İnsanlık Suçu
II. Dünya Savaşında soykırıma uğrayan bir millet,
Yaşanan o derin acıları ne çabuk unutup
Başka bir millete soykırım uygular?
Ya onca savaş, felaket ve zulüm gören,
Diğer milletler bu vahşeti kanı donmadan
Nasıl sessizce oturup izleyebilir?
Gazze’de bir ayı aşkın süredir her gün
Sivil halkın üstüne bombalar yağıyor
İnsan Hakları kavramının içi boşaltıldığından
Savaş suçunun ötesinde bir insanlık suçu işleniyor
Dünya ise yarı psikoz halinde izliyor…
Ortadoğu, gezegenimizin cehennemi durumunda,
Bazıları çareyi
“Orta doğuyu peygamberler bile ıslah edemedi”
Argümanına sarılmakta buluyor.
İyi de o zaman bu trajik tablonun neresine,
“Herşeye gücü yeten” tanrı imgesini koyacağız?
“Hikmetinden sual sorulmaz” deyip geçek miyiz?
Bu vahşeti protesto eden hem Ortadoğu,
Hem de dünyanın hemen her kesiminden
Duyarlı insanlar da var kuşkusuz.
Ne yazık ki güçleri kan dökme histerine tutulanları,
Durdurmaya yetmiyor.
Ortadoğu’da kime sorsan kendi inancı üstün,
Uğruna savaş verdikleri topraklar kutsal!
Kötülüğün bu kadar cüretkâr olduğu topraklar
Kutsal mı yoksa lanetli mi?
Bilemiyorum!
İnsana ve doğaya zarardan başka bir şey vermeyen kan içiciler
Tüm yaratılmışlar içinde kendilerinin seçilmiş olduğuna inanıyor.
Eskilerin tabiriyle “eşref-i mahlukat”
Yani yaratılmışların en şereflisi
Oysa onlar “eşer-i mahlukat
Yani yaratılmışların en kötüsü…
İnsanoğlunun tekâmül edebilmesi için,
Daha kaç çağın kapanıp açılması gerekiyor
Gezegenimiz geri dönüşü mümkün olmayan,
Bir noktaya doğru hızla savruluyor.
İnsanoğlu ise yeryüzündeki tüm felaket kaynağının
Kendisi olduğunu bir türlü göremiyor…
Şairin dediği gibi;
“Acımamışlar
Hiç acımamışlar
Ne bulut bırakmışlar ne çocuk
Ne bahar bırakmışlar ne de yolculuk
Bunu bildikçe üstlendim cinnetimi…
Zulmü yurdumda unutmuşlar!”
(Yılmaz Odabaşı)