Güneş'le Doğan Yıldız (Heliacal Rising Star)
Bir yıldızın helyak doğuşu (heliacal rising) Güneş ışığı tarafından bir süre örtüldükten sonra gün doğumundan hemen önce doğu ufkunda ilk göründüğü yani Dünya’mıza kısacık bir “göz kırptığı” andır.
Bir yıldızın helyak (heliacal setting) batışı ise Güneş battıktan sonra yıldızın ufkun üzerinde görüldüğü son andır.
Bir yıldızın helyak doğuş ve batışı gözlemsel ve geometrik yöntemler olmak üzere farklı şekillerde ölçülür. Ancak bu konuda bir hayli farklı astronomik terimler kullanıldığından biraz kafa karıştırıcıdır. En çok kullanılan yöntemleri 4 başlıkta toplayabiliriz (1)
1) Kozmik doğuş (cosmical rising): yıldızın Güneş ile birlikte doğması ve Güneş ışınları ile örtüldüğünden görülmez oluşu.
2) Kozmik batış (cosmical setting): yıldızın Güneşle birlikte batması ve güneş ışınlarıyla örtüldüğünden görülmez oluşu.
3) Gerçek akşam (akronik) doğuş (true acronychal rising): Güneş batıdan batarken yıldızın doğudan yükselmesi.
4) Gerçek sabah (akronik) batış (true acronychal setting): Güneş doğudan doğarken yıldızın batıdan batmasıdır.
Konuyu biraz daha açacak olursak gözlenebilir evrende sayısız galaksi ve bu galaksilerin içinde sayısız yıldız bulunur. Ancak tüm yıldızlar helyak yükselişe sahip değildir. Bazı yıldızlar sürekli olarak ufkun üzerinde kalırken bazıları da sürekli ufkun altında kalır. Bazı yıldızlar ise şafak vakti yükselirler.
Kuzey kutbu çevresindeki yıldızlar kuzey yarımküreden sürekli izlenebilirken güney yarımküreden izlenemez. Güney kutbu çevresindeki yıldızlar da güney yarım küreden sürekli izlenirken kuzey yarımküreden izlenemez.
Bir yıldızın helyak doğuş ve batış yapabilmesi için gökyüzünün belirli bir genişlikteki bandı içinde yer alması gerekir. Ekvator enlemlerinde kuzey kutbu ve güney kutbu çevresindeki yıldızlar dahil gökyüzündeki tüm yıldızlar görülebilir.
Diğer bir deyişle Dünya’nın ekvatorunda hiçbir yıldız kutupsal değildir çünkü o bölgeden bakıldığında şayet bulutlanma veya sislenme yoksa tüm yıldızlar her gün doğup batarlar.
Gökyüzündeki yıldızlar yıl boyunca helyak doğuş ve batış döngüsünü gerçekleştirirken sadece kutup yıldızı ve çevresinde dönen yıldızlar gökyüzünde ne doğar ne de batar. Yılın her günü ve saati ufkun üzerinde kalır. Bu nedenle kutup çevresindeki yıldızlar “Batmayan Yıldızlar=Circumpolar Stars” olarak adlandırılır (2)
Örneğin Kuzey yarımküreden gözlendiğinde Sirkompolar yıldızlardan Büyük Ayı (Ursa Majör), Küçük Ayı (Ursa Minör), Kraliçe (Cassiopeia) ve Ejderha (Draco) Takımyıldızları Kutup Yıldızının çevresinde döner ve yılın hangi mevsiminde olursa olsun asla ufuk çizgisinin altına inmezler.
Dünya kuzey ve güney kutuplarını birleştiren bir çizgi olan dönme ekseni etrafında batıdan doğuya doğru döner. Gök küresini Kuzey Yıldızı=Polaris ile işaretlenmiş olan nokta keser.
