Eylül Esintisi - Mahşerin Dört Atlısı (Vicente Blasco Ibanez)

Mahşerin Dört Atlısı (Vicente Blasco Ibanez)

İspanyol yazar Vicente Blaso Ibanez (29.1.1867- 28.1.1928), 1916 yılında yayınlanan ve I.Dünya savaşını konu olan “Mahşerin Dört Atlısı” romanıyla uluslararası bir üne kavuşur.

Hukuk eğitimi görür ancak gazetecilik, siyaset ve edebiyatla daha fazla ilgilenir Miguel de Cervantes hayranıdır. Siyasi görüşleri nedeniyle hapis yatar ve sürgüne gider.

Romanı Fransa yanlısı bulunduğundan eleştirilir. Kendi ülkesince soğuk karşılanırken Fransa’da baş tacı edilir. Ibanez ülkesine küser ve ölünceye kadar Fransa’da yaşar.

Ancak Mahşerin Dört Atlısı romanı İncil’den sonra en çok okunan kitap olur. Asıl başarısını ise ABD’de yakalar. Romanı ABD yapımı 2 filme konu olur ve 1921 yılında Rex Ingram yönetiminde beyaz perdeye aktarılır. Başrolde Rodolfo Valentino’nun oynadığı film sessiz sinemanın klasikleri arasına girer.

Yazar romanında yer alan karekterler arasında kendini saklasa da siyasi görüşleri yarattığı roman karakterlerinde dile gelir. Örneğin; İspanyol kökenli toprak ağası ve hayvan yetiştiricisiMadariaga onun olmayı hedeflediği kişidir.

Romanın ilerleyen bölümlerinde okuyucuyla buluşan devrimci Rus anarşist Tchernoff onun savaşı gözlemleyen ve yorumlayan tavrını yansıtır. Romanın baş kahramanı Julio Desnoyers savaş ortasında bile egzotik zevklerini elden bırakmayan Paris’te tango modasını yayan kendi oğlunun bir yansımasıdır.

Yazarlığının yanı sıra kitleleri peşinden sürükleyen ateşli bir hatip, radikal bir politikacı, sayyah ve serüvencidir. Aynı zamanda dünyanın pek çok köşesinde konferanslar veren bir düşünürdür.

Ibanez, Marne Çarpışmasının geçtiği savaş alanlarını gezince deneyim ve gözlemlerini romanına aktarır. Mahşerin Dört Atlısı romanı, Fransa’nın “Kefaret Şapeli” nde (Chapelle Expiatoire) başlar (1)

Ibanez’in I.Dünya Savaşı hakkındaki görüşlerini Mahşerin Dört Atlısı romanından kesitler vererek aktarmaya çalışalım;

“Ah Paris! Depresyona girmiş hanımların tedavisini üstlenen doktorlar yepyeni, ürkütücü bir illettin ortaya çıktığını söylüyorlardı; “Paris hastalığı”

“Paris günahın Babili’dir” (2)

“Dünyanın üstüne yağmur gibi üzüntü yağıyor…”

Yazar Mahşerin Dört Atlısı’nı tasvir ederken de Havari Yuhanna’nın imgelerini kullanır;

“…Ve birkaç saate kadar güneş doğduğunda, dünya kırlarda insanlığın düşmanı olan o dört atlının koşturduğunu görecek… Vahşi atları o koşunun sabırsızlığıyla kişneyecek felaket habercisi binicileri şimdi kafa kafaya vermişler, eyerlerine sıçramadan önce birbirleirne son sözlerini söylüyorlardır.

Ne atlısı bunlar?

…..

Ejderhanın önünde gidenler.

……

Ne Ejderiymiş o?

….

Mahşer Ejderi”

“Evet, Havari Yuhanna tüm olacakları önceden görmüştü. Halkın gözünde anlaşılmaz olan hezeyanları insanlığın büyük olaylarının sırrını içermişti”

Yuhanna Vahyinde geçen ejderha ve dört atlının tasvirini sürdürür;

“Ejderhanın yedi başı, on boynuzu vardı. Boynuzlarına on tane taç takılmıştı, yedi başın her birinde kutsal şeylere karşı küfürler yazılıydı. İncil yazarı o küfürlerin ne olduğunu belirtmiyordu, belki de çağlara göre değişecekti, ejder her bin yılda bir yeniden ortaya çıktığında farklı olacaktı. Rus ejderin kafalarında şimdi yazılı olanları okuyabiliyordu…

“Kaba kuvvet hukuktan üstündür…”

“Zayıfların hayat hakkı yoktur”

“Büyük olmak için hoyrat olun”

Ve Ejder onca çirkinliğiyle dünyaya egemen olmayı, insanların ona tapınmasını istiyordu.

“Peki ya dört atlı?”

“Yuhanna’nın düşlerinde dört atlı ejderhanın öncüsüydü”

Yazar mahşerin dört atlısı ile ilgili Yuhanna Vahyinde yer alan bilgileri okuyucuya daha detaylı bir şekilde aktarmaya başlar;

Birinci mühür;

[… Kır atın sırtında ilk atlı ortaya çıkıyordu. Elinde bir yay, başında bir taç vardı. Kimilerine göre “Fetih” idi o, kimilerine göre “Veba”. Aslında ikisi birden de olabilirdi.]

