Eylül Esintisi - Karadeniz'de Eylül Esintisi (3)

Karadeniz'de Eylül Esintisi (3)

Bugün göreceğimiz yerler bir hayli uzak mesafede bulunduğundan sabah çok erkenden yola çıktık. Neyse ki yağmur dindi ve hava açtı.

Hatila Vadisi Milli Parkı;

Artvin merkez sınırları içinde yer alan Hatila vadisi milli parkı 17.138 hektar genişliğindeki bir alan boyunca uzanmakta olup, coğrafik açıdan V tipi dar tabanlı genç vadi özelliği taşıyor. Hatila vadisi 1994 yılında milli park kapsamına alınmış.

Bölgenin ilginç bir yanı ise Akdeniz iklimine sahip olması. Gerçekten de burada güneş bir başka parlıyor. Büyük şehirlerde yoğun kirlilik nedeniyle güneş puslu iken burada cam gibi saydam. Öyle ki gözümü güneşten alamadım...

Hatila vadisi Hatila deresi ve bir çok yan dereleri kapsıyor. Vadinin orta bölümünde kanyon ve boğazlar yer alıyor. Vadide 500 üzerinde bitki türü bulunmakta olup, bu bitkilerden 50 kadar türün ilaç sanayinde kullanıldığı belirtiliyor. Ayrıca bölgede çok sayıda dağ keçisi yaşıyor. Yol boyunca vadideki eğim kırıklarının yarattığı şelaleler ise ilginç bir manzara oluşturuyor.

Türkiye'nin en yüksek, dünyanın 6.yüksek barajı olan Deriner barajı gene dünyanın en hızlı akan nehirlerinden biri olan çoruh nehri üzerinde bulunuyor. Dar vadi boyunca akan dereler üzerine kurulu bir kaç küçük baraj daha var. 1988 yılında DSİ tarafından yapımına başlanan Deriner barajı 2012 yılında hizmete açılmış. Bölge Cam Seyir Terası ile adını duyurmuş olsa da yol boyunca başka seyir terasları da var. Yolumuz üzerinde ikinci bir terasta mola verdiğimizde başımızın üzerinde uçan yırtıcı kuşları izlemek çok ilginçti ancak fotoğraflamayı başaramadım.

Cam  Seyir Terası;

Artvin merkeze 12 km uzaklıkta, Hatila dersinden 220 metre yükseklikte sarp kayalara monte edilen cam seyir terasının rakımı 490 metre. Cam terasa giden yolu Ruslar zamanında kayaları oyarak yapmış ve bugün yürüyüş parkuru olarak da kullanılıyor. Sıkıldım Kayası üzerindeki cam seyir terastan vadiyi tüm güzelliği ile izlemek mümkün yükseklik korkunuz yoksa tabi.. Varsa da bu korkunuzla yüzleşmeniz için cam teras size bulunmaz bir fırsat sunuyor...

Grubumuzda yükseklik korkusu olanların bir kısmı bu korkusu ile yüzleşmeye çalıştı. Benim böyle bir korkum olmadığından cam terasın her köşesinden eşsiz manzaranın keyfini çıkardım. Eski Amazonlardan kim kaldı!

                                                        

Artvin Merkez- Atatürk Heykeli

Samimi itirafımdır;

"Hayatımda tek bir adama hayranlık duydum,

O da Mustafa Kemal ATATÜRK"

Artvin'e kadar gelip de ATA'mıza selam durmadan gitmek olmazdı! Biz de öyle yaptık. Yüce Atamı sevgi, saygı ve özlemle andık. Artvin ve civarında dolaşırken kafamızı her kaldırdığımızda bizi en tepeden izleyen bu dev Atatürk heykelini Artvinli Sıtkı Kahvecioğlu yaptırmış. Üstelik tek kuruş yardım almadan cebinden 4 milyon TL ödeyerek...

