ZAMAN AKREP İKEN... (3)
Akrep burcu "güç" odaklıdır. Onun bulunduğu her yerde akıl almaz güç oyunları ve iktidar savaşları yaşanır. Akrep için güçlü olmak adeta bir ölüm-kalım meselesidir. Zodyak'ın güç tutkunları bellidir; Aslan- Akrep- Oğlak üçlemesi. Genelde merkezi sahnede Aslan boy gösterse de, sahne arkasında iktidar çarkını büyük bir hünerle döndüren Akrep ve Oğlak ikilisidir. Bütün perde arkası işler ise Akrep burcunun tekelindedir. Akrep’in karanlık yapısı, karanlık işlere yatkın olduğundan yeraltı dünyası ve mafya onun egemenlik alanına girer. Dışarıdan bakıldığında tüm bireysel ve toplumsal dokulara sinen mafya oluşumu sırf bir asayiş sorunu gibi algılansa da, esasında bu tehlikeli oluşumun ana kaynağı insanoğlunun en ilkel ve en karanlık katmanıdır. Büyük bir çoğunluk içindeki en ilkel katmandan köken alan bu mafya olgusuyla yüzleşmek yerine sadece karşıymış ya da rahatsızmış gibi bir tavır takınır. Bu çifte standart hepimizin içinde mevcut olan Akrep enerjisinin olumsuz bir kullanımıdır. Aksi durumda bu gayri meşru oluşum bugüne dek varlığını koruyup sürdürebilir miydi! Yeraltı sadece mafyayı gizlemez, en büyük zenginlik olan madenleri de gizler. Yeraltında gömülü bu madenlerin çıkarılıp işlenmesi, Akrep enerjisinin olumlu kullanımına güzel bir örnektir. Akrep derin sondajlar yapabilme yeteneğini devreye soktuğunda muazzam bir metalurjist olup çıkar...
Akrebin yöneticisi Pluto (Hades) yeraltı dünyasının gölge kralı olduğundan yeryüzüne pek çıkmaz, göze görünmez ama son derece güçlü titreşimleri her yere nüfuz eder, ahtapot gibi kolları her yere uzanır. Yeryüzü yasalarının "suç" olarak tanımladığı şeyler yeraltında meşrutiyet kazanır. Yeraltı yasaları acımasızdır ve itaat etmeyenin cezası işkence, müebbet hapis, sürgün veya ölümdür. İktidar tutkusuyla yanıp tutuşanın en büyük korkusu iktidarsızlıktır. Sürekli iktidar peşinde koşmanın hazin sonu da yozlaşmadır. Eskilerin bu konudaki ikazı kayda değerdir;
“İktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlaka yozlaştırır.”
Akrep doğuştan politikacıdır. Onun siyasi stratejisiyle başa çıkmak herkesin harcı değildir. Aslında sürekli iktidarı elde tutma çabası, nafile ölümü alt etme saplantısından başka bir şey değildir. Oysa insanlık tarihi baştan aşağı "Kudretli ve Aciz" olma ikileminin yol açtığı trajedilerle doludur. Akrep şuursuzca bir fani gibi değil de bir Tanrı gibi davranır. Tanrılık sanrısına kapılan tek burç sanıldığı gibi Aslan değildir. Akrep, Yay, Balık burçları da bu rolü onunla paylaşır (*) Ne var ki Akrebin şeytansı, Yay ve Balığın meleksi tavırları bu sanrıyı perdelediğinden Aslan'ın adı ayyuka çıkmıştır! Akrep bilinçaltı ölümsüz olduğuna inandığından (ki bilinçaltında hepimiz ölümsüz olduğumuza inanırız) ne acze düşmeyi ne de ölmeyi kabule yanaşmaz. Oysa yeryüzünde her şey sürekli bir yıkım ve yeniden yapımı simgeleyen "dönüşüm" mekanizmasına tabidir. Akrep bu mekanizmayı sağlıklı kullandığında sadece çürüyen, bozulan ne varsa söküp atar ve yerine yenisini koyar. Sağlıksız kullanımda ise sürekli bir yıkım dürtüsüyle hareket ederek, sağlam yapılara da zarar verebilir. Akrep burcu ölümün bir son değil, sadece bir durumdan başka bir duruma geçiş olduğunu idrak ettiğinde dönüşüm sırrına erer. Hayatın birbiri ardına gelen evreleri arasında ölümü bir "ara durak" olarak kabul ettiğinde ise "yeniden doğuş" u deneyimler. Tıpkı yanıp küllerinden yeniden doğan Zümrüd-ü Anka kuşu gibi...
(*) Akrep burcunun Tanrılık sanrısını anlayabilmek için Pluto'nun astronomik ve mitolojik arkaplanın anlatıldığı bölüme tekrar bir göz gezdirmekte yarar vardır. Yay ve Balık burçlarıyla ilgili kısıma ise sırası geldiğinde yer verilecektir.
Yorum Yazın