Harika Bir Talihsizlik (VI)
Venüs-Satürn Karşıt açısı:
“Ben girdaplarla aşağı iner,
Anaforlarla yukarı çıkarım” (1)
Karşıt açı doğası gereği tahterevalli bir özelliğe sahiptir. En temel fizik prensibiyle çalışan tahterevallinin denge noktası iki uca eşit uzaklıktadır. İki uca yerleşen ağırlığa göre tahterevalli bir aşağı bir yukarı inip çıkar.
Ancak tahterevallinin bir ucuna Venüs diğer ucuna Satürn yerleştiğinde Venüs’ün ayakları yerden kesilir ve havada asılı kalır. Satürn’ün yerleştiği uç ise sımsıkı bir şekilde yere oturur, sallantı durur.
Bu nedenle Venüs-Satürn karşıt açısının tipik bir yansıması “tutukluk” tur. Özellikle birbirine karşıt yapan gezegenlerden biri durağan (S) ise bu tutukluk ciddi bir soruna işaret edebilir. Hani şu halk arasında söylenen “kal geldi” sözü bu kişiler için söylenmiş gibidir.
Bazen de birbirine karşıt yapan iki gezegen retro olduğunda kişi kilitlenip kalabilir. Hareket etmekte zorlanan Venüs kendisi için sağlıklı bir salınım aralığı buluncaya dek kişide dengesizlik, tutarsızlık ve tatminsizlik kaçınılmaz olur.
Karşıt açının en karakteristik özelliği kutuplaşmadır. Bölünme ve ayrışmadır. İşin sırrına erenler içinse tamamlanmadır. Her şeyin zıddıyla var olduğu bir evrende hayatı anlamlı kılan şeyin bu karşıtlık olduğunu idrak ettiğinde kişinin yükü hafifler. Ancak o kıvama gelene dek kişi çok gel-git yaşar…
Bu açıya sahip kişinin tereddütsüz bir şekilde kendisini ortaya koyması zordur. Kararsız kaldığından davranışları ikirciklidir. Karşısındakini bir eliyle çekerken diğer eliyle itebilir, birgün sıcak diğer gün soğuk davranabilir.
Bu çelişkili özellikler en çok değerler ve ilişkiler konusunda başını ağrıtır. Birini sevmekte ve uyumlu bir ilişki sürdürmekte zorlanır. Meydan okumayı beceremediğinden kendisine cesaretle meydan okuyan kişilere dayanılmaz bir çekim duyar.
Kişi kolayına dengini bulamadığından mutsuz, kurduğu ilişkiler de uyumsuzdur. Bu açıya sahip bir kadın ulaşılmaz bir adama, erkek ise soğuk ve katı bir kadına bağlanabilir. Şuursuzca umut ve gelecek vaat etmeyen ilişkilere çekildiğinden hüsrana uğrayabilir.
Venüs-Satürn karşıt açısına sahip kişi kendi değerinin geç farkına vardığından hayattaki önceliklerini belirlemede ve net tercihler yapmakta sıkıntı çeker. Kendi değeri konusunda kafası karışık olduğundan dışarıya karşı da net bir duruş sergileyemez.
İnsanlar beklentilerini karşıladığında onları yüceltme, karşılamadığında ise onları aşağılama davranışı ağır basar. Aynı şekilde kendisi de başkalarının bu tür dengesiz davranışlarına maruz kalabilir. Çoğunlukla onu göklere çıkaranlarla yükselir, onu yerden yere çalanlarla batar…
Tüm Venüs-Satürn açıları içinde karşıt açı “oksimoron” anlamı en çok güçlendiren açıdır.
“Oksimoron büyük bir darbe yediğinde kendini ikiye bölerek buna uyum sağlayan kişinin tezadını ortaya çıkarır. Kişinin darbe yiyen tarafı acı çekip kangren olurken, daha iyi korunmuş, hala sağlıklı olan ama daha gizli bir yerde bulunan öteki parçası, çaresizliğin verdiği enerjiyle yaşamına biraz anlam ve bir parça mutluluk katabilecek her şeye tutunur. Yani yaşanan felakete ayak uydururken kangren ve güzellik, gübre ve çiçek bir aradadır… Oksimoron da böylece incinmiş ama dirençli, acı çeken ama yine de umut edebildiği için mutlu olan bir kişiliğin ayırt edici özelliği haline gelir.” (2)
Aslında korkmadığı ve savunmaya geçmediği zaman bu kişilerin gerçek güzellikleri açığa çıkar. Kendi duygularının derinliğine inebildiklerinde sığlaşan neşesine yeniden kavuşabilir ve kronik hoşnutsuzlukları hafifleyebilir.
