ZAMAN AKREP İKEN... (6)
Akrebin şifa yeteneği olağanüstüdür. Şefkat yerine neşteri tercih etse de, psikanalist ve cerrah olarak bir eşi benzeri daha yoktur. Keser, deşer, oyar, kanatır. Acı reçeteden yana katı bir tedavicidir. Ölüm döşeğindeki bir hastayı ayağa kaldırabilecek, dip diri bir insanı da mezara sokabilecek gizli sırlara vakıftır. Akrep, bilinçaltının sembolik dilini çok iyi bildiğinden direkt olarak insanların bilinçaltına hitap eder. Bilinçaltı ile bilinç arasında önemli bir görev üstlenen "bastırma mekanizması" Akrep’i deli eder. Bu mekanizmayı ortadan kaldırmak için elinden geleni ardına koymaz. Oysa insanda bu mekanizmanın bulunmasının bir anlamı vardır. Şuursuzca yok edilmek istendiğinde bilinç büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalır. Zodyak'ın büyücüsü Akrep'tir. Şüphesiz en kötü şöhreti "kara büyü" dür çünkü kara büyünün vebalı çok ağırdır. Eğer kara büyünün hedefi olan kişi bu negatif enerji dalgasına habersiz yakalanırsa büyük bir yıkıma uğrayabilir. Şayet bu tehlikenin farkına varıp kendini korumaya almışsa o zaman bu negatif enerji dalgası aurasına çarpıp şiddetle geldiği kaynağa geri teper, büyü yapanı yere serer. Kısa vadede kara büyü sadece maruz kalanı olumsuz etkiliyor gibi dursa da uzun vadede yapan da ağır bir bedel öder. Akrebin içsel dip akıntıları çok kuvvetli olduğundan uç noktada kan içici bir vampir olup çıkabilir! Yani nasıl desem Akrep çok çabuk hayırdan şerre kayabilir... Akrebi yerde sürünenden gökte süzülene eriştirecek biricik mekanizma "Dönüşüm"dür. Halk arasında söylenen "Kartal'ın Yeniden Doğuş" hikayesi bu dönüşüm hakkında bir fikir verebilir;
"Kuş türleri arasında en uzun yaşayanın Kartal olduğu ve azami 70 yıla yakın yaşayan kartal cinsi bulunduğu söylenir. Kartal 40 yaşına yaklaştığında onu zorlu bir sınav bekler. Artık pençeleri ve gagası avını çevik bir şekilde yakalayabilme gücünü yitirmektedir. Tüyleri ise kartlaşıp ağırlaştığından, uçuş hızını azaltmaktadır. Kısacası Kartal süratle güç kaybına uğradığından ölüme yaklaşmaktadır. İşte bu kritik aşamada Kartalın bir seçim yapması gerekmektedir. Ya köşesinde oturup ölümünü bekleyecek ya da ayağa kalkıp yeniden doğuş sürecini gerçekleştirecektir. Söylenceye göre bu acılı süreç 150 gündür. Şayet Kartal yeniden doğuşa karar vermişse bir dağın zirvesine yerleşip inzivaya çekilir. Önce gagasını sert kayalıklara vurup parçalayarak söküp atar ve yeni gagasının çıkmasını bekler. Yeni gagası çıktıktan sonra pençelerini sökmeye başlar, yeni pençeleri çıkınca da sıra kartlaşmış tüylerini yolmaya gelir. Ortalama 5 aylık bir sürecin sonunda Kartal tepeden tırnağa yenilenir ve hayatına bir 20 yıl daha katar. Bu meşakkatli süreç onun meşhur "yeniden doğuş" hikayesidir.
Esasında günümüzdeki Kartal efsanesinin kökeni çok daha eski çağlara uzanmaktadır. Doğuda Zümrüd-ü Anka ya da Simurg, batıda ise Phoenix olarak bilinen bu efsanevi kuş, Kartal'ın bir nevi atasıdır. Simurg efsanesi ise kısaca şudur;
"Efsanevi Simurg kuşunun yuvası Kaf dağının zirvesindeymiş. Simurg gün gelip öleceğini hissedince kendisine kuru dallardan bir yuva yapmış ve ne olduğu hiç bir zaman anlaşılamayan bir zamkla yuvasını sıvamış. Güneş doğup da kuru dalları tutuşturunca Simurg yuvada yanarak ölmüş ve hemen akabinde küllerinden yeniden doğmuş. Efsaneye göre Simurg'un yaşadığı kaf dağının zirvesine ulaşmak için yedi dipsiz vadiyi geçmek gerekmiş. Bu sebeple yola çıkan bir sürü kuş yolda çeşitli akıbetlere uğrayarak yitip gitmiş. Nihayet söz konusu vadiye sadece otuz kuş ulaşabilmiş. Yuvaya vardıklarında sırrı öğrenmişler. Meğer Simurg; otuz kuş demekmiş" (1)
Bu dönüşüm efsanelerinin farklı bir çok çeşidi bulunmaktadır (2) Hepsi de silkiniş, diriliş ve yeniden doğuşu ifade etmektedir. Buradaki önemli dönüşüm aracı "Ateş" dir. Ateş, sudan bile daha tesirli bir arındırıcı elementtir. Ancak eskilerin söylediğine göre ateş de insanı bir sınıra dek yakarmış, o sınır aşıldığında kor ateş beyaz ateşe dönüşür ve artık insanı yakmaz olurmuş... Belki de Akrebin saydam-serum kanı, efsanevi atasının yandığı beyaz ateşten ona sıçrayan bir kıvılcımdır ve bu kıvılcımda onun kendini yeni baştan yaratma kudreti saklıdır!
(1) Farsça Si; otuz, Murg; kuş demektir. Bu otuz kuşun aşıp zirveye vardığı yedi zorlu vadi, Tasavvuf Edebiyatına "nefis aşamaları" olarak geçmiştir. Feridüddin Attâr'ın bu konudaki önemli eserinin adı "Mantık Al- Tayr'" dır.
(2) Bilimsel görüş Simurg veya Kartal efsanesinin gerçek olmadığını savunur. Ne var ki bu efsanelerin beşiği tüm insanlığın kolektif bilinçaltıdır. Evrensel semboller insanlığın geliştirdiği tek ortak dil olduğundan iyileştirici ve motive edici yönü çok güçlüdür. Bilimsel görüş aksini iddia etse de çağımız psikanalizi bu ortak sembol dilini hastalarını iyileştirmek için kullanmaktadır. Çünkü insan doğası istatistiklerle sınırlandırılamayacak ve de matematiksel formüllerle çözümlenemeyecek kadar da derin, karmaşık ve çok katmanlıdır.
Yorum Yazın