Jüpiter (büyük yararlı) ve Neptün (kozmik anten) olmak üzere çift gezegen desteğine sahip Balık burcu, su elementi ve değişken niteliğiyle negatif kutupta yer alır. Nasıl ki negatif toprak burçları içinde en pozitif olanı Boğa burcuysa, negatif su burçları içinde en pozitif olanı da Balık burcudur (1) Genelde yumuşak tabiatlı, sevgi dolu, şefkatli, duyarlı, merhametli ve yardımseverdir. Yaradana minnet, takdir ve şükran hisleriyle bağlıdır. Akıl almaz ölçüde tevekkeldir. Kurdun-kuşun rızkını veren yaradanın yeryüzünde hiç bir canlıyı ihmal etmeyeceğine inanır. Her şerde bir hayır görür. Yalan dünyada her şeyden çok koruyucu meleklerine güvenir. Balık yüksek titreşimleri algılayabilen telekinezi, telepati, duru görü gibi duyuüstü hassas alıcılara sahiptir. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı madde âleminde, görünenin ötesini hissederek yaşamak bazen onun pul pul dökülüp dağılmasına sebep olabilir. Balık burcu muazzam hayal gücü ve resmin bütününü görebilme potansiyelini sanat dünyasına taşıdığında harikalar yaratabilir. Hiç bir burcun ilham perileri bu kadar bol değildir!

Balık burcunun gerçeklerle arası hayallerle olduğu kadar iyi değildir. Gerçeklerle yüzleşmek yerine gerçeklerin koynunda şekerleme yapmayı sever. Bilinçaltı "yüceltme mekanizması" devreye girdiğinde insanları idealize eder ve olaylara özel bir önem yükler. Pembe renkli astigmat gözlüğünü takıp doğruları eğip-büker, acı gerçekleri kabullenebileceği bir şekle sokar yani çarpıtır. Mantık ve analizle de arası iyi olmadığından sürekli bir karmaşa yaşar, hem kendini hem de diğerlerini kandırır. Bu sefer de devreye "inkar mekanizması" girer. Balık gerçek olanı yok sayma, gerçek olmayanı da var saymaya dayalı bu ilkel savunma mekanizmasına can simidi gibi yapışır. Kendini tehdit altında hissetiğinde şuursuzca suyu bulandırır. Bazen de peşine takılan canavardan kurtulmak için sise dalar. Kesif siste saklanırsa tehlikeyi savuşturacağını sanır. Öyle ya! Göz gözü görmediğine göre sis içinde kalırsam canavar beni görmez yanılsamasına kapılır.

Balık burcunun en temel ikilemi Kurtarıcı ve Kurban ikilemidir. Hayat sahnesine ya kurtarıcı ya da kurban rolüyle balıklama dalar. Kurtarıcı miti bilinçaltı insanın kendini Tanrı yerine koyması anlamına geldiğinden ölümlü bir faninin bu rolü sonuna kadar sürdürmesi olası değildir. Erich Fromm bu mistik figürü "Sihirli kurtarıcı" (Balık enerjisi ağırlıklı) Masserman ise "Her şeye gücü yeten uşak" (Balık-Başak ekseni ağırlıklı) olarak tanımlar. Bu manyetizma er ya da geç terse döner ve kurtarıcı rolüne soyunan bir anda kurban durumuna düşer. Genellikle bu ikilemin yan açılımı cinsel alana hükmeden "Sado-mazoşizm" döngüsüdür. Esasında zalim (sadist) ve mazlum (mazoşist)karakterleri ayrı kişiler temsil ediyor gibi gözükse de, işin gerçeği bu iki uç aynı kişide bulunur. Sadece bir yüz karanlıkta (pasif), diğer yüz aydınlıkta (aktif) olduğundan ikili ilişkilerde yansıtma mekanizmasıyla işler. İlişkide öne çıkan acı dikkati çekse de temel dinamik acı değil, güçtür. Tıpkı bir kedi-fare oyunu gibi! Sadistin eziyet ve işkence ederek mazoşist üzerinde kontrol sağlaması, mazoşistin de eziyet ve aşağılanmaktan garip bir zevk alması... Tutku, heyecan, ihtiras, şehvet, nefret, şiddet, korku dolu bu sarmal sadist ve mazoşisti birbirine bağımlı kılar. İki tarafın da doğal yollardan harekete geçirmekte zorlandıkları endorfin üretimi tetiklenip, aşırı canlı ve iyi hissetme (öfori) hali açığa çıkar. Çoğunlukla Balık burcu enerjisi bu girift ilişki ağının mazlum ucunda yer alır. Lakin her mazoşist pusuya yatmış bir sadisttir. Kutuplar yer değiştirdiğinde roller terse döner! Zalim ve mazlum etle tırnak gibi birbirine kaynaşmıştır. Kesinlikle biri olmadan diğeri var olmaz. Aktif ve pasif gölgelerin oynaştığı (saldırganlık ile cinselliğin kaynaştığı) bu girift ilişki ağında mazlum ve zalim sürekli birbirini besler ve birbirine dönüşerek iç içe devinir... (2) 

Toplumda çoğunlukla sadist oklara hedef olup mazlum destek bulsa da aslında bunun çift yönlü bir ayartma olduğu ve iki tarafın da tedaviye muhtaç olduğu gözden kaçmamalıdır. Bu durumun tek istisnası vardır o da yetişkin tarafın sadist, mazlum tarafın çocuk olmasıdır. Yetişkin bir şeklide başının çaresine bakabilir ama çocuk bakamaz ve iyileşmeyen bir yara alır. Bu nedenle hiç bir çocuk bu hastalıklı ilişki ağına terk edilmemeli, derhal müdahale edilmelidir. Kesinlikle.  

(1) Negatif enerji deyimi sadece kötümser, karamsar, yıkıcı bir anlam ifade etmez. Aynı zamanda alıcı, dişi, eksi, edilgen anlamına da gelir. Bedenimizde her şey artı (+) ve eksi(-) polarite yasasının işbirliğine dayanır.

(2) Bu mekanizmayı daha iyi kavramak isteyen, bütünleşme ve kaynaşma olgularının yer aldığı Zaman Balık İken (2) bölümü okuyabilir.