Satürn - Pluto Kavuşumu
İlkbahar ve yaz mevsimlerinde Oğlak burcunda birbirine yaklaşan Satürn, Pluto ve Güney Ay Düğümü gökyüzünde "üçlü ittifak" oluşturmuştu. Önce Pluto ve Güney Ay Düğümü sonra Satürn ve Güney Ay Düğümü ikilisi kavuşum yaptı. Daha önceki yazılarımızda bu önemli kavuşumlara değindik (1) İçinde bulunduğumuz şu günlerde sıkı bir kavuşuma hazırlanan Satürn-Pluto ikilisine yakın bir mercek tutmadan önce Oğlak burcunun ev sahipliği yaptığı gezegenlerin ziyaret tarihlerine bir göz gezdirelim;
- 2008 yılında Pluto Oğlak burcuna geçti,
- 2017 yılında Satürn Oğlak burcuna geçti,
- 2018 yılında Güney Ay Düğümü Oğlak burcuna geçti,
- 2019 yılında Jüpiter Oğlak burcuna geçti.
- 16.7.2019 da Oğlak burcunun 24 derece 04 dakikasında kısmi ay tutulması gerçekleşti (2)
- 26.12.2019 da Oğlak burcunun 4 derece 7 dakikasında halkalı Güneş tutulması oluşacak.
Yeni yıla Satürn-Pluto kavuşumu eşliğinde gireceğiz ve bu etki ocak ayında yoğun olmak üzere bütün bir yıla kademeli olarak yayılacak. Satürn-Pluto döngüsü 33-37 yıl aralığında gerçekleşir. Pluto'nun yörüngesindeki düzensizlikler nedeniyle her döngü süresi 3-4 yıl kadar oynayabilmektedir. Örneğin ağustos 1947 de Aslan burcunda gerçekleşen kavuşum ile ekim 1982 de Terazi burcunda gerçekleşen kavuşum arasında yaklaşık 35 yıl vardır. Ekim 1982 de Terazi burcunda gerçekleşen kavuşum ile aralık 2019 da Oğlak burcunda gerçekleşecek döngü arasında yaklaşık 37 yıl vardır. Aralık 2019 da Oğlak burcunda oluşacak kavuşum ile ocak 2054 de Balık burcunda oluşacak kavuşum arasında ise 34 yıl vardır.
2019 yılında aynı düzlemde dizilen gezegenler ve tutulmalar hatırı sayılır bir Oğlak enerjisi açığa çıkardı ve bu etki 2020 yılında da devam edecek. Oğlak burcu içe doğru kasılarak daralan kristalize bir enerji formu olduğundan hayatın hemen her alanında bir sıkışma, tıkanma, duraklama, ağırlaşma, kısıtlanma ve engellenme söz konusudur. Bu negatif bir enerji birleşimi olduğundan karamsarlık, kötümserlik, kasvet, boğuluyor gibi hissetme, ağlamak isteyip de ağlayamama, kaskatı kesilme, intihar etme eğilimi, melankoli, majör depresyon yaygınlaşabilir. Oldukça yıpratıcı bu birliktelik bilinç ve farkındalık düzeyi yüksek olanları bile sersemletirken tersi durumda olanları bir yol silindiri gibi ezip geçebilir... İnsanın çok çabuk hayırdan şerre kayan yapısı göz önüne alındığında bu zorlu birleşimin olumlu yanından ziyade olumsuz yanı ile kuşatılabiliriz. Her halükarda baskın bir burgu, bir pres, bir öğütme etkisi söz konusudur. Satürn ve Pluto gezegenlerinin fiziksel ve psikolojik özelliklerini karşılaştırsak belki konu daha iyi anlaşılabilir.
Satürn (sınır) - Pluto (sınır ötesi); sınırların ihlali, sınırların yıkılması, sınırların aşılması, katman katman soyarak soğanın cücüğüne inme veya dar alana hapsolma, köşeye sıkışma, dünya haritasının yeniden çizilmesi de olasıdır.
Satürn (yapım) - Pluto (yıkım); eski ve işlevini tamamlamış yapıların yıkılması ve yeni olana yer açılması, otoriter ve totaliter sistemlerin çökmesi, ağır ve buhranlı geçiş dönemleri, sağlam ve dayanıklı birlikteliklerin tesisi de olasıdır.
Satürn (fiziki gerçekler-takvimsel zaman)-Pluto (metafiziksel oluşumlar-zamansızlık); zaman ve mekan kavramını yitirme, uzun ve karanlık bir tünele girme, eşikten atlama, bilinenin ötesine geçme veya nereden geldiği belli olmayan kaynağı müphem saldırılar, zar atıldı (alea iacta est...)yani dönüşü olmayan bir yola giridi, artık olan oldu... (3)
Satürn (toprak ve karalar) - Pluto (yeraltı ve madenler); bu birleşimin şiddet gücü yüksek olduğundan deprem, heyelan, erozyon, karaların kopup ayrışması, toprak kaybı ve göçük riski yüksektir. Bilhassa ülkemizde en ağır şartlarda çalışan bir kesim de madenciler olduğundan maden kazaları ve göçüklerin önlenebilmesi için ciddi kararlar alınmasında yarar vardır. Yeraltı zenginliklerimiz olan madenler bu süreçte gündemi meşgul edebilir. Yeni maden kaynaklarına ulaşılabileceği gibi mevcut madenlerin daha verimli kullanılabilmesi için disiplinli çalışmalar gerekebilir. Aynı şekilde bir yeraltı odağı olan mafya ile ilgili de ciddi ve kararlı uğraşlar verilmesi de gerekebilir.
