ZAMAN AKREP İKEN....
Akrep burcu ve yöneticisi Pluto insanoğlunun en derindeki temel meselelerine projektör tutar. Dönüşüm, güç ve acizlik deneyimleri, iktidar tutkusu ve oyunları, öldürme dürtüsü, ölüm korkusu, seks düşkünlüğü ve seksüel sapkınlıklar, üreme içgüdüsü, takıntı ve saplantılar, kumanda etme, en derine nüfuz etme, ele geçirme, istila ve işgal etme, yıkım ve yeniden yapım, işkence etme, sabote ve provoke etme, kıskançlık, hırs, nefret, kin, intikam, hile, entrika, neşterli psikanaliz, hayatta kalma mücadelesi (beka), sırlar, manipülasyon, şüphe, paranoya, sadizm gibi...
En başta söylemeliyim ki her biri ayrı bir başlığı hak eden bu kadar ağır konuları doğru düzgün sıralamak ve layıkıyla anlatmak beni aşan bir durumdur. Ben sadece dilim döndüğünce ve zaman el verdiğince birbiriyle bağlantılı bu konuları sınırlı ölçüde sizlerle paylaşmaya çalışıcam.
Tüm korkularımızın ana kaynağı "ölüm korkusu" dur. Yüzeye çok farklı kılıflara bürünüp çıkan diğer korkular buradan köken alır. Ölüm bir sınır durumudur ve insanoğlunun en büyük varoluşsal kaygısıdır. İnsanın kişisel ölümüyle yüzleşmesi veya yakınlarının ölümüne tanık olması ya da ciddi hastalıklarla uğraşması yaşam biçimini yeniden gözden geçirmesini sağlar. Bir bakıma ölüm, yaşamın ertelenemeyeceğine dair en güçlü katalizördür. İnsanoğlu ölüm korkusuyla başa çıkabilmek için inkâr, bastırma, kontrol etme, saldırganlık, özel olduğuna inanma ve sihirli kurtarıcı gibi çeşitli savunma mekanizmaları geliştirir. Bu durum nevrotik bir hal aldığında Otto Rank'ın işaret ettiği ciddi bir tehlike açığa çıkar;
“Kişi, borcu (ölüm) ödemekten kaçınmak için krediyi (hayatı) almayı reddeder”
Yeraltı Tanrısı Hades'in vârisi olan Akrep, ölmeye değil öldürmeye programlanmıştır. Öldürme sultasını kendi elinde tutmaya çalıştığından hiç kimseye onu öldürme payesini vermek istemez. Diğer yandan herkesin onu öldürmek için pusuda beklediğini sandığından her an öldürülme korkusuyla paranoyaya tutulur. Akrep acayip paranoyaktır. Şiarı bellidir;
“O seni yok etmeden, sen onu yok et”
Akrep Sürüngen Beyin (R-Kompleks) komutasında hareket eder. Burası hayatta kalma içgüdüsünün ana merkezi olan beynin en ilkel bölgesidir. Akrep kırk canlı bir yaratık olduğundan kolayına ölmez ve kendi dışında hiç bir mekanizmanın onu yutmasına da izin vermez. Ateş çemberine kıstırıldığında bile teslim olmaktansa kendini sokarak intihar etmeyi yeğler. İntihar etmek zayıflıktır diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Ona göre intihar, ölüme karşı bir tür egemenliktir. Aslında Akrebin canı tatlıdır ve intihar onun sadece son çıkış noktasıdır. Kendi ölüm fermanını imzalarken bile aslında öldürmek istediği kendi değil, karşısındakidir! Akrep yada Akrep enerjisi baskın olan bir kimse sıkça kendini öldürmekten dem vuruyorsa ona hiç tereddütsüz; "Öldürmek istediğin kim?" sorusunu yöneltin. Gerçekten kimi ya da kimleri öldürmek istediğini anlarsınız. Akrebin acizliğe hiç mi hiç tahammülü yoktur ama hayatı hep güç ve acizlik deneyimleriyle örülüdür.
Akrebin onu bir var edip bir yok eden ölüm korkusuna karşı en güçlü kalkanı; ÜREMEK' tir. Çünkü üremek ölüme karşı kazanılan en büyük zaferdir. Bu nedenle seks hayatının olmazsa olmazıdır ama madalyonun arka yüzünde ciddi bir cinsel iktidarsızlık korkusu saklıdır. Freud ekolünü takip eden psikiyatr Melanie Klein’ a göre;
“Üreme, ölümün etkisini azaltmanın temel yolu olduğu için, cinsel organın kaybı hayatı koruyan ve sürdüren yaratıcı gücün sonu anlamına gelmektedir.”
Bu cümle içimizdeki Akrep burcu enerji devresi kilidini açmamızı sağlayacak kılavuz anahtar niteliğindedir
Yorum Yazın