Kuzey yarımküreden sürekli gözlemlenen yıldızlar önce doğu ufkunda belirir, yerel meridyende doruğa varır ve ardından batıdan batarak gözden kaybolur. Buna karşın güney yarımkürede dönüşleri sürekli ufkun altında seyreden yıldızlar bulunur bunlar kuzey yarımküreden gözlemlenemez (3)
Örneğin Kutup yıldızı olmasına rağmen Polaris Avustralya’dan, Güney Haçı Takımyıldızının yıldızları (Acrux, Becrux, Gacrux) Avrupa’dan görülmez. Güneş ile kavuşum yapan yıldızların çoğu çıplak gözle görülmez. Bir yıldız Güneş’le kavuşum yaptıktan sonra görünür uzaklığı yeterince artığında helyak yükselir yani doğu ufkunda şafak vakti görünür hale gelir.
Bir yıldızın yıllık helyak doğuş ve batış günlerinin süresi esas olarak yıldızın görünür büyüklüğüne (Apparent Magnitude), ekliptikten uzaklığına, gözlem alanının enlem ve boylamına, yerel atmosfer koşullarına ve gözlemcinin görüş keskinliğine bağlı olarak değişir (4)
Yıldızların her biri yılda bir kez helyak doğuş ve batış döngüsü yaşarlar ve bu dönemler arasında yaklaşık altı aylık bir ara bulunur (5)
Yıldızların helyak yükselişleri mevsimsel olayların habercisi olarak görüldüğünden tarihsel öneme sahiptir. Birçok antik uygarlıklar bu helyak yükselişleri doğanın canlanması, kuraklık, ekim zamanı, hasat zamanı gibi mevsimsel değişimlerin habercisi olarak görmüşlerdir.
Örneğin Sirius yıldızının helyak doğuşu Nil nehrinin taşma zamanını işaret eder. Antik Mısır takvimi de Sirius’un helyak doğuşuna dayanır. Antik Yunan’da ise Ülker yıldız kümesinin helyak doğuşu değişen hava koşullarını ve yelken sezonunun açılma zamanını haber verir.
Hesiodos, “İşler ve Günler” kitabında Ülker Yıldızlarına şöyle atıfta bulunur;
“Gökyüzünde Pleides (Ülker) yıldızları ya da
Atlas yıldızı göründüğünde ekinlerini topla.
Onlar ortadan kaybolduklarında ekinlerini ekmelisin.
Bu yıldızlar kırk gün kırk gece sonra ortadan kaybolacaktır.”
……..
“Büyük Ayı, Okeanos’tan çıkıp karanlığın içinden yeniden doğacak.
İşte o zaman Pandion’un kızı ışığa çıkar.
İnce sesli kırlangıç duyulur.
Artık yeni ilkbahar insanların yanına gelmiştir.
Asmalarını budamanın tam zamanıdır”
……
“Orion’u gördüğünde hizmetçilerine,
Demeter’in kutsal buğdayını alıp
Yuvarlak bir yerin üzerine yığmalarını
Ve sonra da depoya doldurmalarını söyle.”
Sümer ve Babil’de önemli yıldızların helyak yükselişleri tarımsal faaliyetlerin zamanlanması için kullanılmıştır. Babilliler önemli yıldızların helyak doğuşunu her yıl kil tabletlere yazmışlardır.
Değerli bilim insanı Arkeolog Prf. Dr. Klaus Schmidt 1995 yılında ülkemizde başlattığı arkeolojik kazılarda günümüzden yaklaşık 12.000 yıl öncesine ait “Göbekli Tepe” anıt alanını gün yüzüne çıkararak insanlık tarihine büyük bir katkıda bulunmuştur. K. Schmidt, avcı-toplayıcı yaşam tarzından, yerleşik hayata, çiftçi üretici düzene geçişi simgeleyen, Fırat ve Dicle Nehirleri arasında kalan Göbekli Tepe’nin, “Neolitik devrim” in doğduğu önemli ilk Neolitik Çağ merkezi olduğunu ve günümüz uygarlık tarihinin burada başladığını belirtmiştir (6)
Göbekli Tepe’deki daire planlı “T” şeklindeki dikilitaşlar üzerinde soyut insan ve hayvan figürleri ile klan sembolleri yer alır. En çok tasvir edilen hayvanların başında yılan, sıçrayan tilkiler, yaban domuzları ve turna kuşları gelir. Onları yaban öküzleri, ceylanlar, aslanlar, sırtlanlar, yaban koyunları, akbabalar, kertenkeleler, akrepler, örümcekler ve karıncalar izler.
