ZAMAN OĞLAK İKEN... (5)
Tüm boynuzlu yaratıklar inatçıdır. Koç, Boğa, Oğlak hepsi birbirinden inatçıdır. Koç deli gibi sağa sola tost vurur, kafasının dikine gider! Kimseyi dinlemez, inatla bildiğini okur! O yüzden döner bir daha okur... Boğa bir kez ayak diredi mi, imkanı yok yerinden bir milim kımıldamaz, çakılıp kalır. Durduğu yere kök salar... Oğlak inadıyla herkese kök söktürür. İnadı sırf kendini değil, dünyayı kurutur! İnadı sırf kendini değil, dünyayı kilitler. Oğlak'ın inadı kroniktir! Geçmez! Oğlak'ın inadı patolojiktir. Düzelmez!
Şu fani dünyada Oğlak'a en iyi gelen şey tırmanmaktır. Oğlak tırmandıkça açılır, tırmandıkça rahatlar, tırmandıkça hafifler. Oğlak'ın izlediği patika yola "Keçi yolu" denir, bu daracık, kayalıklı, dikenli yol onu süratle zirveye taşır. Oğlak yorulmak nedir bilmeden tırmanır, inat ve hırsla tırmanır, tırmanır ha tırmanır... Tabii bu arada patika başına düşen her metrekare yeşillik de yok olur, orman yarıya iner. Malum keçi yeşili bulduğu yerde canına okur. Yüksek dağların zirvesi tek kişiliktir, ikinci bir kişiye yer yoktur! Ne kaldı ki kalabalıklara olsun! Hem dağın yamaçları ne güne duruyor! Oğlak kalabalıklardan haz etmez. Kalabalıklara karışmaz. O insan perhizi yapar. Onun uzmanlık alanı ciddiyet ve resmiyete dayalı ilişkilerdir. Kalabalıklarla arasındaki mesafe açıldıkça rahatlar, daraldıkça rahatsızlanır. Oğlak samimi ve sıcak ilişkiler kurmakta zorlandığından en büyük krizi yakın ilişkilerinde yaşar. Kasılıp kalır, soğuk terler döker. Duygularını bastırır, sevgi ve ilgisini esirger. O iş dünyasının acımasız rekabet ve zorlu maratonuna göre programlandığından romantik ve tutkulu ilişkiler ona göre değildir. Oğlak'ın dünyası gerçekçidir. Kendini kandırmaya, düş görmeye ve hayal kurmaya yer yoktur. Oğlak sürekli enerjisini zorunlu işlere harcadığından hiç farkına varmadan kalbi nasır bağlar. Gönül ilişkilerinde hüsrana uğrar. Makûs talihi onu imkânsız aşklar için mi yaratmıştır yoksa kariyer ve statü, aşktan üstün mü gelmiştir! Bu belki tartışılabilir ancak aşırı uçta hissizlik, soğukluk, cansızlık, donukluk apati ve letarjiye neden olabilir.
Oğlak burcunun metali olan kurşun elektriğe karşı dirençlidir, ayrıca ışın (radyasyon) da geçirmez. Satürn’ün Venüs ve Mars başta olmak üzere, Ay ve Güneş ile sert açılarına sahip bir kişi kolay elektriklenmez. Kolay aşık olmaz. Ayrıca yüksek Oğlak burcu/Satürn enerjisi organizmada doğal şap etkisi yarattığından cinsel iştahı da zayıflatır. Tüm bu etkiler bir araya toplandığında Oğlak erkeğinin adı Kardan Adam'a, kadının adı da Buzlar Kraliçesi'ne çıkar. Her iki cinsin de mermer heykel gibi vakur duruşu, ihtiyaçsız tavrı karşı tarafta soğuk duş etkisi yapsa da, böyle bir durumda ısı ayarını daima yüksek tutmakta yarar vardır zira kurşun da, buz da sıcakta erir...
Oğlak burcu ileri yaşlara geldiğinde yaşamında yakın ilişkilere ne kadar az yer verdiğinin farkına varır. Düet değil, hep solo yaptığını üzülerek görür. Üstelik tek başınalık kapanına kısılıp kalanın da, bu kapanı kuranın da kendisi olduğunu anlayınca telaşa düşer. Gençlikte yaşayamadığı duygularını artık yaşamak ister. Ancak gerçek anlamda bir ilişki kurmak yerine çoğunlukla ya mazideki bir aşkın küllerini eşeler ya da platonik bir aşka sarar! Mazereti hazırdır; sevmek için geç kalmıştır, hali ve mecali yoktur! Umutsuz ve mutsuzdur. Zaman Tanrısı Kronos' un ona sakladığı zaman sihri (*) hakkında en ufak bir fikri dahi yoktur!
Bazı insanlar doğuştan dışa, bazıları da içe dönüktür. Oğlak bu yelpazenin "kendi halinde kalma" kısmına daha yakındır. O kendi haline kalmaktan hoşlanır. "Yalnızlık Benim Saltanatımdır" düsturunu benimser. Uç noktada her türlü zevk ve hazzı kendine yasaklayarak anhedonia ya tutulabilir. Dünyadan elini eteğini çekip bir keşiş ya da rahibe gibi izole olabilir. Velhasıl Oğlak burcu/Satürn enerjisi yoğun olan kişinin hayatında trajik bir yalnızlık göze çarpar. Sanki herkes onu unutmuştur, Tanrı bile! Sanki hep yalnızdır, kalabalıklar içinde bile! Zaten kimin haddine düşmüş onun yanına yaklaşmak ki! O bir yandan etrafına "aman benden uzak durun - sakın ha yaklaşmayın" diyen sinyaller yağdırır. Diğer yandan da ben yalnızım diye sızım sızım sızlanır. Birden "kurşun asker" olmadığını kanlı-canlı bir insan olduğunu hatırlar! İnsan sıcaklığına ve yakın temasa ne kadar ihtiyaç duyduğunu anlar ve göz yaşlarına boğulur. Dudaklarına hüzünlü bir şarkı takılır;
“Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, yeryüzünde sizin kadar yalnızım…”
(*) Zaman Tanrısının, Oğlak burcu için sakladığı "zaman sihri" son bölümün konusudur.
1 adet yorum
Çok doğru tam anlamı ile beni anlatmış oğlak burcunun özelliklerin taşıyan biriyim çodoğru
Yorum Yazın