Uranüs- Boğa burcu birleşimi ile ilgili bu son bölümde ağırlıklı olarak "Biyo-teknolojik" gelişmelere yer verdik. Başta yediğimiz besinler olmak üzere doğadaki tüm canlı organizmaların genetik açıdan büyük bir dönüşüme uğradığı bilinmektedir. İnsan anatomisi üzerinde yapılan deneyler gizli tutulduğundan ileride insanın neye dönüşeceğini kestirmek kolay olmasa da imkansız da değildir. Boğa burcu enerjisi maddesel olanla ilgilidir. İnsanın bedensel (somatik) yapısı da buna dahildir. Tıp dünyasını meşgul eden yaşlanma sürecini ağırlaştırarak kalıcı gençliğe ulaşma projesi bu süreçte Uranüs'le ivme kazanabilir. Biyo- teknoloji moleküler ve nano teknolojiler ile birleşerek, bir kısım bilim insanının "mükemmel bedenler" yaratma hayalini gerçekleşme eşiğine taşıyabilir...

Tıbben doğrulanmış bir gerçek vardır. Metabolizma ne kadar yavaşsa yaşam süresi de o kadar uzundur. Doğadan örnek verecek olursak metabolizma hızı yüksek olan, bulduğu her şeyi bir çırpıda silip süpüren farelerin ömrü ortalama 4 yıldır o da bir avcının pençesine takılmamış ya da kışın soğuktan donmamışsa şayet... Daha ağır bir metabolizması olan filler ise ortalama 70 yıl yaşar. Sürüngenlerin ise belli bir yaşam süreleri yoktur. Sonsuza kadar yaşayabilirler! Semender nasıl ki kopan uzvunu yenileyebilme becerisine sahipse, yılan da gömlek değiştirerek ömrüne ömür katar. Dengeli bir ekosistemde ağaçlar da oldukça uzun bir ömür sürer. İnsan ise bu konuda genetik mirası ve çevresel faktörlerin insafına kalmış durumdadır. Astrolojik çerçevede değerlendirecek olursak on iki burç içinde en ağır metabolizmaya sahip olan Boğa burcudur. Genelde ruhen sakin ve bedenen yavaş olduğundan uzun bir ömür sürer. Boğa burcunun Uranüs'ü ağırlayacağı bu 7 yıl zarfında metabolizmasının da değişime uğrayacağı bir gerçektir. Diğer yandan her doğum haritasında Boğa burcu enerji devresi tetikleneceğinden Uranüs etkilerinden az ya da çok herkes payına düşeni alacaktır.

Uranüs-Boğa burcu döngüsünde  başlayıp, kademeli olarak gelişecek bir dizi değişim ve yeniliklerin kesin sonuçları 84 yıl sonra açığa çıkacaktır. Genel tablo da yer alması muhtemel olan bazı sıra dışı yenilikler şu şekilde cereyan edebilir;

- Günümüzde sınırlı olarak kullanılan bedensel(somatik) gen terapisi ile kişinin bozuk genlerinin tamir edilmesi ve üreme hücrelerinin (germ-line) gen terapisi uygulanarak  bozuk genin bir sonraki nesle kusurlu geçişinin engellenmesi yarın daha yaygın hale gelebilir.

- Bugün randevu alıp hastaneye gitmeye ve sıraya girip muayene olmaya dayalı tedavi sistemi kökten değişebilir. Hastalıkları uzaktan tedavi edilebilen "tricorder" lar devreye girebilir. Kişi bir düğmeye basarak evinin duvar ekranına yansıyan sanal hekim tarafından tedavi edilebilir. Ancak acil durumlarda robo-doktor kişiyi hastaneye sevk ettiğinde insan doktorla insani bir iletişim kurulabilir. Bir yan sanayi dalı olarak da siparişleri karşılayan "doku ve organ fabrikaları" yaygınlaşabileceği gibi insan bedeninde kılcal damar içine kadar girebilen ve en kritik hastalıkların tedavisinde kullanılan Dna nano-robotlar da görev üstlenebilir.

- İnsana yaşlanan ve çürüyen bedeni ile yüzleşmek yerine, onu taşıyacak genç ve güzel "insanüstü robot" şeklinde tasarlanan mükemmel bir bedene sahip olma seçeneği sunulabilir. Diğer yandan insan ırkının artık miadını doldurduğuna inanan egemen güçler onu bugün bir kobay olarak kullanırken, yarının dünyasını da üzerinde hummalı bir şekilde çalıştıkları "yapay zekaya sahip robotlar" a göre biçimlendirebilir. Bu gayri insani projede doğayı paylaştığımız virüs ve bakteri orduları da tehlikeli bir biyolojik silah haline getirilebilir. Bugün kalabalık dünya nüfusunu azaltmak amacıyla gizlice kullanılan bu biyolojik silahlar yarının kabusu haline gelebilir.

- Uranüs'ün Boğa burcundaki yolculuğu boyunca "dokunsal teknoloji" alanında hızlı ilerlemeler kaydedilebilir. Bugün kullandığımız akıllı telefonlarının yerini çok daha gelişmiş dokunmatik süper modeller alabilir. Ev ve iş yeri güvenliğinde kullanılan plastik kartların yerini de yarın "beden kimlikler" alabilir. Ayrıca gözümüze taktığımız lenslerle anında karşımızdaki kişinin öz geçmişini tarayabileceğimiz gibi bedenimize yerleştirilen minicik çipler de kılavuz anahtar ve dekoder vazifesi görebilir.

- Biyolojik saatin geri alınması suretiyle yaşlanma süreci terse çevrilebilir. İnsanların fiziksel görünümleri istediği bir yaşa sabitlenebilir. Ömür boyu genç kalma hayali gerçek olabilir. Bunun bir adım sonrası ise "ölümsüzlük" dür. Nihai hedef budur. Uranüs Boğa burcundan çıkıp yolu yarıladığında yani Akrep burcuna vardığında gündemi şu sorular işgal edebilir; ölmek zorunda mıyız?, DNA ölümsüz bir molekülse biz niye ölüyoruz?, ölümsüzlük doğaya aykırı bir durum mudur? yoksa ölmeye programlandığımız için mi ölüyoruz?, O zaman bu programı değiştirmek olası mıdır? vs vs...

Kim bilir belki de Uranüs-Boğa birleşimi, 1774 li yıllarda başladığı çalışmalarına bilim dünyasının ileri gelenleri tarafından burun kıvrılan Dr. Franz Anton Mesmer'in "Vril" teorisinin doğru anlaşılmasına da ışık tutar. Astrolojinin temel doğruluğuna inan ve gezegenlerin insan bedeni üzerindeki etkilerini derinlemesine araştıran Mesmer, kendi buluşuna Canlısal Manyetizma (Animal Magnetism) adını vermiştir (*) Venüs ve Dünya gibi ikiz gezegen desteğine sahip olan Boğa burcunun manyetizması çok yoğundur. Uranüs'ün ise elektriksel gücü muazzamdır. Doğal olarak Uranüs-Boğa kombinasyonunda çok güçlü bir "elektro-manyetizm" kuvveti açığa çıkacaktır. Şu kesindir; elektromanyetizmin bulunduğu her yerde vril de bulunur...

(*) Mesmer'in vril, Reichenbach'ın od ve W.Reich'ın orgon enerji tezlerine ayrı bir yazıda yer verilecektir.

Faydalandığım Kaynaklar;

Nazan Öngiden - Yıldızlardaki Malzemedir Harcımızda Varolan

Michıo Kaku - Geleceğin Fiziği

Serge K.King - Olağanüstü Enerjiler.