Klaus Schmidt’in de altını çizdiği üzere Göbekli Tepe açıkça görüleceği üzere bir “Tanrıçalar diyarı” değil, “Hayvanlar diyarı” dır.
Klan sembollerinde sıkça karşımıza çıkan “Şaman” figürü de arkaik inanç sistemine işaret etmektedir. Ayrıca Şaman figürünün “Kadim Türk Uygarlığı” ile bir bağının bulunması ihtimal dahilindedir zira Türklerin en eski ata inancı “Şamanizm” olduğundan ruhların kılavuzu olan Şaman yaptığı ayinlerde kendinden geçerek ruhlar alemi ile maddi dünya arasında bir aracı rolü üstlendiği bilinmektedir.
Gökyüzü ile ilişkilendirilen semboller ise astronomik ve astrolojik teorilerin ortaya atılmasına neden olmuştur. Bu teorilerin başında “Takımyıldız Haritaları” ve “Takvimler” konusu gelir. Edinburgh Üniversitesi’nden mühendis Martin Sweatman ve ekibi bu gökyüzü sembollerini 12.000 yıl önce Dünya’ya çarpan bir göktaşının yol açtığı küresel felaketin ardından oluşan takımyıldızlarla ilişkilendirmiştir.
Bu teoriye göre sütunlar üzerindeki Akrep, Kuğu, Yılan, Tilki gibi hayvan figürleri gökyüzünde aynı adı taşıyan takımyıldızlara karşılık gelmektedir. Dolayısıyla Göbekli Tepe’nin sadece dini ayinlerin yapıldığı bir “tapınak” değil aynı zamanda kozmik olayları kaydetmek ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla inşa eden bir “anıtsal rasathane” olma ihtimali güç kazanmaktadır.
Aynı araştırmacıların yaptıkları ve “Time and Mind” dergisinde yayımlanan çalışmada taşlara oyulmuş “V” şeklindeki sembollerin ise günleri, mevsimleri ve yılları takip eden bir “Güneş Takvimi” ni, özellikle de “Yaz Gündönümü” nü işaret ettiği görüşü ağırlıktadır.
12.000 yıl önce yaşamış bu insanların anıtsal yapılarını hem doğu hem batı ufkunu görecek şekilde bir tepenin zirvesine kurmaları, Güneş’in doğuşunu ve batışını görecek şekilde düzenlemeleri yıldızların “helyak doğuş ve helyak batış” bilgisine vakıf olduklarının bir göstergesi olabilir.
Bazı araştırmacılar da “T” şeklindeki dikili taşların konumlarının gökyüzündeki parlak yıldızlara, özellikle de gökyüzünün en parlak yıldızı olan Sirius’a göre hizalandığı görüşünü savunmaktadır.
Ben, Göbekli Tepe’nin yeterince parmak basılmayan önemli temasının “ruh ve beden” ile “yaşam ve ölüm” olabileceği düşüncesindeyim zira burası adeta bir “ruhlar vadisi” gibidir. Burada herhangi bir mezar bulgusuna rastlanmamıştır.
Belki de avcı atalarımız bu anıtsal alanda ruhlar dünyasına hayvan ruhları aracılığıyla geçiş törenleri düzenliyorlardı. Sıkça kullanılan kuş başlı insan bedenli figürler Şamanın taktığı hayvan maskelerini çağrıştırmakta.
