Temel Açıların Özellikleri
Temel(majör) açıların her birini daha yakından inceleyecek olursak;
Kavuşum ()Açısı; 360/1= 360 derece esasına dayanan kavuşum açısı iki gezegenin 0 derece mesafede yan yana gelmesiyle oluşur. Yoğun bir sübjektif enerji kaynağına karşılık geldiğinden kavuşumdaki gezegenlerin birbirine objektif yaklaşması zordur. Kavuşum yapan iki ya da daha fazla gezegen birlikte hareket ettiklerinden müttefik olarak görülür. Genel olarak kavuşum açısı yeni oluşumları ve başlangıçları temsil eder. Yüksek bir odaklanma yeteneği ve kişiye özel bir niteliğe işaret eder. Ancak kişideki bu özel niteliğin dışa yansıyabilmesi için bir aynalama işlevine ihtiyaç vardır. Bu aynalama işlevini karşıt açı yerine getirir. Ayrıca kavuşum açısı ile oluşan enerjinin harekete geçebilmesi için diğer açılara da ihtiyaç vardır. Eğer bir doğum haritasında karşıt ve kare açılar yoksa veya kısıtlıysa kavuşumdaki gezegenlerin enerjisi bir potansiyel olarak kalabilir. Neptün ile birleşen veya 12.evde bulunan bir kavuşum açısının da "kör nokta" teşkil etme eğilimi oldukça yüksektir. Kavuşum açısının ağırlıkta olduğu bir kişi kendine dönük, kendiyle fazla meşgul olduğundan herkesin de kendi gibi olduğunu düşünmeye meyillidir (1) Nötr bir doğası olan kavuşum açısının olumlu veya olumsuz etkiler açığa çıkarmasında genelde üç unsur önemli rol oynar;
Burç özelliğine göre; burada temel asalete sahip olan gezegen her zaman diğerine göre üstünlük elde eder. Örneğin;Balık burcunda kavuşum yapan Venüs-Merkür gezegenlerini ele alacak olursak Venüs Balık burcunda yücelirken, Merkür hem düşüşte hem de zararlı olduğu bir konumdadır. Venüs etkilenebilir bir doğaya sahip olduğu halde nötr bir doğaya sahip olan Merkür'e nazaran daha avantajlı bir konumdadır. Bir doğum haritasında bu tür bir kavuşum analitik zekadan ziyade duygusal zekanın işbaşında olduğunu, mantıktan ziyade hissetmenin öne çıkacağını işaret edebileceği gibi aynı zamanda kişinin kendini kandırma, illüzyona girme ve yalan söyleme eğilimine de işaret edebilir.
Gezegen özelliğine göre; genellikle dışsal gezegenlerin içsel gezegenler üzerinde daha fazla etkisi vardır. Örneğin;Venüs-Satürn kavuşumunda baskılayıcı olan Satürn'dür. Venüs dişi, alıcı ve etkilenmeye açık yapısıyla Satürn'ün ağır ve sert etkileriyle baş etmekte zorlanır. Işığını ve manyetizmasını tam olarak yansıtamadığı için donuk ve mat kalır. Bir doğum haritasında bu tür bir kavuşum iş kontratı gibi kesin kuralları olan kuru bir evlilik taahhüdünü gösterebileceği gibi duyguların sansürlendiği veya bastırıldığı aşırı ciddi bir ilişkiye de vurgu yapabilir. Bu tür bir kavuşum Venüs açısından en talihsiz konumlardan biri olduğundan büyük bir hayal kırıklığı, reddedilme, terk edilme, sevilmeme, ayrılık acısı, üzüntü, sıkıntı, göz yaşı, inziva, yalnızlık ve matem göstergesi olarak kabul edilir.
