TARİHSEL SÜREÇTE GERİ GİDEN GEZENLERE BAKIŞ
Eski çağlara hakim olan Ptolemaeus (Batlamyus) sisteminde evrenin merkezi yerküredir. Aristotales fiziğinden temel alan bu yer merkezli evren sisteminde yerküre sabittir ve herşey onun etrafında döner. Uzun süre geçerliliğini koruyan Ptolemaeus'un görüşleri onaltıncı yüzyılın ortalarına doğru Nıcolaus Copernıcus tarafından sarsılır. Üniversitede felsefe, astronomi, coğrafya ve astroloji dersleri veren Copernıcus daha sonra rahip olur. Uzun ve zorlu çalışmalarını gizlice yürütür. Yerküreyi evrenin merkezinden alıp, yerine Güneş'i yerleştirir. Hıristiyan dininin kozmolojisini oluşturan sistemin merkezinden yerküreyi kaldırmanın, papazların halk üzerindeki otoritesini kaldırmak olduğunu ve cezasının da ölüm olduğunu bilir. Güneş merkezli kuramı meslekdaşları arasında yayılsa da o bir din adamı olarak başını belaya sokmak istemediğinden susmayı yeğler. Tüm çalışmalarını topladığı Gök kürelerinin Hareketi (De Revolutionibus) adlı eserini bastırmayı bile ancak hayatının sonuna doğru göze alır. Haksız da değildir takipçilerinden Giorda Bruno, Ptolemaeus kuramı yerine Copernıcus kuramını öğretme konusunda ısrarcı davranınca 1600 yılında Roma'da kazığa bağlanarak yakılır.
Ptolemaeus'un hareketsiz yer sistemi (geo statik) yerine Copernicus'un hareketli yer sistemi (geodinamik)alındığında gezegenlerin direkt, durağan ve geri hareketlerinin sırrı çözülür. Copernıcus'un görüşlerinden büyük ölçüde yararlanan ve teleskopla gözlem yapan ilk büyük gök bilimci Galileo Galilei, Güneş merkezli sistemin gözlemsel kanıtlarını ileri sürer. Peripatetikçiler(1) diye anılan Aristotales'çilere karşı çıkarak "Dünya dönüyor" der ve geri giden gezegenler kuramına daha bir açıklık kazandırır.
"Görüyorsunuz baylar, yıllık hareket Yerküre'ye tanınacak olsa, ne kadar kolaylıkla ve rahatlıkla açıklanabiliyor beş gezegenin (Satürn, Jüpiter, Mars, Venüs ve Merkür) hareketlerinde sanki varmış gibi görünen anormallikler..."
Ve ekler;
"Bu sayede beş gezegenin sergilediği sanılan olağandışı hareketler ortadan kalkar ve hepsi eşit ve düzgün hareketlere dönüşür. Hayranlık uyandırıcı bu durumun nedeni hakkında ilk fikir veren Copernıcus olmuştur..."
Galileo yerleşik din düzenine karşı savunduğu bu yeni görüşlerinden ötürü 1630 yılında engizisyon mahkemesine çıkarılır ve görüşlerini lanetlemek zorunda bırakılır (2) Din düzeninin baskısından çekinen diğer bir gök bilimci Tycho Brahe bu konuda melez bir sistem geliştirir ve öldüğünde tüm çalışmaları öğrencisi Johhanes Kepler'e kalır. Brahe'den miras kalan görüşler üzerinde çalışan Kepler, üstadından çok farklı sonuçlara varır. Elips yörünge, eşit alanlar, gezegenlerin periyotları ve uzaklıkları arsında bağınyıtı gösteren harmoniği bularak "Kepler yasaları" olarak kabul ettirir. Böylece hem modern gök mekaniğinin kurucusu hem de çağdaş astronominin ilk temsilcisi olarak astronomi tarihine geçer. Kepleri diğer gök bilimciler takip eder, çalışma ve buluşlar günümüze dek kesintisiz sürer ve sürecektir de...
