Güle Güle Büyük Usta
Edip Akbayram bizim kuşağın efsane sanatçısıydı.
İçli sesi, güzel yüreği ve onurlu duruşuyla müstesna bir kişilikti.
Onu ilk kez
“Değmen benim gamlı yaslı gönlüme…”
Sonra,
“İnce ince bir kar yağar fakirlerin üstüne…”
Ezgisiyle tanıdım.
Ailece biz onu çok sevdik, çok benimsedik.
Evimizdeki pikapta onun şarkıları döndü durdu…
Edip Akbayram bizim için gençliğin, umudun, direncin,
Gelecek güzel günlere olan inancın simgesiydi.
Lisedeyken tüm sınıf onun şarkılarını büyük bir coşkuyla söyledik;
“Görecek günler var daha,
Aldırma gönül aldırma…”
Sol yumruklarımızı havaya kaldırıp haykırdık;
“Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz…
Ne çok ortak kodumuz var onunla,
Hemen her ezgisi bir anıyı çağrıştırır.
“Bekle Bizi İstanbul” bestesinin bendeki yeri çok ayrıdır.
Belki de Süleymaniye’de gözlerimi dünyaya açtığımdan,
Edip Akbayram’ın sesinden bu şarkıyı her dinlediğimde,
Derinden etkilenir, bir başka aleme geçerim… (1)
“Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünür düşünürüm İstanbul
Binbir direkli Haliç’inde akşamlar
Adalarında bahar, Süleymaniye’nde güneş
Hey sen ne güzelsin, ey kavgamızın şehri İstanbul
Boşuna çekilmedi bunca acılar
Büyük ve sakin Süleymaniye’nle bekle
Parklarınla, köprülerinle, meydanlarınla
Bekle bizi İstanbul
Haramilerin saltanatını yıkacağız
Bekle o günler gelsin, gelsin İstanbul
Sen bize layıksın, biz de sana İstanbul,
İstanbul…
Tanrı vergisi tevazuu ve vakarıyla o hepimizin yüreğine dokundu,
Hepimizin hayatına bir anlam kattı.
Hayat serüvenini başı öne eğilmeden tamamladı.
“Öyle ağırım ki kendime
Sen benden gittin gideli…
Yaz, baharım döndü kış oldu
Sen benden gittin gideli...”
Kızına “Türkü”, oğluna “Ozan” adını verecek kadar,
Sevdalıydı bu topraklara…
Edip Akbayram gerçek bir halk sanatçısıydı
Laik Türkiye Cumhuriyet’inin gerçek bir aydınıydı.
Bilinçli bir Atatürkçüydü.
Yaşamı boyunca ezilenlerin yanında yer aldı.
Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı ezgileriyle meydan okudu.
Bir gün bile saf değiştirmedi, fikirlerinden ödün vermedi.
Güzel günlere olan inancını ve umudunu bize “vasiyet” olarak bıraktı;
“Güzel günler göreceğiz çocuklar,
Motorları maviliklere süreceğiz…
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler…” (3)
Büyük ustayı çok severek dinlediğim bir şarkısıyla,
Sonsuzluğa yolcu etmek isterim;
“Sevda çok uzaklarda, yıldızların da ötesinde…
Bilmem nasıl yakalarım kuşlar, kuşlar…
Ya umutlar biterse,
Gidemem, gidemem, gidemem
O kadar uzaklara gidemem…
Tek çarem sonsuzluğa atın beni kuşlar…”
Bir kış akşamı göçtü bu fani dünyadan…
Onu hep yüzünden eksik etmediği tebessümü,
Birbirinden güzel ezgileri ve onurlu duruşuyla anımsayacağım.
Gittiği boyutta ruhu şad olsun.
Sevgili ailesine sabır ve metanet dilerim.
Güzel ülkemizin başı sağ olsun (4)
Not;
Edip Akbayram’ın hastalığını duyduğum günden beri onu basından sürekli izledim. İyileşmesi için ona sevgi ve dualarımı gönderdim. Facebook sayfamdan…
Kızı Türkü’nün babasıyla ilgili duygularını içim burkularak okudum.
“Seni çok özledim baba…
Şu sıcacık gülüşünü göremediğim için kahroluyorum.”
Eşi Ayten hanımın sözleri derin bir ilişkinin mührü gibiydi;
“Buraya kadarmış öbür yarım…”
Edip Akbayram’ın Kısa Öz Geçmişi:
Doğum tarihi: 29.12.1950-Gaziantep
Ölüm tarihi: 2.3.2025 /İstanbul
Defin tarihi: 4.3.2025
Edip Akbayram 9 aylıkken çocuk felci geçirir. Zor bir çocukluk geçirir. Müziğe olan tutkusu çocukluğunda babasının dizlerinde oturup Gaziantep türküleri, ağıtlar, barak havaları dinleyerek derinleşir.
Lise yıllarında Gaziantep’te arkadaşlarıyla birlikte “Siyah Örümcekler Orkestrasını” kurar. Neşet Ertaş’tan “Kendim Ettim Kendim Buldum” adlı parçasını amatör bir ruhla profesyonel bir stüdyoda kayda geçerler. Gaziantep ve çevresinde çok tutulur bu parça. Böylece Edip Akbayram’ın müzik hayatında ilk çizgisi oluşmaya başlar. Sonrasında Cem Karaca da bu parçayı seslendirir.
