MİTOLOJİK AŞK VE GÜZELLİK TANRIÇASI APHRODİTE (VENÜS)
Aşk ve Güzellik Tanrıçası, Sümer'de; İnanna, Akad'da; İştar, Asur' da; Astarte, Yunanda; Aphrodite, Roma da; Venüs adı altında karşımıza çıkar. Batı Astrolojisinde Roma ve Yunan kültürü hakim olduğundan, önce bu iki kültürü karşılaştırarak başlayalım. Sonra daha eski bir kaynak olan Sümer mitolojisinde Venüs'ün taşıdığı anlam ve önem üzerinde duralım. Yunan mitolojisi ile ilgili Homeros ve Hesiodos, Roma mitolojisi ile ilgili Ovıdıus bilinen en eski referans isimlerdir. Farklı görüşlerden yola çıkarak bakalım dillere destan olan Venüs bir Aşk Tanrıçası mı yoksa bir Savaş Tanrıçası mı? Ya da bir Fahişe Tanrıça mı? Venüs çelişkisi onun doğuş miti ile başlar.
Venüs'ün doğuşu ile ilgili birinci görüş;
Homeros'a göre Aphrodite, tanrıların babası Zeus ile Okeanos kızı Dione'den doğmuştur ve ona uygun gördüğü sıfat "Altın Aphrodite" dir. Ovıdıus' da aynı Homeros gibi Venüs'ün Jüpiter ile Dione' nin kızı olduğu görüşünde birleşir. Venüs'ü "Sevgi ve güzellik tanrıçası" olarak görür.
Venüs'ün doğuşu ile ilgili ikinci görüş;
Hesiodos' a göre ise Aphrodite, denizin ak köpüklerinden doğmuştur ve adını Yunanca köpük anlamına gelen Aphros sözcüğünden almıştır. Bu doğuş mitinin arka planında Gök Tanrısı Uranos ile Yer Tanrıçası Gaia vardır. Uranos, Gaia'dan doğan tüm çocuklarını yediğinden, Gaia çare olarak son oğlu Kronos (Satürn)ün eline bir tırpan verir. Kronos' da o tırpanla babası Uranos'u hadım eder. Bu doğuş mitini Hesiodos' dan dinleyelim;
"Ak köpükler çıkıyordu tanrısal uzuvdan;
Bir kız doğuverdi bu ak köpükten.
Önce kutsal Kythera'ya uğradı bu kız ,
Oradan da denizle çevrili Kıbrıs'a gitti.
Orada karaya çıktı güzeller güzeli tanrıça,
Yürüdükçe yeşil çimenler fışkırıyordu,
Narin ayaklarının bastığı yerden.
Aphrodite dediler ona tanrılar ve insanlar,
Bir köpükten doğmuş olduğu için."
Aphrodite ayrıca Kytheralı, Kıbrıslı ve Philomedeia sıfatları ile de anılır.
Aphrodite'nin belirgin özellikleri;
İlyada ve Odysseia destanlarının İonya'lı büyük ozanı Homeros, Aphrodite'nin sevgiyi, aşkı ve sevişmeyi simgelediğini belirtir. Güzeller güzeli tanrıça, hep tebessüm eden, işveli, cilveli, gönül alıcı, aşk büyüsü ile aşıkları birbirine bağlayandır. Hesiodos da benzer şeyler söyler. Ovıdıus da aynı görüşü paylaşır. Sevgi ve sevişme büyüsünün Venüs' den kaynaklandığını, Venüs'ün hiç kabalık etmediğini ve onun gibi iyi yürekli bir tanrıçanın az bulunur olduğunu dile getirir. Bir kısım yazarlar ise Helen ve Paris aşkının çöp çatanlığını yaptığından ötürü Troya savaşının suçunu Venüs'e yükler. Bu görüşü savunanlara göre her şey Pleus ile Thetis'in, Olympos'ta kutlanan düğününde başlar. Düğüne çağırılmadığı için çok kızan Kavga Tanrıçası Eris, ortaya bir altın elma atar. Elma'nın üzerinde "En güzeline" diye yazmaktadır. Tanrılar kralı Zeus, en güzel olana elmayı vermesi için yargıç olarak Paris'i seçer. Üç büyük tanrıça Hera, Athene ve Aphrodite'nin katıldığı bu yarışmaya "Üç Güzeller" adı verilir. Üç Güzeller yarışmasında düpedüz bir pazarlık söz konusudur. Altın elmaya karşılık Hera, Paris'e Asya krallığını, Athene sonsuz akıl ve başarı, Aphrodite ise Spartalı Helen'in aşkını vaat eder. Paris altın elmayı Aphrodite'ye verince zihinlere şu soru takılır; Paris altın elmayı Aphrodite'yi gerçekten güzel bulduğu için mi yoksa Helen'in aşkı cazip geldiği için mi ona verir! Özetle Paris birinciliği Venüs'e verdiğinden, Venüs'ün de Paris'e arka çıktığı ve Troya savaşının patlak verdiği rivayet edilir. Ovıdıus bu konudaki görüşünü Aşk Sanatı adlı eserinde şu dizelerle dile getirir;
"Işıkta, bulutsuz havada bakmıştı Paris tanrıçaya,
Sonra şöyle söylemişti Venüs'e;
Sen yendin Venüs, her iki rakibeni de"
Sonra Ovıdıus aşıklara da şu öğüdü verir;
"Gece lekeyi saklar, her tür kusur affolur,
O saatte istediğin her kadın güzel olur.
Işıkta bak mücevhere, mor boyalı yüne,
Işıkta bak kadının yüzüne, bedenine."
Her ne kadar tüm destanların bir elden çıkması ve orijinal haliyle bize ulaşması çokça kuşkulu olsa da, burada esas olan mitolojik arketiplerin kolektif bilinçaltında mevcut olması nedeniyle hepimizin içinde barınmasıdır. Bilimsel kaygılarla genelde bu mitlere saçma damgası vurulur. Çünkü Metafor dili sembollerle konuştuğundan soyuttur. Ama ironi şudur ki; "bu soyut dil insan doğasının en somut davranışlarına karşılık gelir"
Aphrodite'nin bu iki farklı doğum öyküsü ciddi bir ikilime yol açtığından bir sonraki bölümde bu ikilemi değerlendirmeye çalışacağız.
Faydalandığım kaynaklar;
Homeros; İlyada destanı
Hesıodos; Tanrıların Doğuşu (Theogonia)
Ovıdıus; Aşk Sanatı,
Ovıdıus; Dönüşümler (Metamorfhosis)
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü
Yorum Yazın