esintisi’nin dikkatli okurları hatırlayacaklardır pek çok yazımızda 2020’li yılların Kova burcu enerjisinin dalga dalga yayılacağı yıllar olacağını, “akıl ve bilim” ile barışık yaşamamız, hurafelerden uzak kalmamız konusunda çokça uyarıda bulunduk.
Hatta Bilge Atamızın tam bir asır öncesinden yaptığı uyarıyı da hatırlattık;
“Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir”
Akıl ve Bilime önem vermeyen bir toplum geri kalmaya ve nihayetinde yıkıma uğramaya mahkumdur. Son birkaç asra baktığımızda insanlığın her alanda yakaladığı gelişmişliğin temelinde bilim ve teknoloji bulunmaktadır.
Ancak acımız ne kadar derin, kayıplarımız ne kadar büyük olursa olsun umutsuzluğa kapılmayacak ve yaralarımızı el birliğiyle saracağız…
Bu karanlık tünelden mutlaka bir çıkış yolu bulup, akıl ve bilimin ışığında seni yeni baştan var edeceğiz canım Türkiye’m…
Depremde hayatını kaybeden yurttaşlarımıza rahmet,
Yaralılara şifa,
Göçük altında kurtarılmayı bekleyenlere ve de hayat kurtarmaya çalışanlara,
Dayanma gücü diliyoruz.
Ayrıca yaşadığımız bu büyük felakette,
Ülkemizden desteğini esirgemeyen,
Arama-kurtarma ekipleri ve ihtiyaç malzemesi gönderen,
Başta kardeş ülke Azerbaycan ile,
Bilimi rehber edinen Japonya olmak üzere,
Yardıma koşan tüm ülkelere teşekkür ederiz.
Yorum Yazın