Eylül Esintisi - Mitolojik Vesta (Hestia)

Mitolojik Vesta (Hestia)

Eski Roma'da Vesta Ateş kültüne bağlı "Ocak Tanrıçası" dır. Vesta büyük bir sadakatle hayatını Roma'nın kutsal ateşini korumaya adamış, ocaklarda yanan ateşin hiç sönmemesini, dirlik ve düzeninin sürmesini sağlamıştır. Hem aile hayatında hem de toplumsal hayatta yanan ateşin gönüllü bekçisidir. Etkisi her yeri kuşatmasına rağmen parlak değil silik bir tanrıçadır. Varlığı cismani olmaktan çok ruhanidir... (1)

Vesta Kronos ile Rheia'ın ilk kızıdır. Jüpiter ve Juno'nun kız kardeşidir. Neptün ve Apollo kendisine talip olduğu halde Vesta ikisi ile de ilişkiye girmekten kaçınmış, fiziksel yakınlaşmadan uzak durma isteği Jüpiter tarafından onaylanınca Vesta sonsuza dek bakire kalmıştır. Fani dünyanın istek ve ihtiyaçlarından uzak duran Vesta kendini daha yüce bir amaca adayınca sadece Tanrılar arasında değil insanlar arasında da büyük bir saygınlık kazanmıştır. Kendi halinde, vakur, özverili ve tevazu sahibi bir tanrıça olup ona duyulan güven ve saygıyı hiç bir zaman istismar etmemiştir.

Vesta'nın Yunan pantheonundaki karşılığı Hestia'dır. Olympos'lu tanrı ve tanrıçalar arasında Hestia'nın kendine has bir duruşu vardır. Diğer Tanrı ve tanrıçalar binbir türlü entrikalarla hem kendilerini hem de ölümlüleri birbirine katarken Hestia hiç birine katılmayarak daima sessiz ve tepkisiz kalmıştır. Adı hiç bir olaya karışmadığından hiç bir efsaneye de konu olmamıştır. Hestia'nın kendi merkezinde sabit duruşunu Platon şu sözlerle dile getirir;

 "Tanrıların sarayında yalnızca Hestia hareketsiz kalır"

Homeros destanlarında Hestia'nın adı sanı geçmez. Hesoidos ise Tanrıların Doğuşu adlı eserinde kısaca doğumuna değinir o kadar. Yunan pantheonunda Hestia ön planda yer almaz. Ona atfen yapılan bir tapınak yoktur. Sadece mevcut tapınak ve evlerde ona ayrılmış bir sunak vardır. Antik Roma'da ise Vesta bir adım daha öne çıkar. En azından ona ithaf edilen bir tapınak vardır. Vergilius, Roma devletinin temellerini Venüs'ün oğlu Aeneas soyuna bağlamaya çalıştığından Aeneas destanında kısaca değinir Vesta'ya, yedi tepeli Roma'da Vesta adına kurulan tapınaktan ve sunaklarda onun onuruna yakılan ateşlerden söz eder. Ovidius, Dönüşümler adlı eserinde Vesta'ya şöyle bir değinir;

"Vesta'nın kutsal ateşini taşıyan Troyalılar...

İyi dileklerle selamladılar Tanrıyı.

.....

"Uzaklaştırın kılıçları, önleyin bu kıyımı, kan dökmeyi

Söndürmeyin adak kanlarıyla Vesta alevlerini..."

Roma uygarlığı çerçevesinde Vesta'nın temsil ettiği kutsal ateşin merkezi antik Roma'dadır. Burada hemen her tapınak ve evde bir Vesta sunağı bulunur. Vesta tapımında görevli Vestales rahibeleri Roma'nın en iyi ailelerinden seçilir. Bu kızlar Tanrıça Vesta'nın sadık yardımcıları olarak ömür boyu bakire kalmaya ant içerler. İçlerinden sözünü tutmayan olursa cezası diri diri toprağa gömülmektir. Vestales rahibelerinin Roma'da Pontifex Maximus yönetiminde devlet ocağının ateşini yanar tutmak gibi yüce bir görevi bulunmaktadır. Vesta rahibelerinden birinin adı Savaş tanrısı Mars ile ilgili bir efsaneye konu olmuştur (2)

 

Eski Yunan uygarlığı çerçevesinde ise Hestia ailelerin olduğu kadar büyük bir aile olarak görülen sitelerin de tanrıçasıdır (3) Bu sitelerin merkezinde daima Hestia onuruna bir sunak ve yanan ateş bulunur. Bu kutsal ateşin önce Yunanistan'a sonradan da bütün yeryüzüne yayıldığı ve merkezinin Delphi olduğu belirtilir (4)