1968 yılında liseyi bitirip İstanbul’a gelir ve Diş hekimliğini kazandığı halde müzik tutkusu ağır bastığından eğitimini bırakıp müziğe yönelir. Kendi sözleriyle İstanbul-Moda aşkı;
[Bir gün “Karşıda deniz kıyısında Moda varmış, bir gidelim” dedik ve çay içmeye geldik. Şimdiki gibi değildi; yemyeşil, bahçeler içinde, trafik yok, o an âşık oldum. “Ben burada yaşamak istiyorum” dedim, arkadaşlarım gitti ve ben buraya taşındım. Kalış o kalış…]
Eşi Ayten Hanım ile de burada tanışır ve 1979 yılında evlenir. Türkü adında bir kızı ve Ozan adında bir oğlu olur. Kızı ve oğlu da babaları gibi müzikle uğraşır. Bir de "Lavin" adında çok sevdiği torunu vardır.
Kadıköy sizin için ne demek? Edip Akbayram’ın bu soruya verdiği cevap;
“Cumhuriyet demek! Hatta Moda, başlı başına bir Cumhuriyet gibi diyebilirim. Burası çok çağdaş insanların yaşadığı nezih bir semt. Açık konuşayım; içeni de içmeyeni de açığı kapalısı da çevrecisiyle de herkes uyum içinde, birbirine saygı duyuyor. 50 senedir buradayım dünyada her şey kozmopolitikleşti ama Moda’mız dayanıklı, çok etkilenmedi, çağdaşlığını sürdürüyor.”
Barış Manço gibi Edip Akbayram’da bir Moda sevdalısıdır. Gökhan Önce yazdığı “Kendine Özgü Bir Semt Moda” adlı kitabında ondan şu şekilde bahseder;
“Edip Akbayram kendine özgü müziği ile büyük beğeni toplayan, tarzını hemen hiç değiştirmeyen, gözlemlediğim kadarıyla halim selim bir beyefendi. 1965 ‘li yıllarda Moda’ya gelip ona âşık olan ve kendini bu semtten kabul eden Edip Akbayram’ı bu duygularından dolayı, duyduğum kadarıyla çevreci çalışmaları ve kültür değerlerimizi koruma savaşına katkılarından dolayı kutluyorum ve bir Modalı olarak teşekkürlerimi sunuyorum”
İlk Altın Mikrofon ödülünü, Aşık Veysel’in “Kükredi Çimenler” şiirini besteleyerek kazanır. “Aldırma Gönül” ve “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” adlı parçalar ile sanatında zirveye ulaşır ve altın plak kazanır. Çeşitli kuruluşlar tarafından verilen 500’e yakın ödülü ve yarım asırlık bir sanat hayatı…
Edip Akbayram 2025 yılına ciddi bir rahatsızlıkla girer ve 4.1.2025 tarihinden beri Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi görür. Zatürre hastalığı sonrası iç kanama geçirerek yoğun bakıma alınır. 2.3.2025 tarihinde çoklu organ yetmezliği sonucu 75 yaşında hayata veda eder.
Gerek sosyal hayatında gerekse sanat hayatında kendine özgü çizgisini hiç bozmayan, büyük bir tevazu ve vakarla yaşayan büyük usta için Cemal Reşit Rey salonunda anma töreni yapılır. Sonrasında Karaca Ahmet mezarlığına defnedilir.
Dipnot:
(1) Edip Akbayram’ın yorumladığı bu şarkıda Vedat Türkali’nin uzun şiirinin ancak bir bölümü yer alır. Gerçek adı Abdülkadir Pirhasan olan Vedat Türkali bu şiiri 1944 yılında Akşehir’de öğretmenlik yaptığı dönemde yazar. O sırada eşi İstanbul’dadır ve ilk çocukları Deniz Türkali’ye hamiledir. Vedat Türkali İstanbul üzerinden eşine ve çocuğuna duyduğu özlemi bu şiirde dile getirir. Şiirin bir kısmı Vedat Türkali’nin “Bir Gün tek Başına” adlı kitabında şöyle geçer;
“Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
Bekle bizi
Büyük ve sakin Süleymaniye’nle bekle
Parklarınla, köprülerinle, kulelerinle, meydanlarınla
Mavi denizlerine yaslanmış
Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
Ve bir kuruşa Yeni Hayat satan
Tophane’nin karanlık sokaklarında,
Koyun koyuna yatan
Kirli çocuklarınla bekle bizi.
Bekle zafer şarkılarıyla caddelerden geçişimizi.
Bekle dinamiti tarihin
Bekle yumruklarımız
Haramilerin saltanatını yıksın
Bekle o günler gelsin İstanbul bekle
Sen bize layıksın.
Aynı zamanda bu şiirin Tevfik Fikret’in “Sis” şiirine cevap olarak yazıldığı söylenir. Tevfik Fikret o şiirinde daha çok İstanbul’un sefaletini dile getirir. Tevfik Fikret’in Sis şiiri anlaşılmadan, Vedat Türkali’nin İstanbul şiirinin anlaşılamayacağı vurgulanır.
(2) Nazım Hikmet şiiridir.
(3) Mazlum Çimen bu şiiri Sivas Madımak Otelinde yakılan babası Nesimi Çimen için yazmıştır. Edip Akbayram da 1994 yılında “Türküler Yanmaz” albümünü Sivas Madımak Otelinde vahşice yakılan 37 aydının anısına çıkarır.
(4) Devrimci dünya görüşü, Moda aşkı, yaşanan büyük acılara rağmen eksik etmediği tebessüm, yitirmediği umut ve güzel ülkem hitabı tespit edebildiğim ortak kodlarımızdan bazıları.
Kaynakça;
1) Nazan Öngiden- Edip Akbayram’la İlgili Anılar
2) Vedat Türkali- Bir Gün tek Başına
3) Kadıköy Life- Edip Akbayram Kadıköy’ün En Güzel Zamanlarını Yaşadım
4) Gökhan Önce- Kendine Özgü Bir Semt Moda
Yorum Yazın