Derece özelliğine göre; kavuşum açısının "birleşme" ve "kaynaşma" olmak üzere iki yüzü vardır. Bu iki kavram çoğunlukla birbiriyle karıştırılsa da anlam ve ifadeleri tamamen farklıdır. Birleşme olgusunda birimler kendi özelliklerini yitirmeden bir araya gelir. Kaynaşma olgusunda ise birimler adeta birbirinin içinde eriyerek, kendi öznelliğini yitirerek ve bambaşka bir şeye dönüşerek bir araya gelir. Tıpkı iki farklı rengin kaynaşarak yeni bir renk meydana getirmesi gibi... Bu nedenle 0 dan 1'e kadar olan derece kaynaşmayı,1 ve üzeri derece ise birleşmeyi gösterir. Fiziksel düzeyde birleşme derecesine örnek olarak iki retina üzerine düşen görüntülerin ya da iki kulağa gelen seslerin birleşmesini gösterebiliriz. Kaynaşma derecesine örnek olarak ise birbirine yakın iki organın yapışmasını gösterebiliriz. Psikolojik düzeyde örnekleyecek olursak cinsellik ile saldırganlık dürtüsü kaynaştığında sado-mazoşizm döngüsü başlar. Ancak kaynaşma her zaman olumsuz bir anlam yüklenmez. Bazen varlığı son derece hayatidir. Tıpkı ölüm ve yaşam içgüdüsü arasındaki kaynaşma gibi ve bu kaynaşma ortadan kalktığında ağır nevrozlar ortaya çıkabilir. Sadece Ay ve Güneş gibi iki güçlü ışık arasında değil iki gezegen arasında 0 derece kavuşum açısı ile birlikte deklinasyonları arasında 0 derece paralel açı oluştuğunda tutulma etkisi açığa çıkar. Bu da bir nevi kaynaşma etkisidir (1)
Kısacası kavuşum açısı basit bir yan yana gelme olayı olarak kestirilip atılamaz çünkü bundan çok daha fazlasıdır. Bu nedenle tüm açılar içersinde en dikkatli incelenmesi gereken açıdır. Birbirini göremeyecek bir noktada duran gezegenler arasında açı oluşmayacağını savunan bakışım teorisinden hareket eden geleneksel astrolojik görüş kavuşumu bir açı olarak kabul etmez. Birbirini görmemenin birbirine tesir etmeyeceği anlamına gelmeyeceğini dikkate alan modern astrolojik görüş ise kavuşumu temel bir açı olarak kabul eder.
Netice olarak kavuşum bir açı olarak ister kabul edilsin ister edilmesin. Şurası bir gerçek ki matematikte 0 rakamının kilit önemi neyse astrolojide de 0 derece kavuşum açısının önemi odur. Çünkü tüm açıların çıkış kaynağı kavuşum açısıdır. Her şey 0 derecede başlayıp 30,45,90,120,135, 150 ve 180 derece açılır sonra tekrar küçülerek 0 dereceye döner... Bunu en iyi 2020 yılına birlikte merhaba dediğimiz Satürn-Pluto kavuşum açısını baz alarak sınayabilirsiniz. Oldukça zorlayıcı olan bu kavuşum açısı ilerleyen yıllarda önce açılan sonra kapanan açıları ile nesillere damgasını vuracaktır.
Karşıt ()Açı; 360/2=180 derece esasına dayanan karşıt açı iki gezegenin birbirine 180 derece mesafede yer almasıyla oluşur. Genel olarak karşıt açı zıtlık, çelişki, çatışma, düşmanlık, reddetme, terk etme, ayrılık, sonlanma, karşı çıkma, meydan okuma, kafa tutma, baş kaldırma, yüzleşme, mücadele etme, çözme, ifşa etme, bölme, parçalama, muhalefet etme gibi özellikleri bünyesinde toplar. Karşıt açı iki ucu keskin bıçak gibidir. Bir ucuyla gerilim, dengesizlik ve uyumsuzluk verirken diğer ucuyla müthiş bir farkındalık, yüksek bir bilinç seviyesi ve tarafsız (objektif) bir bakış açısı verir. Dahası diyalog kurabilme fırsatı sunduğundan çözümsüz değildir.
Bir doğum haritasında karşıt açı çoğunlukla kişinin farkına varamadığı veya varsa da sahiplenmeye yanaşmadığı bir yanına vurgu yapar. Genellikle kişinin reddettiği bu yanı karşısına başka bir kişi, bir olay ya da bir koşul olarak çıkarak ona meydan okur. Kişi başına gelenlerde kendi payını sorgulamadan bütün sorumluluğu ona karşı duran kişi veya koşullara yüklediğinde karşıt açının tuzağına düşer. Burada esas olan iki ucu da fark edip dikkate almak, iki uçla da diyalog kurup bir uzlaşmaya varmaktır. Kişi bu gerilimli açının mesajını doğru okuduğunda aynı anda "kendisini dışarıdan, karşısındakini içeriden" görebilmeyi başarır. Bastırdığı yanının farkına varır, diğerlerinin iç dünyalarını keşfederken kendisini de daha derin anlamda tanıma fırsatı yakalar.