Satürn (Faust) - Pluto (Mefistofeles); insanın şeytanla pazarlığa tutuşması, kedi-fare oyunu, kibrin bedelini pahalıya ödemek, ölümüne pakt imzalamak, zaaflarına yenik düşmek, aşırı kendini beğenmişliğin hazin sonu... zira şeytan herkesi en zayıf noktasından yakalayıp ayartır... (4)
Satürn (kurşun) - Pluto (plütonyum); ağır metal zehirlenmeleri olasıdır. Kurşun (Saturnism) zehirlenmeleri yanı sıra Plütonyum kaynaklı zehirlenmelerin neden olabileceği toplu ölümler görülebilir. Plütonyumun bütün izotopları radyoaktif ve toksit olduğundan hava, toprak ve suya karışarak hem doğaya hem insana telafisi mümkün olmayan zararlar verir. Plütonyum doğada nadir olarak bulunduğundan nükleer reaktörlerde suni olarak üretilir. Sızıntı, kaçak veya öldürücü silah olarak kullanıldığında ölümcül nükleer krizlere yol açabilir. Deri ve kemik yapısına girdiğinde kanser başta olmak üzere bir çok ölümcül hastalıklara neden olur. Bu döngüde dünyanın bir nükleer kabusa tutulması ihtimal dahilindedir.
Oğlak burcunun 21-22 derecelerinde gerçekleşecek Satürn-Pluto kavuşumu öncü burçların son dekanını (Yengeç burcu 180 derece karşıt açı, Koç ve Terazi burçları 90 derece kare açı) etkileyecektir. Toprak ve su elementi burçlarının son dekanına (Boğa ve Başak burçları üçgen- Akrep ve Balık burçları altmışlık açı) ile etki edecektir. En sert etkiyi öncü burçlar alırken diğerleri de işte iç güveysinden hallice olacaktır... Yaklaşık 35 yıla yayılacak bu zorlu döngüde dünyaya gelenler belki de kaçınılmaz sonu sezebilme ve dünyayı yeniden biçimlendirebilme enerjisiyle hareket edeceklerdir. Satürn- Pluto kavuşumunun nişanesi olarak onlar sürrealist bir kuşak olacaklardır. Bu kavuşum ilerleyen yıllarda önce açılan altmışlık, kare ve üçgen açılar sonra zirve noktası 180 derece açısı ve ardından kapanan üçgen, kare ve altmışlık açılarla döngüyü tamamlayacaktır. Hemen hepimizin hayatına ciddi anlamda dokunacak olan bu belli başlı etkileri akılda kalacak şekilde sıralarsak;
- Baskının artması, buhranın yükselmesi, gerilimin tırmanması,
- Yaşamın daralması, kaynakların kıtlığı, umudun tükenmesi,
- Korku ve kaygının çoğalması, melankoli ve majör depresyonun sıklaşması,
- Köklü dönüşümler ve metamorfoz, kısırlığın çoğalması, doğaya ve insana manipülatif müdahaleler,
- Depremler başta olmak üzere büyük doğal felaketler, madenlerde göçüklerin sıklaşması ve gaz sızıntısı,
- Kimyasal gazların kullanıldığı savaşlar, toplu zehirlenmeler, güç zehirlenmeleri, acizlik deneyimleri,
- Ağır ekonomik krizler, iflaslar, sahte ve şişirilmiş olan ne varsa balon gibi sönmesi,
- Hava, su ve toprağın aşırı kirlenmesi, salgın hastalıklar, gezegenimizin hastalanması,
- Bilinçaltı yıkıcı kodlamalar, artan obsesyon ve cinnet vakaları,
- Ölüm korkusu ve öldürme dürtüsünün yoğunlaşması, beka sorunu,
- Nihilizmin yeniden hortlaması, intihara meyil, toplu ölümler...
Bu kadarı da biraz fazla mı! Öyleyse Thomas Hardy'nin sözünü bir hatırlayalım;
"Eğer en iyi için bir yol varsa, bu yol en kötüye gidene bakmaktan geçer”
Bu döngü yaklaşık 2055 yılına dek sürecek. Dahası 1965 yılında başlayıp 2105 yılına kadar uzanacak Uranüs -Pluto döngüsü ile de çakışacak. Ki ona hiç dokunmadık bile... Ha nasıl olsa ben görmem, benden sonrası tufan... diyenler varsa o başka tabi...
Dipnot;
(1) Bu konuda daha fazla bilgiye ihtiyaç hissedenler Satürn Dünya'ya yaklaşırken, Başrolde Satürn yazılarımıza bakabilir.
(2) web sitemizde "Kısmi Ay Tutulması " başlıklı yazımızda bu konu ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz.
(3) Roma imparatoru Ceasar'ın meşhur sözü.
(4) Gothe'nin Faust romanında geçen; "Şeytan da bir işe yaramalı/Yoksa niye var olmalı!" ya da "Neden ki bu amaçsız yaradılış/ Yok olacaksa bir gün her yaratılmış" sözleri sık sık kulaklarımızı çınlatabilir..
Kaynakça;
1) Nazan Öngiden- Yıldızlardaki Malzemedir Harcımızda Var Olan
2) Eylül Esintisi I ve II cilt.
3) Johann Wolfgang Goethe - Faust
Yorum Yazın