Ocak Tanrıçasının temsil ettiği değerleri kavrayabilmek için ateş kültüne ait ocağın neleri simgelediğine daha yakından bakmak gerekir. Ocak sembolizmi ile ilgili yaptığım araştırmalar sonucu en tatmin edici açıklamayı Yunan ve Roma uygarlıklarından çok Kadim Türklerde bulduğumu söyleyebilirim. Kadim Türklerde "Ocak" ailenin temel sembolüdür. Evin ocağı aile birliğini temsil eder. Bu nedenle ateş babayı, ocak anneyi simgeler. Aile ocağı kutsal kabul edildiğinden büyük saygı görür. Ayrıca evin ocağını koruyan bir ocak ruhu vardır (5) Evin ocağının sönmesi uğursuzluk olarak görülür çünkü bu aile birliğinin sonu anlamına gelir. Bu nedenle "ateşin sönmesin, ocağın soğumasın" veya "ateşin harlı, ocağın kutlu olsun" şeklinde dua edilir. Ocağı tütmeyen evlere "Odusuz ev, kutsuz ev" derler. Dualar kadar beddualar da ocak üzerinedir; "ocağın sönsün, ocağın batsın" gibi... Aile sofrası da ocağın karşısında kurulur. Aile bir bütün olarak yanan ocak ve bereketli sofra başında birleşir. Sıcak yemek sofraya ateş üzerinden aktarılır. Aynı zamanda ocakta yanan ateşin arındırıcı ve şifa verici olduğu ve tüm mikropları ateşin temizlediği bilinir (6)

Kadim Türklerde kutsal ocak çadırın tam ortasında yer alır. Türklerin Çadırı da Güneşin doğuşunu tam merkezden selamlayacak şekilde konumlanır. Merkezde konumlanan ocağın kozmik merkeze bağlandığına inanılır. Öyle görünüyor ki kadim Türklerdeki "Ocak Ruhu" antik Roma ve Yunan'da "Ocak Tanrıçası" olarak vücut bulmaktadır (7) Ancak eski Yunan ve Roma mitolojilerindeki tanrı ve tanrıçalara ait sembolizm çoğunlukla Mezopotamya mitolojisinden devşirildiğinden ve de iki uygarlık arasındaki çekişme asırlardır sürdüğünden bir sembolizm kargaşasına yol açmaktadır.

Ateş ve ocak kültünün derin bir anlamı daha vardır. Bu da insan yüreğinin kozmik merkezle olan enerji bağına dayanmaktadır. Bu bağlamda insan bedeninin ocağı yürektir. İnsan yüreğinde yanan ateş ile yaşama bağlanır, yüreğindeki ateşle sever, aşık olur. Yoğun bir acı yaşadığında yüreği yanıp kavrulur ve yüreği yandığı nispette hamlıktan kurtulur, pişer, olgunlaşır... Bir anlamda yürek aile ocağına, aile ocağı devlet ocağına, devlet ocağı da kozmik ocağa bağlanarak yukarıya doğru bir enerji helezonu oluşturur... Bu enerji bağı incelmediği, bir yerden kopmadığı sürece insanın da, ailenin de ait olduğu toplumun da birliği ve dirliği sürer, kozmik merkez ile uyum içinde titreşir...

Hemen her toplumda ocak aynı zamanda konukseverliğin ve sığınmanın bir simgesidir. Sadece davet edilen konuklar değil, yolu düşünler, yolda ve darda kalanların da imdadına yetişir ateşi tüten ocak... Bundan ötürü konuklar ve sığınmacılar hangi kültürde olursa olsun ve ne ad alırsa alsın, manen ateş ruhunun, Vesta'nın ya da Hestia'nın koruması altındadır.

Vesta'ya atfedilen Vestalia bayramı her haziran ayı ortasında şenliklerle kutlanır. Bu şenliklerde başlarında çiçek çelenkleriyle gezdirilen eşekler dikkat çeker. Eşek Vesta'ya özgü bir hayvan olarak görüldüğünden ondan bir efsane türetilmeye çalışılmıştır (8)

Vesta'nın heykelleri çok azdır. Genelde ayakta bazen de oturarak tasvir edilir. Hepsinde ilk göze çarpan şey hareketsiz ifadedir. Ocak Tanrıçası başındaki örtüsü ile sakin, ciddi ve kıpırtısız durur. Sanki bu dünyaya ait değilmiş, sanki bir görevliymiş gibi... 