Özellikle Akbaba Dikilitaşı üzerindeki semboller ölüm ve ölüm sonrası ritüellere dair çarpıcı bir kanıt sunar gibidir. Bu taş üzerindeki kafasız insan figürü ve akbaba figürü üzerinde daha fazla araştırma yapılmasına ihtiyaç vardır. Arkaik inanca göre ölen kişi ne yakılır ne de gömülür. “Güneşe ölü gömme” töreniyle ölen kişinin bedeni vahşi hayvanlarca parçalanarak yenmesi için yüksek kayalıklara bırakılır, ruhu ise Şamanın kılavuzluğunda gökyüzü yolculuğuna çıkıp ruhlar alemine varmaya çalışır.
Klaus Schmidt, Göbekli Tepe’deki kadim toplulukların yarattığı zengin ikonografik kalıntıların ciddi bir şekilde derinlemesine araştırılması ve spekülatif yorumlardan kaçınılmasını, ileri sürülen tezlerin arkeolojik bulgularla kanıtlanmadan kesin bir görüş öne sürmenin yeterli olamayacağını vurgulamakta haklıdır zira konun nereye çeksen oraya gidebilecek bir yönü olduğu da inkar edilemez. Bu nedenle arkeolog ve antropolog iş birliği kaçınılmaz görünmektedir (6)
Sabit yıldızların helyak yükselişleri çoğu eski toplumlarda ritüeller, bayramlar ve hasat şölenleriyle kutlanırdı. Aynı zamanda tarımsal süreçler ve mevsimsel döngüleri işaret ettiğinden takvim düzenlemekte de önemli yapı taşları olmuştur.
Sonuç olarak yeryüzünde keşfedilen tüm arkeolojik bulgularda görüleceği üzere gökyüzü ve gökcisimleri ile onların döngülerinin yer almadığı hemen hiçbir tarihi iz, bulgu ve eser görülmemektedir.
Bir sonraki yazımızda Helyak yıldızların astrolojik ifadelerine yer vereceğiz.
Dipnot:
(1) Yunanca “akronikos” sözcüğü gece vakti kelimesinden türetilmiştir (akros= uç veya nokta ile nux= gece kelimelerinden oluşur) ancak bazen sanki Yunanca “khronos” yani zaman ile bir bağlantısı varmış gibi “achronychal” olarak yanlış bir şekilde kullanılır. Latince karşılığı “vespertine” kelimesi ise “akşam duaları” anlamına gelen “vesper” kelimesine akrabadır.
Redhouse İngilizce-Türkçe sözlüğüne göre “acroym” sözcüğü birkaç kelimenin baş harflerinin veya ilk hecelerinin bir araya gelmesiyle oluşan kelime anlamındadır. Örneğin UNESCO veya NATO gibi. Bu nedenle bu astronomik terimler bazen karşınıza “kısaltılmış” şeklinde çıkabilir ve kafa karıştırabilir.
Ayrıca günümüzde artık kullanılmayan sözcüklerden bazıları Anatole; yıldızın ufukta yeni yükselirken belirdiğinde gerçekleşir. Epitole; Güneş yıldızdan uzaklaşırken yıldızın ufukta belirmesidir. Dyse; basitçe batma olup ufka işaret eder. Crypse; Güneşin yıldıza yaklaşıp onu ışığında açmasına işaret eder. Helyak doğuş ve batışlar Güneşle dolayısıyla güneş takvimleriyle, mevsimlerle ve tarih bilgisiyle ilişkilidir.
(2) Deklinasyon paralelleri sürekli ufkun üzerinde olan yıldızlar vardır ve temel özelliklerinden ötürü onlara “sirkompolar yıldızlar” adı verilir. Astronomik terminolojide “Sirkompolar yıldız” kutup dairesi etrafında daire çizen anlamına gelir. Bulunduğumuz yere bağlı olarak onları görelim veya görmeyelim bu yıldızlar gündüz vakti, güneş parladığında bile hep oradadır. Gökyüzünün kuzey veya güney kutbu etrafında dönüşlerini kesintisiz sürdürürler.
