Kış Büyüsü Nergis Çiçeği
Kış mevsimini güzel kılan gri havayı dağıtan bir çiçektir Nergis.
Mis gibi kokusunu içinize çektiğinizde yaşam enerjinizi tazeler.
Nergis kapalı tohumlular, bir çenekliler sınıfından
Nergisgiller (Amaryllidaceae) familyası, Narcissus cinsinden,
Soğuğa karşı dirençli soğanlı bir bitkidir.
Nergisin yaprakları doğrudan soğanından çıkar soğanı ise zehirlidir.
Taç yaprakları beyaz ve sarı karışımı olup,
Çiçekleri beyaz, sarı ve penbe renklidir.
Büyüleyici bir kokusu olan Nergis,
Kasım ayından Mayıs ayına kadar çiçek açar sonra dinlenme zamanına girer.
Fulya ve Zerrin gibi adlar alsa da
Ben her zaman Nergis demeyi tercih edenlerdenim.
Nergisin anavatanı Avrupa'dır.
En zengin türleri yetiştiren ülkelerin başında
İspanya ve Portekiz gelir ayrıca Afrika'dan Japonya'ya kadar uzanır.
Ülkemizde en çok Ege bölgesi sahillerinde
Özellikle de Karaburun ve Mordoğan'da yetiştirilir.
Aralık ve Ocak aylarında ise Nergis festivali düzenlenir.
Yaklaşık 50 cins nergis olduğu söylenmektedir.
Çin nergisi, yabani nergis, güz nergisi gibi türleri en bilenleridir.
Nergis çok güzeldir ve bu sıradan bir güzellik değildir.
Kendine zarar verecek ölçüde iddialı bir güzelliktir...
Nergisin gizi mitolojik öyküsünde saklıdır.
Efsanenin baş kahramanı Narcissus çok yakışıklı bir gençtir.
Bir o kadar da soğuk ve mağrurdur...
Adı yankı anlamına gelen Echo ona tutulur
Fakat Narcissus bu güzel su perisine yüz vermez.
Çok güzel flüt çalıp şarkılar söyleyen Echo,
Narcissus'un ilgisini çekemeyince bu alımlı gence küser,
Narcissus'un bu kendine dönük hali tanrıları da öfkelendirir.
Duygusuz ve duyarsız buldukları bu genci cezalandırmaya karar verirler.
Bir gün ceylan kovalamaktan bitkin düşen Narcissus,
Gümüş bir ayna gibi parıldayan pınarın kenarına gelir,
Sudaki aksini görünce kendi güzelliğine vurulur.
Kendine duyduğu aşk ile sarhoş suyun kenarında oturur kalır.
Sonunda yemeden içmeden kesilir, güzel yüzü solmaya, bedeni erimeye başlar.
Echo ise çaresiz uzaktan seyreder sevdiğini (1)
Latin ozan Ovidius Narcissus ile Echo efsanesini birleştirerek bize sunar;
"bilmeden kendini arzuluyor,
severken onu kendini seviyordu
isterken kendini istiyordu,
içini yakan ateşi tutuşturan da kendiydi,
kaç kere faydasız öpücükler sundu
aldatan pınara...
ellerini kaç kere daldırdı,
boşa kavuştu kolları suda..." (2)
Bu lanetli aşk en sonunda Narcissus'u ölüme sürekler.
Tanrılar ona verdikleri cezayı hafifletmek için,
Narcissus'un ruhunu alıp, bedenini oracıkta Nergis çiçeğine çevirirler.
"dövündüler bacıları Naias'lar,
kesik saçlarını yanı başına koydular,
dövündüler Dryas'lar,
Echo da katıldı onlara.
tam sedyeyi, odun yığınlarını,
titreyen meşaleleri hazırladılar,
vücudu yoktu hiç bir yerde,
yerinde sarı göbeğini beyaz yaprakların kucakladığı
bir çiçek buldular..."
Eriyip karıştığı toprakta Nergis çiçeğine dönüşen
Mağrur delikanlı adını sadece bir çiçeğe vermekle kalmaz,
Kendini beğenme ve sevme ihtiyacının doz aşımı olan,
Kişinin kendi şahsına aşık olma psikozu Narsisizm'e de
Adını bırakır yadigar...
Dipnot;
(1) Mitolojik efsanenin biraz farklı anlatımları da bulunmaktadır.
(2) Ovidius'un şiir çevirisi 1944 yılında Tercüme mecmuasında Can Yücel tarafından yapılmıştır.
Kaynakça;
1) Azra Erhat - Mitoloji Sözlüğü
2) C.Canan Küçükeren - Karia Efsaneleri
3) Ovidus - Dönüşümler (Metamorfoz)
4) www.biyologlar.com.
Yorum Yazın