Dipnot;

(1) Mitolojik bir figür olarak Vesta (Hestia) silik bir tanrıça olarak karşımıza çıksa da gökyüzünde ana asteroid kuşağı içinde en parlak asteroittir. Aynı zamanda asteroidler içinde yörüngesi Mars'a en yakın olanıdır. Belki de temsil ettiği sönmez ateşin kaynağını bu bağlantı da aramak gerekir. Şu sıralarda iseVesta, IAU' nun listesinde astreoidlikten cüce gezegenliğe terfi etmek için ön sırada durmaktadır!

(2) Efsaneye göre Savaş tanrısı Mars, Vestales rahibesi Rea Silvia'yı hamile bırakır. Bu ilişkiden, Roma kentinin kurucuları olan Romulus ve Remus ikiz kardeşler doğar. Rea Silvia'nın amcası Amlius ikiz bebekleri tahtı için bir tehdit olarak gördüğünden onları bir sepete koyup Tiber nehrine bırakır. Sepet ırmağın delta yaptığı bir noktada kıyıya sürüklenir ve yanlarına bir dişi kurt gelerek ikizleri bir süre emzirir. Eski çağ anlayışına göre bu dişi kurt tanrıça (Vesta) nın görünümlerinden biridir. Şifrelerle örülü bu karmaşık efsanenin bir başka çeşidine göre Tanrıça Vesta'ya bağlı bir rahibeden babasız olarak doğan Romulus ve Remus, başka bir rahibe tarafından büyütülerek Roma devletinin temellerini atmıştır.

(3) Eski Yunanlıların "Polis" dedikleri her biri ayrı bir ünite olan bağımsız şehir devletleri sonradan site adını almıştır. Küçük çaplı birer devlet hüviyetindeki bu siteler sürekli birbirleriyle savaşarak güçsüz düştüğünden bir birlik kuramamış ve sonunda Makedonya  Krallığının ve Romalıların egemenliğine girmişlerdir.

(4) Alskhylos'un anlatısına göre Zeus'un uçurduğu iki kartal yeryüzünü dolaşıp Delphi'de birbirine kavuşur. Bu nedenle burada bulunan mihrap sadece Yunanlıları temsil etmez. Bu mihrap "evrensel ocak" olarak kabul görür.

(5) U.Harva, Gorohov'a göre Yakut Türklerinin "ateş ruhu" (Uot-iççite) canlıdır. Nefesi dumandır. Besini kuru odundur. Yatağı is ve kurumla kararmış olup, ateş koru yastığı, kül de yorganıdır.

(6) Eski Türklerde ateş kültü çerçevesinde ilkbaharda "yeni gün-nevruz"  bayramı kutlanır. Ateşin kutsallığı, arındırıcı rolü, birleştirici işlevi, diriliği simgelemesi Nevruz kutlamalarında öne çıkar.

(7) Kadim Türklerde doğada bulunan her şeyin bir ruhu vardır. Ağacın, akarsuyun, dağın, hayvanın... Bu nedenle Kadim Türklerin en temel kitabı doğadır. Doğayı okumak ise büyük bir sanattır. Burada sadece ateş ve ocak kültünün daha iyi anlaşılması için Kadim Türklere ait kaynaklara değindik fakat bunun başlı başına bir yazı konusu olduğu unutulmamalıdır.

(8) Tanrıça Vesta ile Tanrı Priapos arasında bir efsane türetilmeye çalışılmış ve burada eşeğe önemli bir rol verilmiştir. Ancak bu efsanenin inandırıcılığı zayıftır.

Kaynakça;

1) Azra Erhat- Mitoloji Sözlüğü

2) Ovidius- Dönüşümler

3)Vergilius - Aeneas

4) Hesoidos- Tanrıların Doğuşu

5) Ariel Guttman &Kenneth Johnson -Mythic Astrology

6) Şefik Can - Klasik Yunan Mitolojisi

7) Roza Agızza - Antik Yunan'da Mitoloji

8) Bahaeddin Ögel -Türk Mitolojisi

9) Fuzuli Bayat- Türk Mitolojik Sistemi

10) Yusuf Ziya Yörükan- Şamanizm

ÖNCEKİ YAZI SONRAKİ YAZI 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun
Kader Tanrıçaları
Kader Tanrıçaları
18.11.2024 12:09:41
Mahşerin Dört Atlısı (Yuhanna'nın Vahyi)
Mahşerin Dört Atlısı (Yuhanna'nın Vahyi)
29.07.2024 15:42:33
Aşk Tanrısı Eros
Aşk Tanrısı Eros
25.02.2024 12:53:09
Yorum Yazın