Eski çağlarda astronomi literatürüne yerleşen "geri giden gezegen" tanımından, bugünkü bilgilerimiz ışığında kuşkusuz gezegenin fiziksel olarak geri gittiği gibi bir anlam çıkarmıyoruz (3) Geri gitme hareketinin, yer merkezli (geocentrik) gözleme göre dünyanın dönüş hızı ile diğer gezegenlerin dönüş hızları arasındaki farklılıktan kaynaklandığını artık biliyoruz. Dünyamız Güneş etrafındaki dönüşünü 1 yılda tamamlarken, Mars 2 yılda, Merkür 9 ayda, Venüs 18.5 ayda tamamlar. Jüpiter 12 yılda, Satürn 30 yılda diğer dışsal gezegenler daha uzun sürelerde tamamlar. İşte sistem içindeki gezegenlerin dönüş hızları arasındaki bu ivme farklılıkları dünyadan gözlemlendiğinde bir tür "gökyüzü oyunlarına" sahne olur. Bu nedenle de optik bir yanılgı olarak değerlendirilir. Örneğin Mars retrosu denildiğinde anlamamız gereken şey şudur; Dünya, Mars'ı yakalayıp geçince, Mars sanki ters yönde yani doğudan batıya doğru hareket ediyormuş gibi görünür. Oysa normalde tüm gezegenler saat yönünün tersine yani batıdan doğuya doğru döner (4) Bu harekete düz ya da doğrudan (direct) adı verilir. Gezegenlerin yönü doğudan batıya döndüğünde ise bu harekete geri (retrograde veya kısaca retro) adı verilir. Bir gezegen direkt hareketten geri harekete geçmeden önce veya tam tersi durumda, dönme hızı yavaşlar ve sanki duruyormuş gibi görünür. Gezegen ivmesinin bir iki gün çakılıp kalması haline "durağanlık" (stationary) adı verilir. Gök günlüklerinde (Ephemeris) ve astrolojik haritalarda geri giden gezegen "Rx" olarak, durağan gezegen de "S" olarak işaretlenir. Geri giden ve durağan gezegenlerin astrolojik açıdan ne ifade etiğine gelince... buna da ayrı bir yazıda yer vermemiz daha doğru olacaktır.
(1) Aristotales, öğrencilerine okul avlusunda gezinerek ders verdiğinden bu terim Yunanca Peripatos sözcüğünden türetilmiş olup gezinti anlamı taşır.
(2) "İnanılır gibi değil ama Katolik kilisesi, Galeo'nun tamamıyle haklı olduğunu 1992 de kabul etmiştir. Papa II. John Paul tarafından 1970'li yılların sonlarında kurulan özel Vatikan Komisyonu'nun bir karara varması tam on üç yıl almıştır." Patrick Moore-Gezegenler Kılavuzu.
(3) Bu sav astrolojiyi çürütmek için uğraşan bazı astronom veya bilimle uğraşanlar tarafından sıkça ileri sürülür. Eğitimli ve deneyimli bir astrolog bu gerçeği bilir. Bu savı doğrulayan istisnai örneklere rastlansa da, esas olan istisnaların kaideyi bozmayacağı gerçeğidir.
(4) Güneş sistemimizde tüm gezegenler saat yönünün tersine yani batıdan doğuya doğru dönerken, içlerinden sadece bir tanesi; Venüs saat yönüne yani doğudan batıya doğru döner. Dolayısıyla Venüs'ün bu aykırı özelliği başlı başına bir değerlendirmeyi hak eder.
Faydalandığım Kaynaklar;
1) Nicolaus Copernıcus - Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine
2) Galıleo Galıleı - İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog
3) Maurıce McCann -Güneş ve Açılar
4) Yavuz Unat - Astronomi Tarihi
5)Patric Moore - Gezegenler Kılavuzu.
Yorum Yazın