Kum Zambakları
Ülkemizin Ege ve Akdeniz kıyıları başta olmak üzere, Karadeniz'in Bartın ve Sinop sahillerinde yetişen kum zambakları temmuz ayının son haftası başlayıp ekim ayının ortasına kadar çiçek açıyor. Nergisgiller (Amarylidaceae) familyasından soğanlı bir bitki olan kum zambaklarının (Pancratium maritimum) dünya genelinde nesli tükenmekte olduğundan 2016 yılında Uluslararası Doğa Koruma Birliği tarafından koruma altına alınmıştır. Çoğunlukla beyaz az sayıda da penbe renkli çiçek açan kum zambakları yaygın olarak Likya bölgesi kıyı şeridinde yetiştiğinden "Likya kum zambağı" olarak da anılıyor.
Kum zambağı ile ilk tanışmam geçen yıl tatil için gittiğim Datça Gebekum beldesinde oldu. Sörf tatil köyü-otel Flow Datça'nın kumsallarında etrafı beyaz taşlarla çevrilip küçük bir uyarı levhası ile koruma altına alınan tek tük cılız kum zambakları yaşam mücadelesi veriyordu. Güzelliğine ve gece etrafa yaydığı o muhteşem kokusuna hayran kaldım. Nasıl olup da ateş gibi kızgın kumda böylesine narin bir çiçeğin yetişebildiğine ise şaştım kaldım. Bir kez daha asıl arındırıcı ve güzelleştirici olanın ateş elementi olduğunun idrakine vardım. Eski bilgeler boşuna dememiş "nara giren nur olur" diye... bunun en canlı timsali kızgın gök ve yer arasında tüm ihtişamıyla açan ve mis gibi kokusunu etrafa saçan kum zambaklarıdır. Bana Datça'nın en çok nesini sevdin deseler hiç tereddütsüz kum zambaklarını derim...
Bir kökten bir çok dal çıkararak kendini korumaya çalışan, var olma mücadelesi veren kum zambaklarını en çok tehdit eden unsurların başında hızlı betonlaşma geliyor. Kumsalı kaplayan tatil yerleri ve plajlar yaşam alanını gitgide daraltıyor. Şezlonglarla çiğnendiği gibi ayaklar altında ezilip küsüyor. Datça-Gebekum'da bu önlemin alındığına tanık oldum. Ancak henüz farkındalık oluşmamış pek çok yerde canlarına okunduğu bir gerçek. Bilhassa kumsalları işgal eden korsan çadırcılar ve çöpünü kum zambaklarının üstüne atacak kadar çevre bilinci ve doğa sevgisinden yoksun kişilerin duyarsızlığı nedeniyle yok ediliyor.
Kum zambaklarını köküyle söküp götüren ve saksıda yaşamaya mahkum eden kişileri de bu tabloya eklemek gerekiyor. Oysa doğal ortamının dışına çıkınca bir çoğu yaşamıyor ve ziyan olup gidiyor. Böylece her yıl biraz daha sayıları azalıyor. Aslında koparılmasının rekor cezası var. Genellikle 38-48 milyon olarak söylenen para cezasının gerçekten uygulanıp uygulanmadığını bilmiyorum.
Ayrıca yurt dışına çıkarılması da yasak ve suç teşkil ediyor. Bu suçu ne derece önleyebiliyoruz onu da bilemiyorum. Ancak kum zambağı gibi pek çok endemik türün yurt dışına kaçırıldığı bir gerçek. Ülkemizde yeterince tanıtılmadığı için çok az kişi bu güzelliğin farkında. Bazı ülkeler farkındalığı artırmak amacıyla kum zambağı festivali düzenliyor. Yakın bir zamanda bizde de yapılmaya başladığının haberi basında yer aldı. Bartın Belediyesi tarafından başlatılan İnkumu kum zambağı festivali umarım uzun yıllar devam eder.
Ülkemizin doğal bir hazinesi olan eşsiz güzellikteki kum zambaklarının geleceğe taşınması ancak çevre bilinci ve doğa sevgisi gelişmiş insanların katkısıyla mümkün olabilir. Bilgili, ilgili ve duyarlı bir avuç insan bu endemik türü yaşatmak ve çoğaltmak için canla başla çabalıyor. Sayıca kum zambakları kadar az olan bu yüreği güzel insanlara müteşekkirim...
Dostoyevski'nin dediği gibi;
"Dünyayı güzellik kurtaracak..."
Yorum Yazın