İkinci mühür;

[Gel diye haykırıyordu ikinci ejderha, bin tane gözünü devirerek. Ve koparılan mühürden doru bir at fırlıyordu. Binicisi başının üstünde muazzam bir kılıç savuruyordu. “Savaştı” bu. Azgın koşusuna başlayınca huzur dünyadan kaçıp gidiyordu; artık insanlar birbirlerini yok etmekle uğraşacaklardı.]

Üçüncü mühür;

[Üçüncü mühür açıldığında bir başka kanatlı ejderha gök gürültüsü gibi gürlüyordu; “Çık ortaya!”  Ve Yuhanna siyah atı görüyordu. Binicisinin elinde insanların geçimini tartmak için bir terazi bulunuyordu. “Açlık” tı o.]

Dördüncü mühür;

[Dördüncü ejderha dördüncü mührün koparılışını kükreyerek selamlıyordu; “Sıçra!”  Ve solgun renkli bir at beliriyordu sahnede. Binicisinin adı “Ecel” insanları kılıçla, açlıkla, vebayla ve yırtıcı hayvanlarla öldürme yetkisi verilmiştir ona]

“Dört atlı dehşete kapılmış insanlığın başının üstünde çılgın, ezici bir koşu tutturuyorlardı.

“Dehşet saçan, şekilsiz ejderler bu çılgın koşunun çevresinde iğrenç bir muhafız alayı gibi kanat çırpmaktaydı. Zavallı insanlık korkudan deliye dönmüş, Veba, Savaş, Açlık ve Ecel’in nal seslerini duydukça çil yavrusu gibi kaçışıyordu.”

“Tanrı dünyayı unutup uyuyakalmış diye sürdürdü sözü Rus

– Uyanıncaya kadar çok zaman geçecek, o uyurken ejderhanın kulu olan 4 atlı yeryüzünün tek efendileri olarak at koşturacaklar”

“Ah insanlığın sefaleti!”

“Desnoyers; Göğün tümü kana kesmiş… Mahşer ejderhası ölümcül darbeyi yemiş işte. Yakında ölümüne tanık olacağız.

Tchernoff da gülümsedi ama gülüşü hüzünlüydü -Hayır ejderha ölmez. İnsanoğluna sonsuza değin eşlik eder o.  Her yanından kanlar fışkırarak 40 yıl saklanır…altmış yıl saklanır…yüz yıl saklanır, sonunda yeniden ortaya çıkar.”

“O dört atlıdan sakınmak gerek”

Daha fazla bilgiye sahip olmak isteyenler Vıcente Blasco Ibanez’in, Mahşerin Dört Atlısı kitabını mutlaka okumalı.

Her ne kadar yazar Fransız ulusal coşkusuna kapılmış olsa da romanı tarihi yorumlayan, sorgulayan ve savaş karşıtı bir yapıttır. Mümkün olabildiğince hayatı tüm nesnelliği ile yansıtmayı amaçlamıştır.

Ibanez, gençlik yıllarında yakından tanık olduğu Alman militarizmine karşıdır. Romanında Almanları hem alaya alır hem de yerer. Esasında Mahşerin Dört Atlısı yapıtı baştan başa bir kefaret öyküsüdür.

1916 yılında henüz savaşın akıbeti belirsizken ve zaferi kimin kazanacağı kesinleşmemişken şöyle bir tahlilde bulunur;

“Savaş nasıl biterse bitsin, kötü bitmiş olacaktır. Mahşer ejderhası sakatlansa bile, birkaç yıl sonra yeniden canlanacak ve insanlara sonsuza değin eşlik edecektir”

   

(Mahşerin Dört Atlısı/Albrecht Dürer gravürü/1498)

Dipnot;

(1) Kefaret Şapeli, Fransız Devrimi sırasında giyotinle idam edilen kral XVI Louis  ve kraliçe Marie Antoinette’nin anısına, 1816-1826 yılları arasında eski Madeleine Mezarlığında, onların gömüldükleri noktada yapılmış olan neo-klasik tarzda minik bir kilisedir.

(2) İbanez’in “Paris günahın Babili”dir tespiti bir sonraki yazımızın başlığı olacaktır. Paris Olimpiyatları ile ilgili bu son yazımızla, “Mahşerin Dört Atlısı” yazı dizimizi de noktalayacağız.

Kaynakça;

1) Vıcente Blasco Ibanez-Mahşerin Dört Atlısı

2) Wikipedia- Vıcente Blasco Ibanez Hayatı

ÖNCEKİ YAZI Mahşerin Dört Atlısı (Yuhanna'nın Vahyi) SONRAKİ YAZI Yaratılanı Severiz Yaratandan Ötürü
Üç Temel Müessese
Üç Temel Müessese
07.11.2024 11:43:29
Bu Küfür Diline İtirazım Var
Bu Küfür Diline İtirazım Var
17.10.2024 11:25:28
Uçtu Uçtu Ne Uçtu?
Uçtu Uçtu Ne Uçtu?
03.10.2024 16:30:06
    1 adet yorum
  • Comment Author
    Şemsa Yığman
    07.08.2024 16:02:08

    Mahşerin dört atlısı ve Paris Günahın Babilidir çok güzel bir anlatımla Olimpiyatlara gönderme olmuş ,bilgilererek ve beğenerek okudum .Kaleminize sağlık

Yorum Yazın