Tüm Venüs-Satürn açılarında olduğu gibi karşıt açıda da kişinin kendi değerini piyasa değerine göre belirleme eğilimi ağır basar. Çoğunlukla insanları sosyal statülerine, kariyerlerine, maddi imkanlarına göre tartıp ölçmeye meyillidir.
Bu açının kişiye sağladığı en büyük avantaj yüksek farkındalık ve bilinç sıçramasıdır. Satürn farkına varma ve bilinçlenme sürecini biraz ağırlaştırıp geciktirse de tamamen ortadan kaldırmaz.
Burçlar ve akslar Venüs-Satürn karşıtlığının dozunu ve tonunu belirler. Başak-Balık ekseninde işin içine yüksek standartlar ve yaratıcılık da giriyorsa (Jüpiter Aslan- Jüpiter Güneş açıları) veya mükemmeliyetçilik (Jüpiter Başak- Jüpiter-Plüton açıları) iç sesi ona sürekli kusursuzluğu dikte edebilir;
“Eğer kusursuz bir müzisyen değilsen yerleri paspasla daha iyi…” (3)
Yengeç- Oğlak ekseninde Venüs-Satürn karşılaşması duygusal felce, korkudan kaskatı kesilmeye ve büyüme durgunluğuna yol açabileceğinden kişi yetişkin olmakta gecikebilir. Dış dünyadan bir tehdit algıladığında bilincini kapatıp keseli sıçan misali “ölü taklidi” yaparak tehlikeyi savuşturmaya çalışabilir…
Venüs-Satürn sert kontaklarının tipik yansımalarından biri de kişinin zevksiz ve özensiz giyinme tarzı, bakımsız olma halidir. Halk arasında “paçavra ayında doğmuş” denilen kişilerde bu açının etkisi büyüktür.
Doğum haritasında imdada yetişen bir Aslan veya Terazi burcu varsa kişi bu yönelimi diğer uca kayarak son derece titiz ve klas giyim zevkiyle telafi edebilir. O zaman pasaklı tipin yerine koket tipi öne çıkabilir.
Bu iki tipolojinin dışında periyodik olarak bir süre bakımlı, bir süre ise bakımsız dolanan bir ara tipi de mevcuttur. Satürn, Venüs’e nefes aldırmadığında kişi yaşam sevincini yitirmeye, tembelleşmeye, dış görünümünü savsaklamaya, kilo almaya ve pasaklılığa kayabilir.
Tüm Venüs-Satürn kontaklarında mevcut olan “hayır” deme eğilimi, karşıt açıda kişinin neye “evet” neye “hayır” diyeceğini bilememesinden ötürü kesinliğini yitirebilir. Kişi zamanını iyi değerlendirme konusunda da sıkıntı yaşar. Çoğunun hayatında önüne geçemediği bir “gecikme” durumu söz konusudur.
Çoğunlukla bu açıya sahip kişiler ikircikli değerleri olan bir aile ortamında yetişir. Ebeveynlerinden çelişkili mesajlar aldıklarından tezat davranışlar sergilerler. Örneğin tutumluluk ile müsriflik arasında gidip gelebilir, övgü ve yerme sıkça yer değiştirebilir, mutluluk ve mutsuzluk nöbetlerine tutulabilirler.
Kişi yitirilen veya fiziken uzakta olan bir baba ya da yanında olsa bile uzak duran bir anne modeliyle yetişmiş de olabilir. Üveylik ve öksüzlük gibi durumlar da olasıdır. Bu kişiler ebeveynler ve diğer otorite figürleriyle sorunlara açıktır.
