KIRKAYAĞIN HAZİN SONU
Bir zamanlar, ayaklarının kırkını da müthiş bir hünerle kullanarak çok güzel danseden bir kırkayak varmış.
Ormanda tüm hayvanlar bu kırkayağın dansını izlemeye gelirler ve her seferinde onun dansedişine hayran kalırlarmış.
Ama onun bu dansedişini beğenmeyenler de varmış.
Bunlardan biri de kurbağaymış...
Ne yapsam da kırkayağın böyle güzel dansetmesini engellesem diye düşünüp duruyormuş.
Güzel dansetmiyorsun dese olmazmış. Ben senden daha güzel dansediyorum dese, hiç olmazmış.
Düşünmüş, taşınmış sonunda mükemmel bir plan hazırlamış.
Oturup kırkayağa bir mektup döşenmiş.
"Eşi benzeri olmayan saygıdeğer kırkayak kardeşim" diye başlamış mektubuna.
"Sizin benzersiz danslarınızın naçiz bir hayranıyım. Müsaadelerinizle sizden şunu öğrenmek isterim: Nasıl böyle güzel dansedebiliyorsunuz? Acaba önce 13.sol ayağınızı, sonra da 27. sağ ayağınızı atarak mı dansa başlıyorsunuz? Sonra da 11. sağ ayağınızı kaldırıp, 35. sağ ayağınızı mı indiriyorsunuz? Cevabınızı bekliyorum.
İmza; naçiz hayranınız kurbağa."
Kırkayak mektubu alır almaz nasıl dans ettiğini düşünmeye başlamış. Önce hangi ayağını attığını, ondan sonra hangi ayağını kaldırdığını....
Kaynak: Jostein Gaarder - Sofi'nin Dünyası
Masalın sonun da ne mi olmuş?
Evet, tahmin ettiğiniz gibi kırkayak nasıl dansettiğini düşünmeye başlayınca dans edemez olmuş.
Kıssadan hisse; Tanrı vergisi bir yeteneğiniz varsa kimsenin sorgulamasına izin vermeyin.
Yorum Yazın