PROPOGANDA ÇILGINLIĞI
- Geç otur Müneccim başı seninle şöyle karşılıklı bir kahve içelim, Adalet Tanrıçasının biraz işi varmış, gecikeceğini söyledi.Biz başlayalım istersen, yer yerinden oynuyor beldemizde...
- Bu gürültü patırtı içinde birbirimizi duyabilirsek başlayalım!Seçim dediler tamam dediniz, propaganda dediler ona da tamam dediniz. Kendilerini kaybettiler, adalet beldesini tımarhaneye çevirdiler!
-Bu gürültü patırtı beni de çok rahatsız ediyor, bilirsin yüksek sesle konuşulmasına bile tahammül edemem ben. Eğer ders programın hazırsa hemen başla belki biraz sesleri kesilir. Bu gürültüde çocuk sesini de işitemez oldum.
- Ders programı hazır ama ben seçim ertesi başlayalım derim. Seçim işini o kadar ciddiye aldılar ki kafalarını derse vermeleri mümkün değil, verim alamayız. İçeride inanılmaz bir kulis faaliyeti sürüyor, çılgın bir propaganda yarışına tutuştular. Bunlara bu kadar yüz vermeyin diye ben sizi çok uyardım ama dinletemedim.Bir hafta nelerine yetmiyordu da kalkıp bir ay propaganda süresi tanıdınız. Bir de bu kadar faaliyetten sonra secim sonucu istedikleri gibi çıkmasın siz o zaman olacakları görün...
- Daha ne kadar ileri gidebilirler ki! Hem bırakalım herkes eteğindeki taşları döksün biz de görelim, ona göre tedbirimizi alalım.
- Ah şu sizin Terazisel nezaketiniz ve diğerkamlığınız! Bazı şeyleri size anlatmakta çok zorlanıyorum. Bunlar uzun süre karanlıkta, izbe bir köşede sessiz kaldılar sonra bir yolunu bulup teker teker gün ışığına çıktılar.Haliyle gözleri kamaştı, başları döndü, kafaları karıştı! Hepsi ham olduğundan bir uyum sorunu yaşıyor. Siz şimdi bunlara alışkın olmadıkları bir özgürlük ve taşıyamayacakları bir bireysellik hakkı tanıyorsunuz. Dikkat etmezseniz eğer bu iyi niyetiniz size çok pahalıya patlayacak.
- Beni en iyi sen tanıyor ve anlıyorsun Müneccim başı, herkes bismillah der gibi "ben" diye başlarken, ben uzun yıllar boyunca hep "sen" diye başladım... bugün iyi kötü bir "ben" demeyi öğrendiysem bu senin sayendedir ama benim "sen" demem "eşyanın tabiatında var" bir şekilde "sen" ağır basıyor işte... En iyisi sen beni geldiğimiz son aşama hakkında bilgilendir, ne kadar meşgul olduğunu biliyorum.
- İki elim kanda olsa ben size gene vakit ayırırım,mesele vakit değil! Sizin de bildiğiniz gibi seçim propagandasının lokomotif gücü Sokak kızı ile Ev kızı. Onları bir adım geriden Amazon takip ediyor cismen burada ama ruhen Tanrı Dağlarında dolaşıyor, Ötügen ve Tayga' da cirit atıyor. Kitap kurdu Eski Türk Uygarlığını araştırdığından beri aralarından su sızmıyor. Ama içlerinde bir tek Kitap kurdu seçimlerde aday olmayacağını ve beni destekleyeceğini söyledi. Ben de ona aday olmayacağımı, adayımın Adalet Tanrıçası olduğunu söyledim.
- Şu durumda dört adayımız var demek!
- Benim aday olmayacağımı ve seçimde Adalet Tanrıçasını destekleyeceğimi öğrenince hepsi beni ikna etmek için günlerce kapımı aşındırdılar, diller döktüler ama ben kestirip atınca bu sefer başka bir yol tuttular.
-Ne gibi!
-Önce Ehli Vukufunuzu aradılar. Ondan seçim tüyosu, propaganda taktiği ve destek istediler.Ev kızı ona;yarın gelsene sana enginar yaptım dedi, Sokak kızı durur mu hiç telefonu onun elinden kapıp;sakın gelme ev cehennem gibi sıcak rahat edemezsin, zaten ev kızı da artık yaşlandı eskisi gibi güzel enginar pişiremiyor, hiç ağzının tadı bozulmasın. En iyisi biz seninle dışarıda buluşalım, şöyle baş başa bir yemek yiyelim dedi.
-Bak sen şu densizlerin yaptığına... Ehli Vukufumu arar bunların namına özür dilerim ve de hiç birine yüz vermemesini rica ederim. Peki sonrasına gelirsek...
-Sonrasını anlatmak benim için hiç kolay değil. Adalet Tanrıçası size söylememem için çok ısrar etti ama bunu sizden saklayamam, bilmeniz gerekiyor.
- Evet, her şeyi bilmek istiyorum anlat lütfen
- Bu propaganda çetesi Adalet Tanrıçasının gizlice odasına girip bütün duvarlarına onun imajını zedeleyen çirkin karikatürler çizip, kapısına da onu son derece aşağılayan dev bir afiş yapıştırmışlar. Sonunda Adalet Tanrıçasını da çileden çıkarmayı başardılar. Ben hepsine fena halde çıkıştım ama bana ne deseler beğenirsiniz! Seçim propaganda hakkımız var, kimse bize karışamaz istediğimizi yaparız. Ben de onlara; güzelim adalet beldesini çöplüğe çevirdiniz her taraf broşür, bayrak, kağıt yığını. Bütün bunlar yetmedi mi! Bir de kalkıp özel alana giriyor ve özlük haklarına saldırıyorsunuz!Her şeyin bir adabı usulü var, ne yol biliyorsunuz ne de yordam! Çok ileri gittiniz bu yaptığınız cezasız kalmayacak, derhal rapor tutup en üst makama ileticem deyince hepsinin etekleri tutuştu, sizden çok çekinirler bilirsiniz.
- İyi ki çekiniyorlar! Çekinmeseler ne yaparlar kim bilir!
- Ne yapacaklar! Kendilerini temize çekmek için tekrardan Ehli Vukuf'unuza sardılar, dakka başı arayıp rahatsız ediyorlar onu...
Kalk müneccim başı kalk, Adalet Tanrıçasına bir bakalım, sonra da ben bunlara bir gözükeyim... Haddini, hududunu aşan sonucuna da katlanır.
-Önce biraz sakinleşin isterseniz öyle gidelim..
- Hayır, hayır yeterince sakin kaldım zaten. Kalk! kalk lütfen hemen gidelim, yapılanları kendi gözlerimle görmek istiyorum.
(Devam edecek...)
Yorum Yazın