Bugün 85 yaşında olan Sıtkı Kahvecioğlu'na bu güzel eseri için gönülden teşekkür ederiz. Karadeniz'i batısından doğusuna kadar bir kaç kez gezen biri olarak söylemem gerekir ki Artvin hem yemyeşil doğası hem de aydın insanları ile açık ara önde bir şehir. Artvin ile ilgili en büyük endişem yeşil tepelerin patlatılması, hes projeleri ve hızlı bir şekilde betonlaşma. İşte Artvin merkezin tepeden görünüşü...

Ardanuç kasabası

Kuzey doğusunda Şavşat, kuzey batısında Artvin il merkezi ile çevrili olan Ardanuç gitgide azalan nüfusuyla küçük bir kasaba görünümünde.

Dünyanın sayılı kanyonlarından biri olan Cehennem Deresi Kanyonu Ardanuç'ta bulunuyor. Dünyanın en yüksek 2.kanyonu olup dik ve yamaç kayalarla çevrili.

 

Dağların arasında oluşmuş çok dar geçitleri olan bu ilginç kanyon Ardanuç suyuna açılıyor. Profesyonel bir hazırlık gerektirdiğinden Kanyondan içeri girip gezemedik sadece çevresinde biraz dolaştık.

       

Ardanuç deyince buraya bir ruh kazandırmış ve ünü kasaba sınırlarını aşmış Ersin Dede'ye değinmeden geçmek olmaz. Doğrusu küçücük bir kasabada insan böylesine muazzam bir lezzetle karşılaşabileceğine pek ihtimal veremiyor.

Dede kebap lokantasının önünde her zaman sırada bekleyen insanlar var. Rezervasyon yaptırmadan buraya giremiyorsunuz. Hani küçücük bir kasaba nasılsa yer bulunur diye düşünüyorsanız yanılırsınız biz de rehberimiz Vahdet sayesinde rezervasyon yaptırabildik ve Ersin Dede bizzat bizimle çok güzel ilgilendi. Ona da rehberimize de teşekkürlerle... Gerçekten cağ kebabı ve şiş kebabı müthiş. Yolunuz düşerse sakın es geçmeyin bu lezzet durağını...

 

Sonradan fark ettim ki Güneş Başak burcundan çıkıp Terazi burcuna geçtiği esnada biz sonbahar ekinoksunu Ardanuç kasabasında Ersin Dede'nin yerinde  karşılamışız.

Şavşat Karagöl;

Artvin il merkezine 25 km uzaklıkta bulunan Kara göl Şavşat ilçesi Sahara Milli Parkı içinde yer alıyor. Meşeler köyüne bağlı göl köknar ormanları ile çevrili. Yaklaşık 27-33 metre derinliğindeki Şavşat- Karagöl çöküntü sonucu oluşmuş bir heyelan gölü. Bakalım Şavşat-Karagöl beni Borçka-Karagöl kadar etkileyecek mi diye yol boyunca heyecanlıydım. Gördüğümde biraz şaşırdım zira Şavşat Karagöl, Borçka- Karagöl'ün adeta bir minyatürü gibiydi. Oysa bana tam tersi söylenmişti! Ufak bir hayal kırıklığını da sonbaharın o muhteşem renk patlamasını göremeyince yaşadım. Oysa başlı başına geziye katılma sebebim buydu. Gölü çepeçevre kuşatan ormanlık alanda henüz yeşil renk hakimdi çok az bir sararma göze çarpıyordu. Elbette doğa bu haliyle de çok güzeldi. Nasıl söylesem benimkisi tam bir "neye niyet neye kısmet.."  durumuydu işte...

Güzellik ve estetik yüklü Terazi burcu enerjisinin dalga dalga yayıldığı o saatlerde göl her açıdan başka bir görsel şölen sundu bize.

Bu doğal güzellikler ölümsüzleşsin istedik ve bol bol hatıra fotoğrafı çektirdik.

Parke taşlarla örülü gölün etrafını kısa sürede hiç yorulmadan dolanmak mümkün. Çevresindeki ormanlarda yenilebilir türden mantarlar var. Gölde kamp kurma alanları ile birlikte göl kenarında özel işletmelere ait pansiyon ve lokantalar yer almakta. Gene aynı kaygıyı duydum dilerim bu bakir yerler betona boğulmadan ve çekirge sürüsü işgaline maruz kalmadan uzun yıllar güzelliğini ve sükunetini korur.