Karşıt açı bir aşağı bir yukarı sürekli inip çıkan bir tahterevalli ya da dengeye gelene kadar kefeleri sürekli sallanıp duran bir terazi gibi çalışır. Burada işin sırrı orta noktada gizlidir çünkü orta nokta bir ibre işlevi görür. Gözünüzün önüne yatay bir çubuğun iki ucunda sallanan iki kefe ve çubuğun tam orta noktasında ibresi bulunan bir el terazisini getirin. İki ucu dengeye getiren, bir ölçü ve ayar sağlayan nasıl ki bu ibre ise, karşıt açının kişiye yüklediği yoğun gerilimi boşaltmanın temel yolu ibre vazifesi gören bu orta noktaya gelmek ve orta yolu izlemektir. Aksi durumda kişi bir ucu bastırıp diğer ucu ısrarla sergiler ya da bir uçtan diğer uca savrulup durur. Hepimizin içinde birbiriyle çatışan enerjiler mevcut olduğundan inkar veya reddederek ya da başkalarına projekte ederek bu çatışan enerjileri dengeleyemez ve içsel huzura kavuşamayız.
Karşıt açı söz konusu olduğunda unutulmaması gereken bu sert etkili açıyı oluşturan gezegenlerin farklı ama birbiriyle uyumlu elementlere sahip burçlarda yer almasıdır. Karşıt açı hava ve ateş, su ve toprak elementleri arasında meydana gelir. Esas itibariyle ilişkilerle ilgili bir açıdır. Bunu bir muhabere alanı olarak kullanmak veya eksiklerini tamamlamak ve zıt özelliklerini dengelemek için kullanmak kişinin seçimine bağlıdır. Eğer karşıt açı Ay ile Pluto arasında ise ciddi duygusal krizler veya entrikalara neden olabilir. Haritanın geneli de destekleyecek şekildeyse ruhsal bölünmeler de söz konusu olabilir. Ay ve Satürn arasındaki karşıt açı ise duygusal felç ya da duygusal kabızlık yapabilir. Haşin, inatçı, hırçın bir mizaç verebileceği gibi anne ile ciddi sorunlara veya maziden kalma bir aile travmasına işaret edebilir.
Karşıt açıyı doğru kavrayabilmenin etkili bir yolu onu tıpkı yakın ve uzağı bir arada görmeyi sağlayan çift odaklı (bifokal) gözlük gibi kullanabilmektir. Böylece kişi iki uca da daha iyi hakim olur. Kavuşum ve Karşıt açının birbirini pekiştirici özelliğini en iyi yeniay ve dolunay fazlarında veya Güneş ve Ay tutulmalarında görmek olasıdır. Yeniay (Güneş ve Ay kavuşumu) karanlık ve saklı bir faz olduğundan neyin mayalandığını anında göremeyiz. Sadece yeni bir döngü başladığını biliriz. Dolunay (Ay ve Güneş karşıtlığı) fazında ise yeniayda oluşan etkiler dışarı yansımaya, ifşa olmaya başlar. Ay bütün ihtişamı ile yusyuvarlak gökyüzünde parlamaya ve karanlığı dağıtmaya başlar. Ay'ın, Güneşten aldığı ışınları en güçlü bir şekilde yansıttığı evre 180 derece karşıt açının hükmüne girdiği dolunay fazıdır. Ay ve Güneş tutulmalarında deklinasyon açıları da ( paralel ve kontra-paralel) devreye girdiğinden bu etki çok daha güçlü ve belirgindir (2)
Dipnot;
(1) Harmonikler bölümünde daha ayrıntılı bilgi verilecektir.
(2) Deklinasyon açılarının özellikleri anlatılırken bu husus daha netlik kazanacaktır.
(3) Deklinasyon açıları anlatılırken bu noktaya yer verilecektir.
Kaynakça;
1) Sue Tomkins - Astrolojide Açılar
2) Maurice McCann- Güneş ve Açılar
3) Karen Hamaker Zondag- Aspeckts and Personality
4) Hakan Kırkoğlu- Astroloji Ders Notları
5) Barış İlhan -Astroloji Ders Notları
6) NCGR Eğitim- Astroloji Ders Notları
Yorum Yazın