Harika Bir Talihsizlik (III)
“O tek yönlü aynalar gibi gözler,
Tüm ışıkları emen ama dışarıya sızdırmayan…”
Venüs-Satürn ikilisinin ironisi şudur; yıldızlar gibi parlak ve aydınlık yüzü görüntü vermezken, gece gibi zifiri karanlık yüzü görüntü sağlar. Karanlık taraftan bakmayı öğrendiğinizde saklı olanları görmeye başlarsınız…
Venüs-Satürn etkileşimi ile yeryüzüne gelenlerin bohçasında bulunan talihsizlik, değersizlik, yetersizlik, yoksunluk, yalnızlık, mutsuzluk, korku, hüzün vb duygular kişinin kendisi ile sınırlı mıdır yoksa kökleri çok daha ötelere mi uzanır?
İşin gerçeği şu ki pek çok kişide bu açıların yüklendiği enerji kişinin kendisine ait olmaktan çok geçmişindeki aile bireylerine aittir. Genellikle bir soy ağacında üç nesil (büyükanne- büyükbaba, anne-baba ve çocuklar) aynı biyolojik çevreyi paylaştığından ayak izlerini takip etmek daha kolaydır.
Üçüncü nesilden sonraki ayak izleri belirsizleşmeye başladığından takibi daha zordur. Ancak ailede soyağacı kaydını tutan biri varsa yolunuza ışık tutabilir fakat ailede “aman bana ne ya! koca nine ya da dedenin ne yaşadığından” görüşü hakimse düğümleri çözmek hiç kolay olmaz.
Oysa travmaların geçmişten geleceğe uzanarak yeni bir kurban seçme gücü vardır. Bu nedenle ailede tekrarlanan kemikleşmiş temalara dikkatli bakmakta yarar vardır zira bu bir “genetik kader” olgusunu işaret eder.
Bazen kişi yaşadığı çağa uygun olmayan kelimeler kullanır veya pek duyulmamış cümleler kurar. Aslında kişi bu kelimeleri sadece seslendirir. Bu durum bazen önceki nesilden birinin kelime dağarcığından kopup gelebileceği gibi bazen de o meçhul kişin zamanında söylemek isteyip de söyleyemediği sözcüklerin firarından kaynaklanır. Kişi bilinçsizce hiç tanımadığı bu aile bireyine bir nevi kanal vazifesi görüyordur.
Benzer şekilde kişi çağına uygun düşmeyen bir giyim tarzı veya davranış biçimi içindedir ve çevresince yadırganıyordur. Bu durumda da yine kişi hiç farkında olmadan soy ağacındaki bir kişiyle özdeşim kurduğundan kendi çağına ait olmayan enerjileri yansıtıyordur.
Özellikle kişinin Venüs-Satürn açısı Yod açı kalıbı içindeyse bu garip hal ve davranışlar daha da belirgindir. Çünkü bu durumda sadece soyağacı değil kozmik düzen de işin içindedir. Frenczi’nin söylediğine göre;
“Her yaşam formu arkaik yaşam formlarının tekrarıdır”
Çözümlenmemiş aile dinamiklerini bilinçdışı bir biçimde tekrar ettiğimizde kısır döngü sürer. Bu döngüyü göremediğinizde kırmanız mümkün olamaz. Oysa bu döngüyü kırmak bir sonraki kuşak için aile içi dengeleri değiştirmeyi sağlar zaten biz soyağacımızdaki bu kişilerin devamıyızdır.
Astrolojik açıdan da bakacak olursak sizin doğum haritanız çekirdek ailenizin (anne, baba, kardeş) o andaki transit haritasıdır. Bir bakıma siz anne-babanızın yürüyen transitlerisinizdir. Tabii ki onlar da kendi çekirdek ailelerinin yürüyen transitleridir. Bu böyle geçmişe doğru uzanır ve zincir etkisi meydana getirir.