Gölde kaya sazanı, aynalı sazan ve 11 çeşit akvaryum balıkları bulunmakta fakat balık tutmak yasak. Tahta iskeleden gölde kaynaşan balıkları seyretmek ayrı bir keyifti ve herkes kendine has bir şekilde doğayla bütünleşti...

İki günlük yağmurlu ve serin bir havadan sonra bugün yazdan kalma günün tadını iyice çıkardık. Sabahtan akşama kadar kızgın güneş tepemizden eksilmedi.

 

Ben tahta iskeleden Şavşat-Karagölü farklı açılardan uzun uzadıya seyrettim. Öyle ki bir an zaman ve mekan kavramını yitirmişim... Hiç farkına varmadan doğayla bir olduğumu, ayrı-gayrı kalmadığını neden sonra idrak edebildim... Bu göl de diğeri gibi büyülü mü nedir! Beni benden aldı gitti... Beta frekansından teta frekansına geçtim!

Kendime geldiğimde güneş o kadar kuvvetliydi ki gözlerim kısıldı ve yüzüm limoni bir hal aldı...  Güneş gözlüğümü takıncaya kadar geçen o kısacık sürede muzip rehberimiz bir paparazzi sessizliği ve el çabukluğuyla beni görüntülemiş...

   

Nihayet Şavşat-Karagölü de görme bahtiyarlığına erdikten sonra tatlı bir yorgunlukla dönüş yoluna geçtik.

Yol kenarında kaynayan mısır kazanlarını görünce hemen arabalar kenara çekildi. Karadeniz'e gelip de mısır yemeden dönmek olur mu hiç! Genetiğiyle en çok oynanan gıdaların başında geldiğinden hepimiz mısır yemeye hasrettik ve hemen mısır kazanın etrafında halkalandık. Kazanda sadece bir tek sarı mısır varmış onu yemek de bana nasip oldu. Uzun zaman sonra yediğim en lezzetli mısırdı. Diğerleri de yedikleri beyaz mısırın çok lezzetli olduğunu söyleyince sarı mısır boğazıma takılmadan rahat geçti.

Doğu Karadeniz bölgesinde genellikle beyaz mısır hakim olduğundan mısır unu da beyaza yakın. Oysa aile köklerimin bulunduğu Trabzon- Vakf-ı Kebir'in mısırı ve mısır unu sarı olduğundan bizim damak tadımıza daha uygun. Gezi boyunca şöyle Vakf-ı Kebir usulü bol sarı mısır ve barbunya fasulyeli kara lahana çorbasını canım nasıl çekti anlatamam. Bu yörede öylesi bulunmuyor o nedenle hiç dile getirmedim ama İstanbul'a dönünce ilk işim kendime Vakf-ı Kebir usulü bir karalahana çorbası pişirmek olacak dedim. Karadeniz'e gidip de Karalahana çorbası içmeden dönmek kulağa biraz garip geliyor biliyorum ama öyle işte...

 (Devam edecek...)

(23.9.2019 Hatila vadisi- Artvin Merkez- Ardanuç kasabası- Şavşat Karagöl)

ÖNCEKİ YAZI Mutlu Yıllar Oğlum... SONRAKİ YAZI Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun
Güle Güle Büyük Usta
Güle Güle Büyük Usta
04.03.2025 16:12:02
Fırında Hamsi Sarması
Fırında Hamsi Sarması
14.02.2025 10:52:11
Işıltılı Yıllar
Işıltılı Yıllar
29.12.2024 10:50:50
    1 adet yorum
  • Comment Author
    Şemsa Yığman
    28.10.2019 00:15:13

    Sevgili Nazan sayende Karadeniz turu yaptım bu gece,kalemine sağlık ne de güzel anlatmışsın Karadenizi.Sevgiler..

Yorum Yazın