Velhasıl Venüs-Satürn karşıt açısı kişinin hayatını bir ters bir düz ilmekle örer. Şuursuzca bir elin yaptığını diğer el bozar. Bu yap boz tavrı en çok ilişkilerde başına dert açar. Genellikle kişinin bir ilişkiyi başlatacak cesareti olmadığı gibi sürdürecek kararlılığı da yoktur. Oysa;
“Tüm yaratıcı ilişkilerin temelinde cesaret yatar” (4)
Onların kahramanlığı ise korkakçadır…
Şayet doğum haritasında ateş elementi ağırlıktaysa veya Mars baskınsa cesaret gösterip inisiyatif alabilir ve ilişkinin yönünü tayin edebilir fakat genellikle korkuları cesaretine çelme taktığından ilişkilerde tökezleme daha sık görülür.
Venüs-Satürn karşıt açısında hâkim olan duygu hayal kırıklıkları ve bozgundur. Red edilme ve terk edilmedir. Göz yaşları, uzun ayrılıklar, derin özlemler, ağır kayıplar ve de bitip tükenmeyen “ah keşke” lerdir…
Venüs-Satürn karşıt açısının kişiye belki de en büyük katkısı içindeki cevheri keşfetme ve işleme beceresi kazandırmasıdır. Büyük bir sabır ve metanet göstererek kaba ve sıradan olan şeyleri bir cevhere dönüştürebilir.
Aynı zamanda istediğinde ev sahibi rolünü üstlenen “kül kedisi” halinden sıyrılarak “pamuk prenses” rolüne geçebilme yeteneğine sahiptir.
Bu açıya sahip kişilerin düet yapmayı öğrenmesi onlara ilişkilerinde oldukça yardımcı olabilir. Çünkü ikili ilişkinin zaten doğası düettir. Ancak bu açının keskin vuruşları, sert iniş çıkışları akortsuz sesler çıkmasına neden olduğundan ilişkide kakofoni durumu yaratır.
Venüs-Satürn karşıtlığında sıkça yaşanan balyoz vuruşları kişiyi sersemletip dibe vurmasına neden olabilir. Bu dibe vuruşlar ne kadar ürkütücü de olsa kişi her inişin bir çıkışı olduğunu hatırlayıp bu korkuyu aşmayı öğrenmelidir. Dibe vurmaktan korkmamayı idrak ettiğinde kaderi değişecektir. Çünkü;
“Dipte doruğa varırız…” (5)
Dengelenmesi bir hayli çetin olan Venüs-Satürn karşıtlığını değerlendirirken iki ucu da dikkate almalı ve kesin yargıdan uzak durmalıdır.
Erich Fromm’un işaret ettiği gibi;
“Her zaman iki uç arasında sayısız gölgeli alan vardır”
Venüs-Satürn karşıt açısına sahip ünlüler:
Ahmet Hamdi Tanpınar (23.6.1901-24.1.1962): yazar, şair, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Tanzimat tarihi hocası ve Güzel Sanatlar Akademisinde Estetik profesörü, eleştirmen, senarist ve Cumhuriyet döneminin ilk öğretmenlerinden biridir. Kısa süreli milletvekilliği de vardır.
Yengeç burcu olan Tanpınar’ın Venüs’ü de Yengeç’te, Satürn’ü ise Oğlak’ta® karşıt açıdadır. Doğum haritasında durağan Ay Düğümlerinin (Boğa-Akrep) haricinde sabit nitelik yoktur. Ateş elementinde ise sadece Yay burcunda Uranüs ® vardır. Ay -Mars kavuşumu Başak burcundadır. Lokomotif tipi doğum haritasının çekici gücü İkizler’deki Plüton’dur. Doğum haritasının yöneticisi Satürn’dür. Plüton, Mars ve Uranüs T-Kare kalıbı içindedir. Boğa burcundaki Gad olumsuz özellikleri ile bilinen Capulus sabit yıldızı ile kavuşumdadır.