Burada karıştırılmaması gereken önemli husus ailedeki her tema değil sadece birkaç nesildir tekrarlayan tema yani sizin hayatınıza damgasını vuran “kemikleşmiş temayı” tespit edebilmektir.
Muhtemelen ailenin hiç bilmediğiniz, hiç görmediğiniz bir ferdinin yaşadığı travmayı genetik miras olarak devralmış olabilirsiniz. Şu bir gerçek ki bilincine varılamayan şeyler benliği zayıf düşürür. Sahiplenilmeyen özellikler dışarıya yansıtılır.
Soyağacında hiç göz ardı edemeyeceğiniz kişi şüphesiz annedir. Anne ile çocuk 9 ay boyunca aynı bedeni, aynı vücut sıvılarını ve aynı atomları paylaşır, aynı uzamda ve aynı anda var olur. Sarah Josepha Hale’nin tespiti doğrudur;
“Bir anne kadar etkileyebilen başka hiçbir şey yoktur”
Bu etki olumlu veya olumsuz olabilir ve eğer kişi annesi ile göbek bağını bir türlü kesememişse annenin dokusu ve kokusu ömür boyu üzerine siner kalır, hayatını şekillendirir.
Bir çocuğun dünyasında ilk otorite figürü anne ve babası olduğundan genellikle Venüs-Satürn kontakları olan kişilerin bu otorite figürleri ile bazen kronikleşen sorunları bulunur.
Muhtemelen onların da kendi ebeveynleri ile çözümlenmemiş sorunları olduğundan bu yükün size intikal etmesi yüksek bir olasılıktır. İşte bu nesiller boyu hayat ipçiklerinin dolanıp kör düğüm olduğu noktadır.
Dolayısıyla içinizde taşıdığınız güçlü bir duygu veya eğilim gerçekte sizden kaynaklanmıyor olabilir ama siz bu yükü taşıyorsunuzdur. Sorunların çoğu soyağacından gelir ve hayat hemen hepimizi çözümlenmemiş bir dizi sorunla geleceğe gönderir.
Peki, bu döngüyü kırmak nasıl mümkün olur? Öncelikle ailenizi tarafsızca inceleyerek ve dışa vurduğunuz mükemmel aile fantezisini bırakarak. Çünkü en iyi aile bile bir “gül bahçesi” değildir. Her ailenin kendi yapısına özgü sorunlu düşünce ve davranış kalıpları vardır.
Satürn-Venüs açılarında çoğunlukla açığa çıkan değersizlik ve yetersizlik duygularının tohumları çocuklukta atılır. Küçük yaşta duyguları ebeveynleri tarafından sansürlenen bir çocuk sadece anne babasının izin verdiği duyguları dışa vurabilir.
Her çocuğun yaşadığı travma ve başkalarına göstermek istemediği duygularının saklı olduğu bir “arka odası” vardır. Genellikle kendi çocuğu karşısında çocuk kalmış bir anne, çocuğuna “ne ise o olma özgürlüğü” vermediğinden çocuğun içinde çok fazla enerjinin sıkışıp kalmasına yol açar.
Eğer kişi içinde sıkışıp kaldığı olumsuz duyguları güçlü duygusal boşalımlarla serbest bırakmayı başarabilirse bu yükten kurtulur ve canlanıp tazelenir. Bu güçlü duygusal boşalımı gerçekleştiremediğinde ise çoğunlukla bir başkasının hayatını yaşıyor gibi hisseder ve kendisine ait olmayan bir hayatın bunalımı içinde debelenip durur.
Bunun sonucunda kolayına teşhis edilemeyen ve tedaviye cevap vermeyen bir psiko-somatik hastalığın pençesine düşebilir. Bilhassa Venüs-Satürn kontakları Yod açı kalıbı içinde kalıyorsa…
Niye?