(3) Bir yıldızın Kutup Yıldızı etrafındaki bir turunu tamamlaması için geçen süreye “yıldız günü” denir. Yıldız günü tam 24 saat olsaydı yıldızlar her gün aynı saatlerde doğup batardı. Ancak Dünya ekseni etrafındaki her dönüşünü 23 saat 56 dakikada tamamladığından bir yıldız belirli bir günde belirli bir saate doğduğunda bir sonraki sefer bunu 4 dakika daha erken yapacaktır.
(4) Akronal tanımı muğlak olduğundan kesinlik taşımaz zira gün batımı, deniz alacakaranlığı, sivil alacakaranlık veya astronomik alacakaranlıktan herhangi biri güvenilir zaman olarak seçildiğinde akronal tarih haftalarca değişebilir.
(5) Genellikle Güneş’in doğudan doğup batıdan battığı bilinir. Daha az bilineni ise Güneş sadece yılın iki günü tam olarak doğudan doğup batıdan batar. Bu tarihler İlkbahar ve Sonbahar ekinokslarına denk düşer.
Diğer günlerde Güneş “tam doğu” nun kuzeyinde veya güneyinde doğar, “tam batı” nın da kuzeyinde veya güneyinde batar yani ana yönlerden ara yönlere kayarak turunu tamamlar. Her gün Güneş’in doğuş ve batış noktaları hafifçe değişir.
Yaz gündönümünde Güneş her zaman olduğu gibi kuzeydoğudan doğar ve kuzeybatıdan batar. Bundan sonraki günler Güneş biraz daha güneye doğru yükselir. Güneş’in yılın farklı zamanlarında ufukta farklı noktalardan doğması Dünya’nın ekseninin eğik oluşundan kaynaklanır.
Sonbahar ekinoksunda Güneş tam doğudan doğar ve tam batıdan batar. Kış gündönümünde ise Güneş, güney-doğuda her zamankinden daha uzak bir noktadan doğup, güneybatıda ise her zamanki daha uzak bir noktadan batana kadar güneye doğru yolculuğunu sürdürür.
(6) Göbekli Tepe ile ilgili pek çok teori öne sürülmüş olmakla birlikte henüz hiçbiri kesinlik kazanmadığından bu anıtsal alan hala pek çok sırrını muhafaza etmektedir. Kazılar ve incelemeler ilerledikçe daha net bilgilere ulaşmayı umut ediyoruz. Yaşamını Göbekli Tepe’ye adayan ve bu eşsiz kültür hazinesini insanlığa armağan eden değerli bilim insanı, Arkeolog Prf.Dr. Klaus Scmidt’e minnettarız. Ruhu şad olsun. İleride başlı başına Göbekli Tepe ile ilgili bir yazıya yer vermeyi düşünüyoruz.
Kaynakça;
01)Promenade dans le systeme solqire- Rising and setting stars, heliacal rising
02) Culture Diff- Archaeo Astronomy software-Days of heliacal rising
03) Geoastro.de- Heliacal and Acronychal Rising and Setting
04) Astro Navigation Demystified- Predicting the Rising and Setting Time and Positions
05) Stanford Solar Center- Where Does the Sun Rise and Set?
06) Earth Sky- Circumpolar star never rise or set and depend on lattitude
07)Hesiodos-İşler ve Günler
08) Klaus Schmidt- Göbekli tepe
09)Andrew Collins- Göbekli tepe ve Tanrıların Doğuşu
10) Uğur Yenidoğan-Güneşin Çocukları, Göbekli Tepe’den Tarihe Bir Yolculuk
11) Nazan Öngiden-Eylül Esintisi- Astronomi bölümü; Takımyıldızlar ve Sabityıldızlar












Yorum Yazın