Ahmet Hamdi Tanpınar kendisini “Derbeder Şair” olarak tanımlar. Edebiyat Fakültesi talebesi ve asistanı Sefa Kaplan’ın ifadesiyle o “Geç kalan Adam” dır. 52 yaşında hayli yorgun ve yaşlı görünen Tanpınar nihayet çok istediği Paris’e gidince kendi kendine hayıflanır;
“Ah keşke kendime ve Paris’e bu kadar geç kalmasaydım”
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yaşam öyküsünü incelediğinizde doğum haritasındaki Venüs-Satürn karşıt açısının adeta onun iç sesini temsil ettiğini görürsünüz. Özellikle sosyal medyada popüler olan bir deyişi aslında Venüs-Satürn karşıt açısının dile gelişinden başka bir şey değildir;
“Bak doktor dedim benim hiçbir şeyim yok,
Sadece talihsizim…” (6)
Sonra dönüp o harika talihsizliği ile ilgili doğru bir tespitte bulunur; (7)
“Herkes hayatının bir devrinde şu veya bu şekilde talihinin şuuruna erer”
Onun “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” adlı eserindeki satırları takip ettiğinizde yolunuz sıkça Venüs-Satürn karşıt açısına çıkar;
“Korku… korku ve insan, korku ve insan talihi, insanın insana hücumu, o hiç yere düşmanlık… insan neyi anlatabilir? insan insana insanlara hangi derdini anlatabilir? Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz…” (8)
Ve hangi eserini incelesiniz söz dönüp dolaşıp talihinin bir türlü barışmadığı kadınlara gelir… Kadın terbiyesi zaruretine sıkça atıfta bulunur ve bağlanma kabiliyeti ile doğmuş insanlardan olmadığını itiraf eder.
Çocukluğunda yaşadığı olumsuz bir anı onda “boğulma hissi” bıraktığından bir kadınla ömür boyu aynı çatı altında yaşamak işkence gibi gelir. Diğer yandan da sızlanmaktan geri durmaz;
“Beni asıl müteessir eden kupkuru kalışımdır”
“Kaçmak lazım, gitmek lazım, boğuluyorum” diye çırpınsa da yerinden kımıldayamaz (Gad Boğa/S) Kendisini mütemadiyen mağlup hisseder, bir beceriksiz, bir başarısız, bir kaybeden (loser) olarak görür.
Sefa Kaplan’a göre arkadaşlıkta da kabiliyetsizdir. Arkadaşları onun yazdıklarını önemsemez, zerre ciddiye almaz, yüzüne karşı da arkasından da onunla “Kırtıpil Hamdi” diye alay ederler.
Sefa Kaplan’ın hocası Ahmet Hamdi Tanpınar ile mektuplaşmalarında dikkate değer bir ifade yer alır;
“Şöyle gönül rahatlığıyla kendisinden memnun olduğu hiçbir anı hatırlamıyordu”
Küçük bir sevinci bile kendinden esirgeyen adam hocası Yahya Kemal’den çok şey öğrendiğini ama onun kendini taktir etme özelliğini beceremediğini itiraf eder;
“Keşke kendimi taktir etmeyi öğrenseydim…”
Venüs-Satürn karşıt açısına tam nokta atışıdır bu, ki Satürn-Venüs zehrine bundan daha tesirli bir panzehir bulunmaz!
Sefa Kaplan ona yazdığı mektubunda bu noktaya parmak basar;
“Öyle görünüyor ki yazdığınız eseri öncelikle sizden, sizin hışmınızdan korumak gerekiyor”
Karısının ölümünden sonra toparlanamayan ve çocuklarına “gülmeyi” dahi yasaklayan asabi bir babanın elinde büyüyen Tanpınar, küçük yaşta annesini kaybettiğinden doğal olarak kendisini öksüz hisseder ve kendi değerini yerli yerine oturtmakta zorlanır. Sefa Kaplan’ın deyişiyle;
“Kendini takdir etmeyen insanın başkalarını takdir etmesi de bir hayli zordu elbette. Doğrusu bu ya, onun da başkalarını pek takdir ettiği söylenemezdi”
Yaşamı boyunca yalnızlıktan ve parasızlıktan yakınan Tanpınar’ın zamanı ve parayı doğru kullanmakta sıkıntı yaşadığı da görülür. Yine Sefa Kaplan bu durumu şu sözlerle dile getirir;
“Altmış yıllık hayatının iflasını ilan eden {Hastayım, parasızım, hiçbir şey yapamadım} cümlesi de esasen bir kendine acıma manifestosundan başka bir şey değildi… Parasızlık ise muhtemelen kendi müsrifliğinin neticesinde içine düştüğü bir büyük badireden ibaretti.