Çünkü bu açı kalıbı çok bilinmeyenli bir denklem gibidir ve bilemediklerimiz bizi denetler, dahası hasta eder…
Bu yıkıcı mirası kuşaktan kuşağa aktaran zinciri kırmak için geçmişte ne yaşandığına dönüp bakmakta büyük yarar vardır. Bu hamle belki hayatınızdaki tüm belirsizlikleri çözmenizi ve tüm gölgeleri aydınlatmanızı sağlamaz. Ancak küfenizdeki gereksiz yüklerden kurtulmamıza yardımcı olur.
Alice Miller’in tespitiyle; (1)
“Gerçeği ve olayların iç yüzünü bildiğimiz zaman hasta olmayız; kızar, küser, çaresizlikler içinde kıvranır, yas tutar ve bu duyguları özgürce yaşayabildiğimiz için de onları yapımızda sindirip kabulleniriz. Bizi hasta eden bilincine varamadığımız, varlığından ve kaynağından haberdar olamadığımız olgular ve olaylardır”
Satürn’ün mitolojik ifadelerini doğru okuduğunuzda onun her zaman yutacak ve öğütecek birilerini bularak kurban döngüsü yarattığını fark ederiz. Bu nedenle soyağacı etkisi asla yabana atabileceğimiz bir etki değildir.
Sorunun kaynağına indiğinizde, cesaret ve azimle üzerinde çalıştığınızda bu eski kalıplar serbest kalır, size yeni yollar açar ve yeni yaşam biçimleri sunar. Elbette herşey sadece genetik miras veya kader olgusuyla açıklanamaz. Ne insan ne de hayat bu kadar dar bir alan paslaşmasından ibaret değildir.
Aynı zamanda hepimiz sosyokültürel bir birikime de sahibiz. Hayata önce devraldığımız genetik malzeme, gördüğümüz eğitim ve bilinçdışı koşullandırılma ile başlasak da sonrasında kendimizi tanıdıkça ve geliştirdikçe yavaş yavaş gelişir ve özgürleşiriz.
Venüs-Satürn açılarına sahip kişiler kendilerini geç tanırlar ancak tanıdıkça eski hallerinden eser kalmaz diğerleri için adeta bir “Rosetta Taşı” işlevi görürler (2)
Eğer geçmişten farklı bir gelecek inşa etmek istiyorsak kendimizi derinliğine keşfetmek zorundayız. Her doğumun bir “göç” hareketi ve her “ben” nin bir “göçmen kuş” gibi yeryüzünü arşınladığı olgusu üzerine kafa yormalıyız.
Alejandro Jodorowsky'in dile getirdiği gibi;
“Kendini tanımak insanlığı ve evreni tanımaktır. Tekilden çoğula geçmektir “
Devam edecek…
Dipnot:
(1) Alice Miller- Yetenekli Çocuğun Dramı
(2) Web.Sitemizdeki “Esin Kaynağı Antik Çağ Olan Açı Kalıpları” başlıklı yazımızda “Rosetta Taşı” ile ilgili ayrıntılı bilgi bulunmaktadır.
Kaynakça:
1) James Hollis – Satürn’ün Gölgesinde
2) Mark Wolynn- Seninle Başlamadı
3) Susan Forward -Craig Buck – Zor Bir Ailede Büyüme
4) Lao Tzu- Tao Te Chıng
5) Erich Fromm- Rüyalar, Masallar, Mitoslar
6) Erich Fromm- Sevme Sanatı
7)Jean Bottero- Samuel Noah Kramer- Mezopotamya Mitolojisi
8) Joseph Campbell- Mitolojinin Gücü
9) Emanuele Coccia- Metamorfozlar
1 adet yorum
Kıstırılmış balıkta, Satürn, Venüs, Chiron kavuşumlu 58 yaşında bir bayanım. Sanırım benim şansım Venüsümün haritada en yüksek puanlı gezegen olup Satürn ve Chiron'un asaleten düşük olması. Sınavlarım yazınızdaki kadar yüksek seviyede olmasa da yetersizlik, değersizlik ve başarısızlık duygusunu taşıyorum. Aile kökleri araştırmak, çok mantıklı.
Yorum Yazın