ZAMAN OĞLAK İKEN... (3)
Oğlak burcu enerjisi yüksek olan kişiler hayatın gerçek taşıyıcılarıdır. Oğlak asla kolayı seçmez, inat ve ısrarla zoru seçer. O içgüdüsel olarak zor görevlerin insanı olduğuna inanır. Disiplinli ve istikrarlı çalışması, azmi ve sabrı onu en üst görevlere, en kilit noktalara taşır. Oğlak burcu soğukkanlı yapısı gereği Ateşten Gömleği giymeye herkesten fazla taliptir. Yapılan istatistikler devlet başkanı ve bakanların çoğunun Oğlak burcu veya Satürn idaresindeki kişiler olduğunu doğrulamaktadır. Politika deyince Zodyak'ın meşhur Aslan- Akrep- Oğlak üçlemesi daima iş başındadır. Onlar bu işler için yaratıldığından başkalarının kalkıp da böyle ağır görevlere talip olmasına hiç gerek yoktur! Aslan baskın, Akrep gizli, Oğlak da soğuk strateji uzmanıdır. Zirve için kıran kırana mücadele ederler. Oysa zirve Oğlak'ın doğal mekanıdır. Başkalarına bırakmaya da hiç niyeti yoktur! Hem de buzlarının eriyebilmesi için Oğlak'ın, ateşten gömleğe diğerlerinden daha çok ihtiyacı vardır...
Oğlak burcunun sorumluluk duygusu bir hayli ağır çektiğinden suçluluk duygusu yakasını hiç bırakmaz. Gene de hiçbir güç onu kendisine aşırı baskı yapan yüklerin altına girmekten alıkoyamaz. O bilinçaltında varoluşunun bir anlam kazanabilmesi için eziyet çekmesi gerektiğine inanır. Kimsenin taşımayacağı yüklerin altına seve seve girer. En büyük ihtiyacı "kendisine ihtiyaç duyulmasıdır" Onun yörüngesinde her şey bu ihtiyaç duygusu etrafında döner. Ona ihtiyaç varsa o da vardır, ona ihtiyaç yoksa o da yoktur! Aşırı uçta sürekli sızlanması ve şikayete bağlaması sizi yanıltmasın! Hayatında ona eziyet eden biri olsun ya da olmasın o mutlaka kendine eziyet etmenin bir yolunu bulur! Ama ona soracak olursanız, nerede bir sıkıntı, sorun ya da mecburiyet varsa gelip onu bulur! Sorun makus talihindedir! Gerçekte olan şey ise bilinçaltı eziyet çekme talebinin evren tarafından karşılanmasıdır! Peki bu durumun hiç bir istisnası yok mudur? Vardır elbet, çoğunlukla Oğlak enerjisi baskın olan kişiler dünyaya adeta Borçlu psikolojisiyle gelirler. Bilhassa doğum haritasında Oğlak burcu/Satürn enerjisi kötücül (malefic) etkisi yoğun olan altı-sekiz-on ikinci evlerden birinde, sert açılarla birlikte yer alan bir kişinin hayatı sanki uzun vadeli taksitlere bölünmüş ağır bir borç faturası gibidir. Bu durumdaki kişi ömür boyu her şeyi tırnaklarıyla kazıyarak elde eder, kolayına belini doğrultamaz, bir oh diyemez! Of çekip durur! Bin bir emekle ektiklerinin hasadını ya gelip başkaları toplar ya da farklı şekillerde zarar ve ziyana uğrar. Adına ister kötü kader, ister genetik yük, ister karmik borç deyin, ne derseniz deyin ama Oğlak burcunun bu eziyet çekme psikolojinin temelinde çoğunlukla Atlas (Güçlü Hamal) kompleksi yatar.
Mitolojik öyküye göre Zeus ile Titanlar arasındaki savaşta Atlas, Titanların safında yer alıp tanrılar kralı Zeus’a başkaldırır. Zeus savaşı kazanınca bütün Titanları yeraltındaki ölüler ülkesinin en derin yeri olan Tartaros'a tıkar, sadece dev elebaşı Atlas'ı dünyanın en ücra köşesine sürer. Hiç bir destek almadan tek başına ayakta durarak, sonsuza dek omuzlarında gök kubbeyi taşıma cezasına çarptırır. Homeros'a göre, Atlas göğü değil de, yeri ve göğü birbirinden ayıran direkleri taşır omuzlarında. Hesiodos ve Homeros'un dizeleriyle;
"....dimdik durup ayakta tutuyor göğü
başı ve yorulmaz kolları üstünde.
Akıllı Zeus'un ona ayırdığı kader bu." (1)
.........
"Bu Atlas görür denizin bütün uçurumlarını
Ve koca direkleri omuzlarında taşır,
Yeri göğü birbirinden ayıran direkleri." (2)
Atlas'a verilen bu ceza aslında Gök (Uranos) ile yer (Gaia) yı birbirinden ayırmak, kesinlikle bir daha birleşmelerine izin vermemek ve bu ikisinden olup yeryüzünde çoğalan Titanların da yok edilmesine dayanır. Atlas kompleksinin güncel açıklaması şu olabilir;
"insan kendine mahkumdur. Kendini taşımak zorundadır ve bunun bedeli de ağırdır"
Belki de bu sebepten Oğlak burcu veya Satürn’ün hükmettiği insanların birinci boyun omuru olan Atlas kemiği çok hassastır zira yaşam boyu kafa denen kubbeyi taşımakla görevlidir! Aynı zamanda aşırı yüklenmeden ötürü omuz başı kemikleri de tıpkı deve hörgücü gibi çıkıktır. Zamanla ortaya çıkan kamburluk ise aşırı yük altında ezilen iskeletin sessiz feryadıdır!
(1) Hesiodos - Theogonia (Tanrıların Doğuşu)
(2) Homeros - Odysseıa
Yorum Yazın