Hayatı boyunca ferdi saadet ile fikri saadet arasında huzursuz gidiş-gelişler yaşayan Tanpınar’ın Venüs-Satürn karşıtlığı ile birlikte Yengeç burcunda toplanan Güneş, Venüs, Merkür ile Oğlak burcunda toplanan Satürn, Jüpiter, Chiron arasındaki birbirine tezat özellikler başlı başına önemlidir.
Bu konuma bir de Başak burcundaki Ay-Mars kavuşumu ile birlikte durağan Gad pozisyonunu -ki olabilecek en kritik konum- ayrıca Plüton-Uranüs ve Neptün-Chiron karşıtlığını eklediğimizde doğum haritasının örüntüsünü daha net görme fırsatı elde ederiz.
Böylece hem tuhaf titizlikleri hem dillere destan sakarlıkları hem çok isteyip de bir türlü kuramadığı düzen ve karşı koyamadığı savruluşları, hem de kadınlarla ilişkilerinde bir türlü dikiş tutturamaması, arkadaşları ile riyakâr ilişkileri daha anlaşılır olur… (9)
Victor Hugo: ünlü yazarın Balık burcunda Güneş, Venüs, Plüton kavuşumu, Başak burcundaki retro Satürn ile karşıt açıdadır. Partil Venüs-Satürn karşıt açısı yanı sıra 29 derece Aslandaki retro Jüpiter’i, Satürn ile kavuşum, Venüs ile karşıt açıdadır.
Lokomotif tipi haritanın çekici gücü Jüpiter, Güneş ile de karşılıklı ağırlama ilişkisi içindedir. Diğer yandan Ay-Chiron Yay’da kavuşumdadır. Sefiller, Notre-Dame’nın Kamburu gibi şaheserleri kaleme alan dünyaca ünlü yazar hayatın kenar mahallelerine, açlık, yokluk çeken insanların trajedilerine yakın mercek tutmuş ve insanlığa bıraktığı eserleri dünya klasikleri arasında yer almıştır.
Lionel Messi: Dünyaca ünlü futbolcunun Venüs’ü İkizler’de, Satürn’ü ® Yay’da partil (00S00) karşıt açıdadır. Messi Yengeç burcu olup Merkür’ü de Yengeçte retrodur. Ayrıca Merkür ile Satürn arasında partil 150 derecelik açı bulunur ki bu muzdarip olduğu rahatsızlığında etkin rol oynar. Güneş-Satürn karşıt açısı ile birlikte İkizler burcunda Ay, Venüs ve Chiron bulunur. Ay, Satürn ile karşıt açıdadır.
Akrep burcundaki retro Plüton tek sabit nitelik, Oğlak burcundaki retro Neptün tek elementtir (toprak). 11 yaşında büyüme hormonu eksikliği teşhisi konulan ünlü futbolcunun Otistik Spektrum Bozukluğu (OSB) olarak adlandırılan geniş yelpazede toplanan bir tür gelişimsel bozukluk olan Asperger sendromundan muzdarip olduğu belirtilmiştir.
Jacqueline Kennedy Onassis; Aslan burcu olan J.K.Onassis’in Venüs’ü İkizler burcunda, Satürn’ü Yay® burcunda karşıt açıdadır. Kova tipi doğum haritasının sapında Satürn vardır. Final dizpozitör ise Güneştir. Bir zamanlar ABD başkanı John Kennedy’nin eşi olan Jacquline Güneş günü doğmuştur.
Koç burcundaki Ay’ı, Yengeç’teki Plüton ile kare açıda, Satürn ile partil üçgen açıdadır. Jüpiter’i kraliyet yıldızı Aldebaran ile kavuşumdadır. Chiron olumsuz etkileri ile bilinen Menkar, Gad ise Zuben Elschemali ile kavuşumdadır. Eşi John Kennedy, Jacqulin’in gözleri önünde vurulmuş ve kollarında can vermiştir. Yaşadığı bu ağır travmadan sonra Jacqulin’in ABD rüyası sona erdiğinden Yunanistan kara sularına doğru yelken açmıştır.
