Hiroşima ve Nagazaki Felaketinin 79. Yılı
ABD’nin 6 Ağustos 1945 yılında Hiroşima’ya, 9 Ağustos 1945 yılında Nagazaki’ye, Uranyum ve Plütonyum bombaları atmasının üzerinden tam 79 yıl geçti.
Japonların, “Pearl Harbor” limanına yaptığı baskına karşılık ABD Başkanı Harry S.Truman bir süredir üzerine çalıştıkları nükleer silahların kullanılması emrini verdi.
Milyonlarca insanın hayatını etkileyen bombalara bir de alay edercesine “Little boy” ve “Fat Man” adları verildi. Nükleer bombalar iki Japon şehrinde büyük tahribata neden olduğu gibi insanlar üzerinde de ağır fiziksel ve psikolojik hastalıklara yol açtı.
İlk belirlemelere göre şiddetli patlamanın yaydığı radyasyondan 110 bin kişi hemen can verdi. Bunun üzerine Japon kralı Hirohito teslim olma kararını halkına açıkladı. Japonya’nın teslim olmasından sonra 8 mayıs 1945 tarihinde II.Dünya savaşı sona erdi.
Hiroşima ve Nagazaki saldırıları dünya tarihine “sivillerin katliamı” olarak geçti. Japonya’da yaşayan on binlerce insan radyasyon zehirlenmesinden hayatını kaybetti.
“Atom Bombasının Babası” olarak bilinen Amerikalı Teorik Fizikçi Julius Robert Oppenheimer 1960’lı yıllarda verdiği bir röportajda güneşi bile gölgede bırakan patlama ve büyük şok dalgası için Hindu kutsal kitabı “Bhagavad Gita” dan bir dizenin aklına geldiğini itiraf ederek karakterindeki derin çelişkileri dışa vurdu;
“Şimdi ben ölüm oldum, dünyaların yok edicisi”
Japonya’ya atom bombası saldırılarından 71 yıl sonra, 2016 yılında ABD Başkanı Barack Obama Hiroşima kentini ziyaret ederek bir nevi dünyaya nükleer silahsızlanma politikasından yana olduğunun mesajını vermeye çalıştı.
Ancak ABD başta olmak üzere pek çok ülke yakın tarihte yaşanan bu felaketin geriye dönüşü mümkün olmayan ağır tahribatına rağmen nükleer silahlanmayı bırakmak yerine artırarak sürdürdü.
Japonlar, Hiroşima ve Nagazaki’de atom bombası patlamasından etkilenen kişilere “Hibakuşa” adını verdi. Her yıl 6 ve 9 Ağustos tarihleri arasında Barış Parkında toplanarak anma törenleri düzenlediler.
79 yıl öncesine ait bir trajik öykü de Sadako Sasaki’ye aittir. Nükleer saldırı esnasında 2 yaşında olan Sadako Sasaki, savaş sonrası 12 yaşına eriştiğinde vücudunda nedeni belirlenemeyen yaralar ve şişlikler meydana geldi. Küçük kıza yapılan tetkikler sonucunda “Kan Kanseri” teşhisi konuldu.
Sadako Sasaki’nin yakalandığı hastalığa Japonlar “Atom Bombası Hastalığı” adını verdiler. Sadako bu amansız hastalıkla mücadele ederken bir efsane onun hayata tutunmasını sağladı.
Japon kültüründe (aynı şekilde Türk kültüründe) Turna kuşu kutsaldır. Efsaneye göre Turna kuşunun 1000 yıl ömrü vardır. Kâğıttan 1000 adet “Turna Kuşu” yapan kişinin tuttuğu bir dilek gerçekleşir. Japonlar bu sembolü Origami sanatıyla bütünleyerek insanlığa bir umut aşılama ve bir dilek tutuma aracı haline getirdiler (1)