Eylül Esintisi - ZAMAN YAY İKEN... (6)

ZAMAN YAY İKEN... (6)

Genelde asalet sultasını Aslan ve Yay burçları birlikte paylaşır. İkisi de cömert, görgülü, yüce gönüllü ve lütufkârdır fakat ikisinin de en büyük zaafı böbürlenme ve kibirdir. Her ne kadar soylular sınıfı Aslan ve Yay’dan müteşekkil olsa da arka planda sessiz sedasız bir şekilde Oğlak burcu saf tutar. Aslan burcu daha ziyade merkezi ve büyük kentlere, Yay burcu ise kırsal kesim ve feodaliteye hükmeder. …

Eylül Esintisi - ZAMAN YAY İKEN... (5)

ZAMAN YAY İKEN... (5)

Yay burcu yayılma içgüdüsüyle yeryüzüne geldiğinden engellenmeye, kısıtlanmaya, sıkıştırılmaya ve de kapatılmaya hiç tahammül edemez. Yay burcu birine verilebilecek en büyük ceza onu dar ve kapalı bir alana hapsetmektir. Ancak Satürn Yay’da ise böyle bir cezaya gerek yoktur. O, zaten kendi kendinin gardiyanıdır, kimse ona kendisi kadar engel olamaz! Genelde Yay’ın yuvası doğa ve tüm doğa yaratıkları da ailesidir. O gerçek bir doğ…

Eylül Esintisi - AYNADAKİ ADAM

AYNADAKİ ADAM

Kendini kanıtlama uğraşında istediğini elde ettiğinde, Ve dünya seni baş tacı yaptığında, Aynaya gidip kendine bir bak, Ve o adama kulak ver. Çünkü senin hakkında hüküm vermesi gereken, Baban, annen ya da eşin değil, Yaşamında en belirleyici olan, Aynadan sana bakan kişidir. Bazıları senin iyi bir arkadaş Ve harika birisi olduğunu söyleyebilir. Ama aynadaki adam sana bir serseri olduğunu söyleyecektir, Gözlerinin içine bakamıyorsa…

Eylül Esintisi - ZAMAN YAY İKEN...  (4)

ZAMAN YAY İKEN... (4)

Astrolog Stephen Arroyo, eğitimin dört aşamasını değişken burçların sembolize ettiğini söyler. Sırasıyla; İkizler Burcu: İlk eğitim (Kişisel algılama ve iletişim becerisi kazanma) Başak Burcu: Orta eğitim (Çıraklıktan ustalığa uzanan uygulama süreci) Yay Burcu: Yüksek eğitim  (İnanç ve felsefe boyutuna yükseliş) Balık Burcu: Ruhsal Eğitim (Ruhsal tekâmül ve evrenle bütünleşme aşaması) Astrolog J. Wolf Green' de bu değişken bur…

Eylül Esintisi - ZAMAN YAY İKEN... (3)

ZAMAN YAY İKEN... (3)

Sokrates’in asırlar öncesinden attığı ok, felsefenin tam da kalbine isabet etmiştir; “Bir şey biliyorsam o da hiçbir şey bilmediğimdir” Peki, gerçekten öyle midir? Hiç bir şey bilmediğimiz doğru mudur? Eğer öyleyse Arkesilaous'un bu konudaki yaklaşımına ne diyeceğiz; "Hiç bir şey bilmediğimi de kesin olarak bilemem!" Öyle görünüyor ki “Bilmek” soru işaretinin kancasına takıldığında itibarı sarsıl…