Diğerleri;
Greta Garbo; Venüs Aslan- Satürn Kova ®, Robert Hook; Venüs İkizler- Satürn Yay ®, Jakie Chan; Venüs Boğa- Satürn Akrep ®, Joe Frazier; Venüs Yay-Satürn İkizler, Dr. Adnan Adıvar Venüs 29 der Akrep- Satürn Boğa ®, Frank Sinatra Venüs Oğlak-Satürn Yengeç ®, Lusiano Pavarotti; Venüs Başak-Satürn Balık ®,
Saklı Karşıt Açı;
Latife Uşakki; Atatürk’ün eşi olan Latife Hanım İkizler burcu olup Venüs’ü 1 derece İkizler, Satürn’ü 19 derece Yay ® burcundadır. İkizler’deki Güneş, Merkür, Venüs, Neptün, Plüton ve Gad birikimi (stellium) karşısında Yay’da Uranüs, Chiron, Satürn ve Kad birikimi vardır. Güneş-Neptün-Merkür (anaretic)-Kad (anaretic) kavuşumunun, Satürn, Kad kavuşumu ile karşıt açısı mevcuttur.
Lokomotif tipi haritanın çekici gücü Venüs’ün, Başaktaki Mars (0 derece /sınırda) ile karesi, Uranüs ve Chiron ile karşıt açısı vardır. Haritanın final dizpozitörü Merkür’dür. Latife Hanım Satürn günü yani cumartesi doğmuştur. Haritanın en yakın orbdaki açısı Venüs-Mars karesidir (0S56) Venüs-Mars-Uranüs T-karesi de haritanın dikkat çeken önemli bir unsurudur. Atatürk’ün eşi olan Latife hanımın fırtınalı kişiliği Atatürk’ten ayrıldıktan sonra durulmuş, huzursuz hayatı büyük bir suskunluk ve yalnızlık içinde, Atatürk heykelini seyrederek Harbiye’deki evinde son buluştur.
Diğerleri;
Bruce Lee; Venüs 1 derece Akrep, Satürn 9 derece Boğa ®, Osman Pamukoğlu Venüs 3 derece Kova, Satürn 22 der Aslan ® olup aynı zamanda Satürn günü olan Cumartesi doğmuştur.
Dipnot:
(1) Zhuangzi ((Zhuangzi kabarmış bir nehri geçmek isteyen bir yüzücüyü örnek verir. Yüzücü akıntının gücüne iradesini dayatarak değil nehrin akışına eşlik ederek ilerler. Taocu bilgiler hayatın sürekli öngörülemeyen hareketine nasıl uyum sağlayacağımızı söyler)
(2) Boris Cyrulnik-Şahane bir Mutsuzluk
(3) Karen Horney- Nevrozlar ve İnsan Gelişimi
(4) Erich Fromm
(5) Goethe
(6) Ahmet Hamdi Tanpınar- Saatleri Ayarlama Enstitüsü/Dergah Yayınları, Sahife;115
(7) Ahmet Hamdi Tanpınar- Saatleri Ayarlama Enstitüsü/Dergah Yayınları, Sahife; 69
(8) Ahmet Hamdi Tanpınar- Saatleri Ayarlama Enstitüsü/Dergah Yayınları, Sahife;116
(9) Burada yaptığımız tam bir doğum haritası analizi olmayıp, sadece ele aldığımız Venüs-Satürn karşıt açısının daha iyi anlaşılabilmesi için kesitler vermek şeklindedir. Astrolojiye ilgi duyan veya eğitim gören kişilerin açıların nasıl çalıştığını görebilmek için tanınmış kişilerin doğum haritalarını incelemelerinde sayısız yarar vardır.
Kaynakça;
01) Lao Tzu- Tao Te Ching
02) Rollo May- Kendini Arayan İnsan
03) Rollo May-Aşk ve İrade
04) Frederic Lenoir- Öngörülemeyen Bir Dünyada Yaşamak
05) Erich Fromm- Sevginin ve Şiddetin Kaynağı
06) Boris Cyrulnik-Şahane bir Mutsuzluk
07) Nazan Öngiden- Eylül Esintisi I ve II.Ciltler
08) Nazan Öngiden- Yıldızlardaki Malzemedir Harcımızda Var Olan
09) Solar Fire- Chart Database
10) Nazan Öngiden-Özel Doğum haritası Arşivi
Yorum Yazın